İyi okumalar💘
Kafayı yemiş olmalıyım.
Minho kafenin önüne gelene kadar ne yaptığının farkında değildi açıkçası. Dört yıllık arkadaşıyla, eski sevgilisini unutanilmek için randevuya çıkıyordu. Seungmin sorduğunda ilk başta şaşırmış daha sonra ise teklifini kabul edip bir kafenin konumu atmıştı. Seungmin'den böyle bir teklif beklemiyordu. Bunun konusu geçse dakikalarca buna gülebilirdi bile. Her şeyden önemlisi, Jisung'u unutabilmek için arkadaşını kullanabilecek kadar iğrenç olabilecek miydi?
Bunu teklif eden Seungmin'di, kendisi için bir sorun değildir herhalde.
Yaklaşık on dakikadır kafenin önünde duruyor ve içeriye girme cesareti arıyordu. Omzuna değen elle irkilip arkasına baktı.
"Burada ne yapıyorsun? İçeride neden beklemedin beni?" Seungmin konuştuğunda Minho hiçbir şey diyemeden şaşkınca onu izliyordu. Daha önce Seungmin'i böyle gülerken görmemişti.
"Minho?"
"Yeni gelmiştim ben de." Gülümseyip Seungmin'i arkasında bırakıp hızlıca içeri girdi.
Önlerindeki menüyü incelerken Minho bakışların üzerinde olduğunu hissederek yerinde rahatsızca kıpırdanığ kafasını kaldırdı.
"Şaşırtmış olmalıyım," Seungmin sonunda bakışlarını Minho'dan çekip menüye indirirken devam etti, "açıkçası benim de beklediğim bir şey değildi."
"Ne zamandır?" Minho çekinerek sordu.
"İlk tanıştığımızdan beri aslında, sadece farkedeli 2 sene oluyor."
Seungmin'in gözlerindeki gittikçe yoğunlaşan duygunun altında ezilirken, yutkundu Minho. Bu kadarını gerçekten hiç beklemşiyordu. Seungmin iyi bir oyuncuydu. Minho ise dizilere kendisini kaptıran, gerçekmiş gibi yaşayan o aptal kişilerdendi. Çünkü Minho'nun hayatındaki tek oyuncu Seungmin değildi.
"Ben... üzgünüm. Farketmeliydim." Bakışlarını kaçırıp elleriyle oynamaya başladı.
"Ah... hayır. Ben farkettirmek istemedim. Sonuçta sevdiğin biri vardı, bir süre de sevgilin vardı."
"Anlıyorum," tüm cesaretinş toplayıp gözlerinin içine baktı,"biliyorsun ki O, halâ kalbimde. Seni ümitlendirmek istemem."
Seungmin buruk gülümsemesiyle konuştu.
"Sorun değil. Tabiî ki anlıyorum seni. Zaten dört yılım böyle geçti, daha fazlası çekilemicek bir şey değil." Masanın üzerinden Minho'nun ellerine uzandı, avcunun içine aldı.
"Yine de bir şans vermeni istiyorum, seni asla üzmeyeceğim."
***
Seungmin ile olan randevusunun üzerinden iki gün geçmişti. Bu iki gün boyunca Seungmin'e ne cevap vermesi gerektiğini sürekli düşünmüş fakat bir cevap bulamamıştı. Sıkışmış hissetti. Kafasını sırasından kaldırıp hangi derste olduğuna baktı.
"Günaydın." Changbin fısıldayarak Minho'yu dürttü.
"Bay Kang'ın dersi mi?"
"Evet, en sevdiğin dersteyiz. Matematik." Minho gözlerini devirip kafasını geri masaya koydu. Uyumayı düşündü fakat aklına Seungmin gelince kafasını Changbin'in tarafına doğru döndü.
"Hey Bin, sen biliyor muydun?"
"Evet, çok olmadı."
"Ne zamandır?"
"Geçen sene sonunda."
"En az 7 ay geç-" Changbin anında Minho'nun ensesine vurup susmasını işaret etti.
"Aptal mısın sen? Okul sonrası ceza yemek istemiyorum, kes sesini."
"Bana nasıl söylemezsin, hani en yakın arkadaşındım?"
"Saçmalıyorsun şu an Minho. Seungmin'in duygularından bahsediyoruz," gözlerini tahtadan ayırıp Minho'ya dikti, "ne diyeceğini düşündün mü?"
"Hayır, hiçbir fikrim yok. Ben de sana onu soracaktım. Ne yapmalıyım?"
"Randevu nasıl geçti? İyi miydi?"
"Fena değildi ama biliyorsun durumu, onu üzmek istemem." Kafasını cama doğru çevirip bahçeye bakındı. Jisung tüm güzelliğiyle görüş alanına girdi. Hava oldukça kapalı olmasına rağmen Jisung'u görmesiyle onun için çoktan güneş açmış, sıcacık bir havaydı.
Bir an durakladı. Kendisine bu kadar kötü davranan birisini böylesine sevmek... çok zavallı hissettirdi.
"Reddet."
"Ne?"
"Basbayağı işte, reddet onu. Olan arkadaşlığınıza ol-" sıraya çarpan tahta sopayla ikisininde sesi kesilmişti.
"Cezalısınız. Okul çıkışı, beden sınıfı, iki saat." Bay Kang'ın kalın sesiyle Changbin içinden Minho'ya sövmeye başlamıştı bile
***
"Minho."
"Efendim Changbin?"
"Senden nefret ediyorum." Minho gözlerini devirip paspası eline alıp büyük spor salonunda göz gezdirdi. Bir köşeyi seçtikten sonra paspasla oraya ilerlerken paspasın ucunun düşmesiyle durdu.
"Sikeyim," elinde kalan paspası kenara atıp Changbin'e seslendi, "Changbin, başka paspas var mı?"
"Malzeme odasına bak." Minho malzeme odasına doğru yürümeye başladı. Sesler duydukça adımları yavaşladı. Seslerin sahibini duyduğunda yutkunup daha da yakınlaştı.
"Aptal mısın, Hyunjin? Sana dikkatli ol dedim." Jisung'un ne kadar öfkeli olduğu ses tonundan açıkça belliydi.
"Abartıyorsun, Jisung. Kimsenin bildiği falan yok."
"Bir şeyden şüphelenmiş olmalı. Ben kusursuz ilerlediğime göre şüphesinin sebebi kim acaba?"
"Sakin ol, stres yapmaman gerek."
"Beni strese sokma o zaman, Hwang." Ayak sesleriyle hızla uzaklaştı Minho.
Neler çeviriyorsun yine Jisung?
~~~
Merhabaa!! Bugün öğlen (oneshot) HyunIn fici yayımladım.. Konusu benim için özel, yaşanılan bir olayı HyunIn'e kurguladım. Eğer beğenirseniz ve isterseniz uzun fice çevirebilirim o yüzden lütfen yorum bırakın💗
Umarım bölümü beğenmişsinizdir,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın💘💘💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lookalike | minsung
Fanfictionleeknowho: Onun gözlerine baktığında benimkileri düşünüyor musun? hanji.one: Ne? leeknowho: O gülüşe baktığında aklına geliyor muyum? hanji.one: Biz ayrıldık. leeknowho: Kafanın içinde beni gördüğünü biliyorum. Başlangıç:230421 Bitiş:170721 [Conan...