Haklıydım. Yoongi, sarayın her köşesini ezberlemişti ve bizi dışarı çıkartmanın yolunu tam olarak biliyordu.
"Bundan iyice emin misin?" Taehyung, bir sonraki gece odamda giyindiğimiz sırada sordu.
"Ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Güvende olacağımıza şüphem yok," diye onu temin ettim.
Takım elbisesini oluşturan parçaları yere atıp bir Altının giyeceği kot ve pamuklu kumaşlara bürünürken onu izlemeyi durdurmam gerektiğinin farkındaydım. Yoongi'in kıyafetleri, Taehyung'a biraz küçük gelecekti ama işe yarardı. Şükür ki Yoongi'nin kıyafetleri bana daha uygundu, yine de pantolon belimde düşüyordu.
Taehyung, "Bu muhafıza çok güveniyor gibisin," diye yorumda bulundu ve kullandığı tondan bir şey çıkartamadım. Belki de tedirgindi.
"Hizmetçilerim, elinizdeki en iyi muhafızlardan biri olduğunu söylüyor. Ve Güneyliler geldiğinde de herkes geç kalırken beni sığınağa götüren oydu. Daima harekete hazır görünüyor, işler yolunda olsa bile. Onunla ilgili içimde iyi bir his var. Güven bana."
Konuşmasına devam ederken kıyafetlerin hışırtısını duydum.
"Bizi saraydan çıkartabileceğini nasıl biliyordun?"
"Bilmiyordum. Sadece sordum."
Taehyung, şaşkınlıkla "Ve o da sana söyleyiverdi?" diye cevapladı.
"Eh, bunun sana gerektiğini söyledim tabii ki."
Taehyung, "Gülümse," dedi ve nereden çıktığını bilmediğim kamerasının flaşı suratımda patladı. Kamerayı bana çevirip salak suratıma bakmamı sağladı.
"Poz verebilirdim, bu güzel kıyafetler ile."
"Ben bu halini sevdim." İç çekmeye benzer bir ses çıkarttı. "Ben, hâlâ senin gelmen gerektiğini düşünmüyorum."
"Geliyorum Taehyung. İşin bitti mi?"
"Evet. Ayakkabılarımı giymem lazım."
Kapıyı açtım ve şöyle bir baktıktan sonra Taehyung kahkaha atmaya başladı. "Üzgünüm. Seni süslü takım elbiselerle görmeye alışkınım."
"Sen de üzerinde takım elbise olmayınca biraz farklı görünüyorsun."
Farklıydı ama hiç de gülünecek derecede değildi. Yoongi'in kıyafetleri tam olmasa bile Taehyung, eski usul kot kumaşının içinde iyi görünüyordu. Gömlek, kısa kolluydu ve sadece bir kez sığınakta gördüğüm o güçlü kollara bir bakış attım. "Bu pantolon, fazlasıyla ağır. Neden kot pantolona bu kadar düşkünsün?" diye sordu, saraydaki ilk günümdeki isteğimi hatırladı.
Omuz silktim. "Sadece hoşuma gidiyor."
Başını biraz sağa sola sallayarak bana gülümsedi. Dolabıma doğru yürüdü, kapağını açmak için müsaade istemedi. "Pantolonunu tutturmak için bir şeye ihtiyacımız var yoksa bu, skandallar dolu bir gece olur. Eh, şimdiden olduğundan daha çok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the selection | vhope
FanfictionIlléa ülkesinde tüm gençler doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı takımlara ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: Seçim. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçim'i kazanman...