"Hyunjin uyan!" Yüzüne bir bardak su dökülmesiyle uyanan Hyunjin bir an boğuluyor gibi hissetmişti.
"Jen, siktir git ya ben uyuyabiliyor muyum sanki?" Sinirli bir şekilde kalktığında Jen'in onu neden kaldırdığını düşünüyordu.
"Kes sesini! Annen dünyada." Jen panikle konuştuğunda Hyunjin onu ciddiye almamıştı bile.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Bu sabah Felix Cehennem'den döndü, anneni arıyor herkes her yerde." Hyunjin şokla ayağa kalkmıştı.
Ellerini birleştirip Taehyung ile iletişim kurmaya çalışıyordu.
"Ne yapıyorsun geri zekalı? Annen diyorum." Jen ateş püskürtüyor gibiydi. Hyunjin'in annesini hiç sevmezdi. En az Jen kadar kötü birisiydi.
"Taehyung'u çağırıyorum."
"Bir melekten yardım mı alacaksın? Hem de kardeşi olan?" Hyunjin hiçbir şey demeden kardeşini çağırmaya devam etmişti.
Zamanın yavaşlamasıyla Jen gözlerini devirmişti. Taehyung melek kanatlarını kapattıktan sonra içeriye girmişti.
"Dönmeye mi karar verdin yoksa Hyun?"
"Oraya dönmeyeceğim." İşte yine başlıyordu. Taehyung ve Hyunjin sonsuz döngüye girecekti.
"Hayır dönecek-."
"İkinizde kesin sesinizi anneniz burada ve onu aramaya koyulun!" Jen'in bölmesiyle Taehyung şaşkınlıkla ona dönmüştü.
"Bir İblis'e inanmamı mı bekliyorsun?" Taehyung, Jen'e inanmayıp onaylar bir şeyler duymak için Hyunjin'e dönmüştü. Hyunjin kafasını salladığında Taehyung şaşkınlık içindeydi.
"Bu nasıl mümkün olabilir?"
"Bilmiyorum Taehyung." Hyunjin düşünmeye çalışıyordu. Önce kanamaya başlaması ardından annesinin dünyaya gelmesi ve Jeongin...
Bu sıralar düşünecek çok şeyi vardı ve Jeongin'i ihmal ediyordu.
"Pekala ayrılalım çok uzaklarda olamaz fakat unutmayın ki başkalarının bedenine de girebilir." Taehyung kanatlarını çıkarmadan önce son kez uyarsını yapıp gözden kaybolmuştu.
Hyunjin, Lux'tan çıkar çıkmaz arabasına binmişti. Annesi kimseye zarar vermeden onu bulmaları gerekiyordu. Sokağın başından sağa kırdığı sırada karşısında gördüğü Jeongin ile frene basmıştı.
"Jeongin! İyi misin?" Hyunjin bir hışımla arabadan inip küçüğünün yanına gitmişti. Jeongin ise sinirle Hyunjin'e bakıyordu.
"Beni boş ver fakat Bayan Hwang'ı ezecektin!"
"Bayan Hwang? O da kim?" Jeongin'in kenara çekilmesiyle Hyunjin gözlerini kadına sabitlemişti.
"Uzun zaman oldu Samael." Hyunjin, annesini binlerce yıl sonra ilk kez görüyordu. Çocukluğundan beri annesi hep diğer kardeşlerini daha çok sevdiği için Hyunjin kırgındı ona.
Belki annesi onu da sevseydi şu an tüm insanların lanetle andığı, her gün tonla küfür yediği şeytan olmazdı.
O iyi bir Şeytandı ama kimse onu kabuğundan çıkartmamıştı. Kendisini kimseye açmamıştı. Yalnız büyümüştü Hyunjin.
Sonra da belki belki kurtulurum düşüncesiyle Tanrı'ya ihanet edip Şeytan olmuştu.
"A-anne?" Kadının ayağa kalkıp Hyunjin'e sarılmasıyla Hyunjin'in elleri havada öylece boşluğa bakıyordu. Gözlerinin dolması onun için güçsüzlük belirtisiydi ve şu an burada ağlayamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinner - Hyunin
FanfictionŞeytanın en büyük günahı meleğe aşık olmaktı. Jeongin'in ise Hyunjin'in gözlerinin içine bakmaktı. Text & düz yazı