''Imm, şey bir kız var.''
Sara çayını içerken Jessica kaşlarını çatarak konuştu. ''4 milyarın dışında mı?''
Ophelia kaşlarını çattı. "Çin'in nüfusu 5 yıl içerisinde 4 milyar olacakmış."
Sara mırıldandı. "Çin'e sığacaklar mı?"
Ophelia rencide etti. "...
Yataktan kalkmadan önce birkaç saniye pencereden süzülen ışığı seyrettim. Hafifçe yatağın diğer ucuna baktım. Andreas yoktu. Dudağımı yaladım ve zigona bıraktığım telefonu aldım. Hızlıca kilidimi açıp mesajlara girdim.
Jessica: Sara yataktan kalktı!!!!!!!
Sara:Depresyonum sanırım bitmek üzere şu an iki gündür içimde tutuğum pisliği dışarı atıyorum.
Ophelia: Biraz gizlilik.
Etrafa baktım ve yatağın yanındaki aynayı gördüm. Üzerimde kıyafetler ile uyuduğumun farkındaydım ama biraz eğlenmek istedim. Yerdeki ayakkabılarımı giyip eteğimi biraz kalçama doğru sıyırdım. Bacaklarımı yatağın yanında duran aynaya doğru kaldırdım. Ellerimi kadraja almamak için iyice kaldırdım ve sonra ayaklarımı yatağa indirip fotoğrafa baktım. Beğenerek kızlar grubuna attım.
Laila: Günaydın, birkaç aydır sevişmeyenler
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sara: Eski sevgilimi de aynen bu şekilde bir kız ile sevişirken yakaladım.
Jessica: Asla bu şekilde seviştiğine inanmıyorum.
Laila: Yakalandım hahaha
Andreas, o sırada ses çıkardı.
''Laila?''
Heyecanlanarak kalçamdaki eteği düzelttim ve hızla yataktan kalktım. Saçımı başımı düzelttim.
''Efendim?''
Ses vermedi.
Odanın içindeki banyoya girdim. Hızla yüzüme baktım. Makyajım tabiiki akmıştı. Hızla yüzümü yıkadım. Üzerimi düzeltip saçımı dağınık bir topuz yaptım. Onun macunundan biraz alıp elim ile dişlerimde gezdirdim. Ağzımda nane kokusu bıraktıktan sonra banyodan çıktım ve telefonumu alıp odadan çıkmaya doğru yöneldim. Tam çıkmak üzereyken ayağımdaki ayakkabıları fark edip hızlıca çıkardım. Elime onları alıp mutfağına doğru yürüdüm.
Andreas tavası ile bana baktı.
''Sana kahvaltı hazırladım.''
Şef halleri, elbette.
Gülümseyerek ayakkabılarımı bar masasının yanına attım. Uzun bar sandalyesine oturup tabağımdaki meyveyi ağzıma attım. ''Erken kalkıp kahvaltı hazırlayacaktım ama terbiyesizlik olur diye düşündüm.''
Güldü. Telefonumu masaya koydum.
''Ya da tüm pahalı mutfak gereçlerini yakardım.''
Andreas tavası ile bana döndü ve omleti tabağıma koydu. Onun tabağına görmeyince kaşlarımı çattım.
''Sen yemiyor musun?''
Kafasını 'hayır' anlamında salladı ve kahvesini alarak karşıma oturdu. ''Hayır, güzelim.''
