Hogwarts'ın her yerini kaplayan o neşeli uğultu artık yerini sessiz fısıltılara bırakmıştı. Herkesin kanını donduran ölüm haberi birkaç saat içinde her yere yayılmıştı, tüm öğrenciler aynı şeyi tartışıyordu hatta profesörler bile.
Kahvaltı için girdiğim büyük salonda Slytherin masasına doğru ilerledim ve Ethan ile Hugo'yu bularak yanlarına oturdum.
"Olanları duydun mu Dorcas?"
"Duymakla kalmadım, kızı gördüm."
Yalnızca Ethan ve Hugo'nun değil yanımızda oturan diğer öğrencilerin de dikkatini çekmiştim.
"Nasıl yani?"
"Gece uyuyamadığım için ortak salona inmiştim, birkaç dakika sonra bir çığlık duydum ve ne olduğuna bakmaya gittim. Kız yerde yatıyordu, sanki tüm kanı çekilmiş gibi bembeyazdı."
Ethan tam bir şey söyleyecekti ki Dumbledore kürsüsüne çıktı, belki de ilk defa herkes bu kadar çabuk sessiz olmuştu.
"Malesef ki dün gece saatlerinde Hogwarts'ta korkunç bir cinayet gerçekleşti, Ravenclaw binasından Marietta Edgecombe geceleyin arkadaşlarıyla kendi binasından ayrıldı ve cinayete kurban gitti. Ne kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunuzu bilin diye söylüyorum, ölümü herhangi bir lanet kullanarak gerçekleşmemiştir."
Sesler aniden yükseldi, bu da ne demekti? Nasıl bir şey onu büyü kullanmadan öldürebilirdi?
"Biz bundan sorumlu kişiyi bulurken eğer gidebiliyorsanız evlerinize gitmenizi rica ediyorum. Bu yüzden Hogwarts'ta eğitime bir hafta ara verilmiştir, burada kalan öğrenciler ise binalarından hiçbir şekilde ayrılmayacaktır. Aksi takdirde olacakları düşünmek bile istemiyorum, afiyet olsun."
"Çabuk yiyelim, buradan bir an önce ayrılmak istiyorum."
Ethan ve Hugo bana boş bakışlarla bakıp konuşmayınca bir şey olduğunu anladım.
"Bir dakika, burada kalmayı düşünmüyorsunuz değil mi?"
"Aynen öyle Dorcas, eve gitsek bile bir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Büyük ihtimalle zaten katili bulamazlar, en azından burada kalıp buna yardım edebiliriz."
"Siz delirdiniz mi? Eve giderseniz ne olacağını söyleyeyim, o kız gibi ölme ihtimaliniz düşecek. Ayrıca ne yapabileceğinizi düşünüyorsunuz? Onca yetişkin varken onu sizin bulacağınızı mı?"
Ben bunları söylerken profesörlerin oturduğu yerde duran adamları fark ettim, sanırım onları bakanlık göndermişti.
"Hadi ama, bu kadar korkak olmayı kes. Senden bahsediyoruz Dorcas, tek başına karanlık ormanda saatlerce dolaşan kızdan. Şimdi gelmiş bundan mı korkuyorsun?"
"Aynı şey değil."
"Kesinlikle, orada seni fena şekilde öldürecek bir yaratığın çıkma olasılığı daha yüksek."
Hugo'dan sonra Ethan araya girmişti.
"Ayrıca seneye Hogwarts'taki son senemiz ne kadar inkar ederseniz edin sizinle daha fazla anı biriktirmek istiyorum."
Gözlerimi ellerime diktim, onları tek başına bırakacak bir insan değildim bunu onlar da biliyorlardı.
"Sizi tek başınıza bırakacak değilim, korktuğum şey bana bir zarar gelmesi değil. O kızın yerinde siz de olabilirdiniz ya da değer verdiğim başka biri, beni deli eden şey de bu zaten. Yoksa ölümden gram kadar korkmuyorum."
Başımı yanımda oturan Hugo'nun omzuna yasladım, o da sağ kolunu omzumun üzerinden geçirdi.
"Sanırım bu kalıyorsun demek oluyor?"
Kafamı olumlu anlamda salladım, onları gerçekten çok seviyordum ve ben Dorcas Black sevdiklerime bir zarar gelmesine izin vermeyeceğime and içmiştim.
Yemekten sonra zindanlara inmek üzere büyük salondan çıkmıştık ki karşı koridorda annemi Dumbledore'un yanında görmemle iyice meraklanmıştım. Onların yanına doğru ilerlerken Ethan ve Hugo bir kenarda beni bekliyordu.
"Anne?"
Annem anında kafasını bana doğru çevirdi ve bana doğru koşarak beni sıkı sıkı sarmaladı. Gözünden akan birkaç yaşın tenime temas etmesiyle irkildim ve ona karşılık verdim.
"Neler oluyor?"
"Dorcas, mektuplarıma neden cevap vermiyorsun? Sana bir şey olduğunu düşündüm."
"Tamamen aklımdan çıktı, üzgünüm özellikle şu günlerde cevap vermem gerekiyordu."
Annem elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ve bana gülümsedi.
"Babanın yurt dışında birkaç işi çıktı bu yüzden bir haftadır ortada yok. Senden de haber alamayınca ve gazetede gördüğüm haberle kalbim yerinden çıkacak sandım."
"Bir saniye, babamdan hiç haber yok mu?"
"Hayır yok, biliyorsun normalde vardığında hemen beni haberdar ederdi."
"Sanırım senin gönderdiğin mektubu babamın gönderdiğini sandım, şimdi sen böyle deyince..."
Annemle babamın birbirine ne kadar bağlı olduğunu biliyordum, annemin onun için ne kadar endişelendiğini de. Benim yaşlarımdayken tanışmışlardı, sonra da hiç ayrılmamışlardı zaten.
"Babamın işleri çok uzun sürmüyor biliyorsun birkaç güne geri döner eminim."
"Umarım öyle olur Dorcas. Her neyse, hadi eve gidelim."
Bunu demesiyle arkama dönüp Ethan ve Hugo'ya baktım, onları burada bırakmak istemiyordum ama biliyordum ki annem de ben olmazsam tek başına endişelenmekten kafayı yiyecekti.
"Aslında onlara burada kalacağıma söz vermiştim ama..."
"Dorcas, burada kalmak şu an için tehlikeli. Onların da ailelerinin izin vermeyeceğini sen de biliyorsun. Fakat onlarla kalmak istiyorsan bizimle gelebilirler."
"Hemen geliyorum."
Bir anda koridorda büyük bir veli topluluğu belirdi, ben de Ethan ve Hugo'nun yanına gittim.
"Çocuklar sanırım burada kalmama izin yok. Eğer istiyorsanız bizim evde kalabiliriz?"
Hugo sıkıntılı bir ifadeyle cevap verdi.
"Zaten benimki geliyor, plan iptal."
Onun baktığı yere doğru gözlerimi odakladığımda Hugo'nun babasını gördüm. Bakanlıkta çalışıyordu ve oldukça sert bir adamdı, hiçbir zaman onunla anlaşamamıştı.
"Pekiala, o zaman şimdilik hoşça kalın."
İkisiyle de vedalaştıktan sonra yanıma birkaç eşya aldım ve annemle beraber eve geri dönmek üzere yola koyuldum..
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Sonraki bölümler için tahminleri alalım;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER OF BLACK | Slytherin (ASKIDA)
FanfictionPeter Pettigrew çapulculara ihanet etmeseydi ne mi olurdu? Peki ya Sirius ölmeseydi ve dünyalar güzeli bir kızı olsaydı? "Bir vampirin Hogwarts'ta dolaşabileceği şüphesiz kimsenin aklından geçmemişti. Bu durumda yapabilinecek en kötü şey neydi peki...