(Bu bölümde biraz anılara iniyoruz.)
2 Kasım 1980
Marlene ve Sirius hastaneden çıkmış evlerine geri dönmüşlerdi. Marlene kucağındaki küçük bebeğiyle ilgilenirken Lily uykusuz gözlerle ona gülümsüyor, çapulcular ise bebeği dikkatle inceliyordu. Peter okul bittikten sonra çok fazla uğramaz olmuştu ama yine de onlarla iletişimini kesmemişti. Sirius'un küçük bebeğiyle olan ilk buluşmayı da kaçıracak değildi.
Remus Patiayak'a bakıp merakla sordu.
"İsmine karar verdiniz mi?"
Marlene yumuşak ve huzur verici sesiyle Remus'un sorusunu cevaplamaktan çekinmedi.
"Dorcas olsun istiyorum, bu isim her zaman bana sevdiğim bir insanı hatırlatıyor."
Marlene hafifçe gülümsedi, ardından James birkaç dakika süren sessizliği fırsat bilerek Dorcas'ı onun kucağından aldı. Marlene birkaç saniye için tereddütle bakmıştı tabii James de bunu fark etmişti.
"Merak etme Marlene benim de bir çocuğum var, bebek nasıl tutulur biliyorum yani."
James gülerek yerine oturdu ve parmağını minik ellerin yanına koydu, küçük parmaklar onun işaret parmağını sarmalamış sıkı sıkı tutmuştu.
"Görüyor musunuz elimi nasıl tutuyor? Size aramızda duygusal bir bağın olduğunu söylemiştim."
Peter ağır ağır konuşmuştu şimdi.
"Bebekler herkese böyle yapar çatalak, sana özel bir durum yok yani."
James işine gelmediğinden Peter'a aldırmayıp Sirius'a döndü ve çok istediğini belirten bir sesle konuştu.
"Vaftiz babasının ben olduğumu söylemeyi unuttun herhalde Patiayak?"
"Aslında Remus'u düşünmüştük."
Elbette ki bu bir şakadan ibaretti, aslında daha karar vermişlerdi.
"Bunu bana nasıl yaparsınız? Harry'nin vaftiz babası sensen benim de onun vaftiz babası olmam gerekmez mi?"
James'in yüzünde şimdi gerçekten de kırılgan bir ifade vardı.
"Şaka yapıyorum Çatalak, henüz karar vermedik."
"Bu kadar istediğine göre James'in olmasında bir sıkıntı yok hayatım."
Konuşan bu sefer Marlene'ydi.
"Peki o zaman, Remus da istiyordu aslında..."
"Remus'a da artık ikinci çocuğunuzu verirsiniz ne olacak."
"James tam bir çocuk gibisin."
Lily bu dünyada en çok değer verdiği insana baktı, ne çok seviyordu onu.
"Yani vaftiz babası benim şimdi değil mi?"
Sirius kafasını sallayarak onaylayınca James de heyecanla ayağa kalkıp anlatmaya başladı.
"Göreceksiniz kendisi tam bir Gryffindorlu olacak, Hogwarts'a gittiği ilk yıl doğum gününde ona bir Gryffindor kazağı alırım diğerinde de süpürge. Kim bilir belki en sevdiği amcası gibi bir arayıcı olur..."
"James."
Sirius uyarıcı bir ses tonuyla sözünü kesmişti.
"Ne var Sirius? Annen istedi diye Slytherin'e mi göndereceksin onu?"
"James çocuk daha iki günlük sen Slytherin Gryffindor muhabbeti yapıyorsun."
"Size de bir şey anlatmaya gelmiyor yani."
Gürültüden rahatsız olan bebek birden ağlamaya başladı, sesi o kadar çok çıkıyordu ki James aniden ürkmüştü.
"Sirius kızının sesi fazla mı çıkıyor ne?"
Bebeği tekrar annesine teslim edince derin bir nefes aldı...
___________________________________________1 Temmuz 1996
Dorcas büyük bir sıkıntıyla yere oturdu ve dizlerini kendine çekerek başını onların üzerine yasladı.
"Olmuyor işte."
James kızın sıkıntılı ifadesini fark ederek onu sakinleştirmeye çalıştı.
"Dorcas bu iş gerçekten emek ister, üstelik bir kere başardın değil mi? Tekrar yapabileceğinden adım gibi eminim."
"Yine de eğer istemiyorsan unut gitsin."
"Sirius haklı, bu işin yeterince güvenli olduğundan emin değilim."
Remus kuşkulu gözlerle karşısındakilere baktı, evet okul zamanında kendisini desteklemek için bunu ne yapıp ne edip başarmışlardı, kendileri için tehlikleli de olsa. Ama Dorcas, onu böyle bir şeye itmek doğru muydu acaba? James'in gözlerine dikti bakışlarını, bunu en çok o istiyordu. Elbette ki onu anlıyordu kendisine çok fayda sağlayacağından da emindi.
"Tekrar deneyeceğim."
Dorcas hepsini şaşırtarak ayağa kalktı, hiçbir zaman pes etmemişti, etmeyecekti de.
"Dorcas eğer bir animagus olmak istiyorsan her şeyden önce sakin kalmalısın ve odaklanmalısın. Bu iş büyük sabır gerektirir yanlış bir şey yaparsan aksi takdirde yarı insan yarı hayvan formunda bile kalabilirsin. Bu yüzden lütfen dikkatli ol."
Dorcas kafasını salladıktan sonra gözlerini yavaşça kapattı. Çalışmaya başlayalı tam bir sene oluyordu ama o yalnızca birkaç kez dönüşebilmişti. Ne olursa olsun bunu başaracaktı, dönüştüğü anda hissettiği şeye odaklandı. O duyguya, o eşsiz şeye. Yalnızca onu düşünüyordu artık, o ihtişamlı beyaz tüyleriyle göz kamaştıran kurdu...
Gözlerini tekrar açtı, aşağıya doğru bakmasıyla pençeleri ve beyaz tüyleri görmüştü. Sevinçle babasının etrafında koşturmaya başladı, çok geçmeden Patiayak da Çatalak da ona katılmıştı. Dorcas mutlulukla bir geyik şekline bürünen James'e baktı ve bacaklarını hafifçe kırarak hırlamaya başladı. Remus ise onların bu hâline bakıp kahkaha atıyor, Dorcas için çok seviniyordu...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Hayırlı bayramlar 💐
Bayram hediyesi olarak 6 oy olmasa da iki tane bölüm yayımladım, umarım bayramınız güzel geçer...
Hoşça kalın ❤️
Sağlıkla kalın❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER OF BLACK | Slytherin (ASKIDA)
FanfictionPeter Pettigrew çapulculara ihanet etmeseydi ne mi olurdu? Peki ya Sirius ölmeseydi ve dünyalar güzeli bir kızı olsaydı? "Bir vampirin Hogwarts'ta dolaşabileceği şüphesiz kimsenin aklından geçmemişti. Bu durumda yapabilinecek en kötü şey neydi peki...