12

341 44 23
                                    

Tamamen mahvolmuş bir şekilde uyandım. Esnedim. Yatakta küçükçe bir yuvarlandım. Kafamı yastıkta bulduğum en rahat konuma soktum ve birkaç saniye hareketsiz orada durdum. Tavanı izledim. Aklımdan bugün yapacağım şeyleri geçirdim. Acil işlerim vardı. Onları mümkün olduğunca hızlı halletmem gerekiyordu. Dün cevap vermediğim mailleri de cevaplamam lazımdı. Yataktan kalkıp telefonu elime aldım. Tuvaletin yolunu tutmadan önce salona doğru yürüdüm. Ophelia kahvaltı hazırlamış keyif yapıyordu. Gülümsedim. 

"Günaydın."

Ophelia gülümseyerek kafasını salladı. Yemek masasının arkasında kalan camı büyük bir kuvvetle açıp perdeyi çektim. Biraz hava alması için diğer yandaki camı da açtım. Masanın üstündeki pislikleri toplayıp mutfaktaki çöpe attım. Ophelia iPad'inden bir şey okurken mırıldandı. 

"Fazla bir şeye dokunma temizlik yapacağım bugün."

Kafamı salladım. Kahve makinesinden kahve aldım ve şeker mavisi bardağıma kahve koydum. Bardağı alıp mutfaktan çıkmadan önce kahvaltı masasına baktım. "Neden fazladan iki tabak var?"

"Sara gruba onlara kahvaltı hazırlamazsam kapımıza işeyeceklerini yazmış."

Güldüm. Bardağımı tezgahtan aldım ve tuvalete doğru gittim. Tuvalete girdiğimde kapıyı kapattım. Diş fırçalarımızı koyduğumuz rafa telefonumu ve kahvemi koydum. Saçımı daha yukarıdan toplayıp yüzümü yıkadım. Saçlarımı kontrol ettim. Bazı sabahlar rutin olarak kontrol ettiğim bir şeydi.

Sanki her gün daha fazla kel oluyormuşum gibi hissediyordum. Amazon'dan B12 sipariş etmek için tam yaşıma gelmiştim. 

Kahvemden kocaman bir yudum alıp hangi ürünün beni daha güzel yapacağına karar vermeye çalışıyordum. Daha sonra aslında bugün pazar olduğuna karar verdim. Ellerimi yeniden yıkadım ve tuvaletten telefon kahve ikilisi ile çıktım. Kahvaltı masasına geldiğimde Sara ve Jessica oturuyordu. Açlıktan çıkmış gibi kahvaltı yapıyorlardı. Saçma tonlarca şeyden bahsediyorlardı. 

"Jessica osuruğun ciddi anlamda artık kokuyor. Son bir haftadır farklı ne yiyorsan kes."

Ophelia yüzünü ekşitti. "Sara, bu kadar açık olmak zorunda değilsin. Değilsin yani. Yapma."

Jessica kafasını yana yatırdı. "Matcha içmeye başladım."

Sara'nın tabağındaki waffle'ı alırken mırıldandım. "Beni de çok kötü yapıyor. Bir gün," küçük bir gülmeye yaptım. "matchanın hava mı yoksa katı olarak mı çıkacağını bilemediğim için seviştiğim bir çocuğun evinden gece 3'te gitmiştim."

Ophelia güldü. "En azından sansürledin."

"Bunu bana biri yapsa kendimi kötü hissederdim."

Telefonumun mesajlarını kontrol ettim. Şef mesaj atmıştı. Cevap vermeden kapattım. Sara, Jessica ve Ophelia'nın karınları yavaş yavaş doymaya başlarken kafaları çalıştı. Bir anda sessizlik. Üzerime atılan kaçamak bakışlar. Önce bana bırakmadıkları bir çörek olduğunu düşündüm ama üç kez bakıp gözlerini kaçırdıklarında benim konuşmamı beklediklerini anladım. Kahvemi masaya koyup canım sıkılmış bir şekilde konuştum. 

"Ne var?"

"Trace'i gece çıplak hayal ettin mi?"

Jessica bağırdı. "Tek soru hakkını bok gibi kullanma!"

Ophelia kaşlarını çattı. "Sarhoşken mesaj attın mı?"

"Neyim ben 15 yaşında mı?"

Jessica konuştu. "Sen sarhoş olduğunda memelerini cebir hocana attığını söylemiyor muydun?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 07, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Girl ThingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin