Akşam yemeğinde hızlıca kulağıma dokunduktan sonra Taehyung, bu gece onu bekleyeceğimi biliyordu. Aynamın önünde oturup dakikaların daha hızlı geçmesini diledim. Mary, sakince mırıldanarak saçımı fırçaladı. Melodinin, birilerinin düğününde çaldığım bir şey olduğunu hayal meyal hatırladım.
Aynada kendime baktım ve içimde kalmadığını fark ettim, sandığım gibi değildi. Özleyecektim ama artık bu, şahsıma ait bir parçaydı, olduğum tek şey değildi. Seçim nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, önümde olasılıklar vardı. Gerçekten sadece kast sınıfımdan ibaret değildim.
Taehyung'm hafifçe kapıya vuruşu, beni düşüncelerimden çekip aldı ve Mary, kapıyı açtı.
Taehyung, içeri girerken Mary'ye, "İyi geceler," dedi ve o da cevap olarak eğilerek selam verdi. Gözleri, kısa bir süreliğine gözlerimle buluştu.
Mary, usulca, "Majesteleri," diye onu selamladı. Tam odadan çıkmak üzereydi ki Taehyung, bir elini havaya kaldırdı.
"Beni bağışla ama adını söyleyebilir misin?"
Bir anlığına Taehyung'a gözlerini dikti, bana baktı ve sonrasında tekrar Taehyung'a yoğunlaştı. "Adım Mary Majesteleri."
"Mary. Ve Anne, dün gece tanışmıştık." Başıyla onu hafifçe selamladı. "Peki ya sen?"
"Lucy." Sesi, ufacıktı ama fark edildiği için neşelendiğini görebiliyordum.
"Fevkalade. Anne, Mary ve Lucy. Sizinle doğru düzgün tanışmak çok güzel. Eminim ki Anne, Lord Hoseok'a olabilecek en iyi şekilde hizmet edebilmeniz için dün gece hakkında ikinize de bilgi vermiştir. Bağlılığınız ve gizliliği koruduğunuz için size teşekkür etmek isterim." Gözleri, sırayla hepsinin üzerinde gezdi. "Sizi zor bir duruma soktuğumun farkındaydım ve eğer birileri, olanlar hakkında sorular sorarsa, onu direkt bana göndermekten çekinmeyin. Bu, benim kararımdı ve bunun sonuçlarından sorumlu tutulmamanız gerekiyor."
Lucy, "Teşekkürler Majesteleri," dedi. Hizmetçilerimin hep Taehyung'a kendilerini adadıklarını hissederdim ama o gece, tipik yükümlülüğün ötesine geçmiş gibiydi. Geçmişte sadakatin en büyük odağı kral gibi gelirdi ama artık bunun doğru olup olmadığını merak ediyordum. Yavaş yavaş insanların oğlunu tercih ettiğini bana düşündüren ufak tefek şeyler görüyordum.
Belki de Kral Wanchang'ın yöntemlerinin barbarca olduğunu, düşünce yapısının canice olduğunu aklından geçiren tek ben değildim. Belki de Taehyung için hazır olanlar, sadece asiler değillerdi. Dışarıda daha fazlasını bekleyen başka insanlar da olabilirdi. Hizmetçilerim, eğilerek selam verdiler ve odadan giderek Taehyung'u yanımda bıraktılar.
"Bu da neyin nesiydi? İsimlerini öğrenmekten bahsediyorum."
İç çekti. "Dün gece Memur Min, Anne'in adını söyledi ve ben, kimden bahsettiğini bilmiyordum... Utanç vericiydi. Seninle ilgilenen insanları, bir muhafızdan daha iyi tanımam gerekmez mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the selection | vhope
FanficIlléa ülkesinde tüm gençler doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı takımlara ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: Seçim. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçim'i kazanman...