~8.BÖLÜM~

77 14 2
                                    


~Keyifli Okumalar~🦋

Pera = Belki de aşık oldun 🌼


"İki arada bir derede kalmak" diye bir söz vardır ya işte ben şuan tamda öyleyim. Emir'e böyle bir mesaj geldiğini söylersem başı belaya girebilir. Söylemezsem de öğrenme ihtimali var ve öğrendiğinde bana neden söylemedin diye kızabilir. Kolumda hissettiğim elle Emir'e döndüm.

"Bişey mi oldu? Niye böyle dalgınsın." Şüpheli ve endişeli gözlerle benim ne söyleyeceğimi bekliyordu. Mesajı atanın Murat olma ihtimali yüksek ve eğer Emir'e şimdi söylersem Murat bizi duyabilir. Telefonu elime alarak mesajlar kısmına girdim. Ona tekrar dönerek "İyiyim bir sıkıntı yok." dedim ve telefonumu ona uzattım. O da elimden telefonu alıp mesajı okumaya başladı. Yüz ifadesine bakacak olursam sinirlenmişti.

Telefondan kafasını kaldırıp önce Murat'a sonra bana baktı. O da benim gibi mesajı Murat'ın yazdığını düşünüyor. Tekrar telefona dönüp notlar kısmına girdi. Bir şeyler yazıp bana uzattı. "İyi olmana sevindim." Dedi. Telefonu elime alıp okumaya başladım. "Mesaj da ne diyorsa onu yap tenefüs zili çaldığında dediği yere git. Sakın korkma sana bişey olmayacak. Ben senin yanındayım. Banada bişey yapamaz. Şimdi telefonum sessizde benim Tenefüs de beni arıyorsun ve telefonu yanında götürüyorsun. Ben sizin yakınınızda olacam. Ama sesinizi duymam lazım." Emir'e baktığımda sakin bir şekilde tahtaya bakıyordu. Ben de sessizce telefonu çantama koyup tahtaya döndüm.

Zilin çalmasıyla herkes sınıftan çıkmaya başladı. Bende çantamdan telefonumu çıkardım. "Hadi İnci kantine gidelim." Hazal'ın sesiyle ona dönüp "Sen git benim küçük bir işim var hemen gelecem."dedim. Bişey söylemeyip kapıya doğru gitti. Emir'e döndüğümde o da bana bakıyordu. Gözlerine 'sakin ol' dercesine yumup cebinden telefonu çıkardı. Bende bir yandan Emiri arayıp bir yandan da kapıya doğru ilerledim.

Telefonu cebime koyup mesajda yazdığı gibi bodrum katına doğru indim. Burası çok sessiz ve karanlık sadece turuncu renginde etrafa az ışık veren bir lamba takılı tavanda ama o da pek fazla aydınlatmıyor. Açıkçası buranın sessizliği fazla ürkütücü merdivenleri bitirdiğimde etrafa bakındım. Kimse görünmüyordu. Bir ayakkabı sesi geldiğinde etrafımda gözlerimi gezdirdim. Ama en ufak bir şey yok. Kolumda bir el hissettiğimde çığlık atarak arkamı döndüm.

"Şşşt korkma bebeğim benim. Biliyormusun İnci seni çok özledim. Sende beni özledin mi? Bence sende özledin." Murat'ın sesiyle korkum daha da arttı. Onun olduğunu tahmin etmiştim zaten ondan başka kim olabilirdi ki "Seni hiç özlemedim. Senden nefret ediyorum. Benden uzak dur ne istiyorsun benden niye bir türlü peşimi bırakmıyorsun?"  Söylediklerimle küçük bir kahkaha attı.

"Ne mi istiyorum? O veletden uzak dur! Yine eskisi gibi olalım istiyorum. Ben seni hala çok seviyorum İnci ben sana bir şey yapmadığım halde sen benden ayrıldın!" Bu sefer kahkaha atan bendim. Ama benimki acıdan

"Ne mi yaptın? Sen bana zorla dokundun ben istemediğim halde sen bana bunu yaptın! Beni öldürdün! Sana defalarca yapma dedim. Sana yalvardım ama sen beni hiç dinlemedin. Aklını kaybetmiş gibiydin delirmişdin. Sen benim ilklerimi elimden aldın. Bunun nasıl bişey olduğunu anlayamazsın. Benim neler çektiğimi bilmiyorsun. Ve hiçbir şey olmamış gibi hep karşıma çıkıyorsun ama ben seni görmek istemiyorum görünce o anlar aklımdan çıkmıyor. Biliyormusun? Senin yüzünden ben doğum günümü kutlamaya korkuyorum."

İçimde biriktirdiklerimi tek seferde haykırdım. Söylemek bağırmak biraz da olsa rahatlattı. "Özür dilerim İnci yemin ederim kendimde değildim. Ben sana asla dokunmak istemedim. Valla çok pişmanım nolur unutalım tekrar kaldığımız yerden devam edelim." Bana doğru bir adım attığında bende geriye attım.

GECE MAVİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin