17'♡

1.4K 158 18
                                    

İyi okumalar💘

Jisung, hâlâ üzerinde olan çocuğun yüzüne bakmayı reddederek titrek bir nefes bırakmıştı. İkili konuşmamış, odayı dolduran nefes ve kalp atışlarının seslerini dinlemişlerdi bir süre. Minho, kendini toparlayan ilk kişi olup kendisiyle birlikte Jisung'u da kaldırdı yerden. Odanın köşesinde duran sandalyeleri yanlarına çekip oturdular.

"Anlatmanı bekliyorum."

Jisung gözlerini kapıya dikip nereden başlayacağını düşündü.

"Nayeon'u hatırlıyorsun değil mi?"

Minho, Nayeon'un konuyla bağlantısını anlayamayıp gözlerini kıstı ve Jisung'un devam etmesini bekledi.

"Hatırlıyorsun sanırım,"  Minho hızla kafasını salladı, "O gün, ne olduğunu hiç öğrenemedik demiştim. Yalandı," dolan gözlerini gizlemek için kafasını tavana dikip nefes aldı Jisung.

"Nayeon anlatmamıştı, evet. Seongmin'le o zamanlar sevgililermiş. Benim yüzümden ona zarar vermişti, bitmek bilmeyen bir öfkesi var bana karşı. Nayeon'dan sonra senin ailenle tehdit etti beni, ayrılmazsam zarar vereceği söyledi. Başta inanmadım ona, ailenin hafif atlattığı kazadan sonra başka şansım olmadığını düşündüm. O, gerçekten bir deli. Her şeyi yapabilir."

Minho, vücudunum sinirden gerildiğini hissetti. Duydukları onu o kadar öfkelendirmişti ki tepki bile veremiyordu. Gözlerini sıkıca kapatıp kendisini sakinleştirmek adına derin nefesler alırken Jisung'un yarım yamalak anlattıklarını tartmaya başladı.

"Sen," aralanan gözlerini Jisung'un üzerine dikip vücudunu ona doğru eğdi, "sen şimdi bana... aileme onun mu zarar verdiğini söylüyorsun?"

Dolu gözlerini, öfkeli bakışlarla buluşturduğunda daha fazla tutamadığı gözyaşı akmıştı. Kafasını salladığında Minho, hızla ayağa kalkıp kapıya yönelmişti ki Jisung engel oldu.

"Lino!"

Minho uzun zamandır özlediği o lakabı duyduğunda duraksadı. Jisung, gerçekten akıllıydı. Minho'yu nasıl durdurabileceğini gayet iyi biliyordu. Fırsattan istifade kollarını Minho'nun beline sarıp yanağını sırtına bastırdı, oldukça yavaş bir şekilde yanağını sürttüğünde gözlerini kapadı.

"Şu an olmaz. Doğru düzgün bir plan yapmalıyız."

Minho mayıştığında ellerini Jisung'un elleriyle birleştirdi. O an zamanın durması için her şeyi yapabileceğini düşündü. Aylardır yaşadığı hüznün, acının altında yatan gerçek sebebi ortadan kaldıracaktı. En kısa sürede...

***


Ortamı dolduran boğuk hava herkesin daha da gerilmesini sağlarken Minho, sesli bir iç çekişle artık birisinin konuşmasını beklediğini belli etmeye çalıştı. Fakat onu umursayan kimse olmamıştı.

Changbin, özellikle Jisung'la göz göze gelmemeye çalışıyordu. Hâlâ ondan haz etmiyordu. Hyunjin ise bambaşka olaydı, küçük kardeşi Jeongin'le flört ettiğini duyduğunda kafayı yemişti. Yarı yolda Minho ile karşılaşmasaydı belki de çoktan Hyunjin'i hastanelik etmişti.

Hyunjin ise kendisinin neden bu plana dahil edildiğini anlamıyordu, zorla sokulduğu evin bir köşesinde bir an önce bu akşamın bitmesini bekliyordu.

"Konuşmayı düşünüyor musunuz?" Hyunjin daha fazla dayanamayarak konuştuğunda Changbin, sanki bu anı bekliyormuş gibi oturduğu koltukta doğrulup lafa atladı.

"Sen şu sikik çeneni sonsuza kadar kapasana, Hwang."

Hyunjin bu sözle sadece gözlerini devirmişti. Jisung olası kavgayı engellemek için konuşması gerektiğini düşündü.

"Changbin lütfen, önemli bir meseleyi halletmek için toplandık."

"Hele sen hiç konuşma, elimi zor tutu-"

"Changbin," Minho kolundan tutup Changbin'i geri koltuğa yerleştirdi, "benim için."

Changbin yüzünü buruşturarak kafasını başka yöne çevirdi. Ortam daha da geriliyordu ve herkes bir an önce ortamı terketmek istiyordu.

"Jisung, bu kazayla ilgili elinde bir kanıt var mı?"

"Hayır, olsaydı zaten olay buraya gelmezdi."

"Öyleyse yeni planı açıklıyorum," vücudunu Jisung ve Hyunjin'e doğru döndü, "siz sahte ilişkinize devam edeceksiniz. Ben de aynı şekilde, Seongmin'ini şüpheye düşürmemeliyiz. Onun istediği şekilde ilerleyeceğiz, ama bu süreçte onu zorlaman lazım."

Jisung gözlerini sonuna kadar açıp şaşkınlıkla Minho'ya baktı.

"Ben mi?"

"Evet. Sana karşı olan takıntısını kullanacağız, bize bir kanıt verecek böylelikle."

Herkes, Minho'nun fikrini mantıklı bularak kafa sallamıştı. İlerleyen saatlerde herkes tek tek eve dağılırken Minho, planın diğer kısmını düşünmeye başladı.

Bu süreci hızlandırmam gerekiyor.

Bir süre sonra aklına gelen fikirle telefonuna uzandı, mesajları açıp gördüğü isimle gülümsedi.



leeknowho:

Selam
Yarın müsait misin Seongmin Hyung?




~~~


Selamm nasılsınızz???

Çok özledim burayı, her ne kadar kısa bir süre gitmiş olsam da... Sonunda sınavım bitti, biraz da dinlenip döndüm. Artık daha aktif bölüm yükleyip bir an önce bu fici bitirmeye çalışacağım...

Batırdığımı hissetmeye başladım bu beni çok geriyor maalesef ki..:(((

Umarım bölümü beğenirsiniz,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.. yorumlarınız benim için çok değerli💘💘💘

lookalike | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin