19'♡

1.3K 141 105
                                    

İyi okumalar💘



Titrek bir nefesle düşünceleri arasından sıyrılmaya çalıştı Minho. Önündeki birkaç saatin ne kadar riskli olduğunu biliyordu. Zamanlamayı kaçırırsa her şeyin boka saracağından da emindi, bu saatten sonra yapması gereken tek şey Changbin'e güvenmekti.

"Hey!"

Beklediği sesle gözlerini spor salonunun tavanından ayırıp kapıya baktı. Kendisine doğru gülümseyerek koşan Jisung'la tebessüm etmeden duramadı. Birkaç dakika sonrasında nasıl gözyaşlarına boğulacağını da düşündü bir yandan. Tebessümü anında yüzünden silinirken Jisung, bir sorun olduğunu farketti.

"Minho," yüzünü avuçları arasına alıp elmacık kemiği okşamaya başladı, "sorun ne?"

"Bana güven olur mu?"

Anlamsız bakışlarla onu izleyen çocuğun dudaklarına uzandığı sırada çarpan kapıyla ikisi de kafasını çevirdi. Oyun başlamıştı.

"Han Jisung? Beni kandırabileceğini mi sanmıştın," Seongmin'in mide bulandırıcı kahkahaları salonu doldururken ikiliye doğru adımlamaya başladı. Jisung tek kelime etmeden sadece Seongmin'i izliyordu, korkudan titreyen ellerini Minho bile hissedebiliyordu.

"Ah, ne yapmalıyız şimdi? Anlaşmayı bozmuşsun."

Minho sadece olanları izliyordu. Jisung'u aniden arkasına çekip gözlerini Seongmin'e dikti.

"Buradan defolup gideceksin, yoksa seni kendi ellerimle öldürürüm."

Minho'nun sesindeki öfke Jisung'u sarsmış ve korkutmuştu. Kötü sonlanacağından artık yüzde yüz emindi. Minho'nun kolundan kendisine çekerek durdurmaya çalıştı.

"Minho," fısıltıyla çıkan sesini kendisi bile duyamamıştı. Şu an dokunsalar ağlayabilirdi.

Spor salonun içerisinin aniden dolmasıyla gürültü oluştu. Seongmin'in çevresinin neredeyse tamamı içerideyken beklenen diğer bir kişi de girdiğin kadro tamamlanmıştı.

Juyeon'un gözü öyle dönmüştü ki içeriye girdiği gibi koşarak Jisung'a saldırmıştı.  Kendisini boğazındaki ellerle yerde bulduğunda çırpınmaya başladı Jisung. İstediğini alamayıp birkaç yumruğu Jisung'un yüzüyle buluştururken Juyeon, aniden geri çekilmesiyle kendisini çeken kişiye baktı.

Minho sinirle Juyeon'u bir köşeye fırlatırken Seongmin izlemeyip bırakıp Minho'yu kendisine çekip boğazına bir bıçak dayadı. Juyeon bulduğu fırsatla Jisung'a doğru gidip tekmelemeye başladığında Seongmin bağırdı.

"Kes şunu aptal. Böyle yapınca Minho'yu geri kazanabileceğini mi sanıyorsun?"

Juyeon gülmeye başladığında herkes onun hasta olduğumu düşünmeye başlamıştı artık.

"Ne o? Jisung'u döverken canın mı acıdı yoksa?"

Herkes şaşkınlıkla Seongmin'e dönerken kimsenin beklemediği bir şey oldu. Seongmin'in yüzündeki o ifade, aylarca gizlenmiş o ifade... her şeyin açıklamasaydı. Tamam, belki Seongmin'in gerçekten psikopat olduğunu herkes biliyordu ama Jisung'a karşı hisleri olduğunu bilen yoktu.

Seongmin'in Jisung'a attığı endişeli bakışlar anında öfkeyle sarılıp Juyeon'a çıkarken saniyeler içinde değişen yüz ifadelerini kimse takip edemiyordu. Birkaç saniyenin ardından yine kahkahalara boğulmuştu, herkes korkuyla onu izliyordu.

Minho'nun planın çıkmıştı artık her şey, Changbin'e verdiği saatler çok yanlış olmuştu. Changbin polisi arayana kadar Jisung, onu delicesine döven Juyeon'un elleri arasında kalabilirdi. Düşünmeye başladı. Aklına fikir gelmeyen her saniyeye lanetler okurken Seongmin'in bağrışıyla Juyeon durdu.

"Tek bir yumruğunda sevgilinin kafasını eline veririm, bunu gerçekten yapabileceğimi en iyi sen bilirsin Juyeon... beni de araştırdığına göre."

Juyeon boş bakışlarla Seongmin'i izlerken konuşmayı reddetti. Süren sessizlik Seongmin'i delirtmeye başladı. Bıçağın sivri ucu yavaşça boynunda delik açarken acıyla inledi Minho. Boynundan göğüsüne yavaşça süzülen kan üzerindeki beyaz gömlekte yayılmıştı.

"Ahn Seongmin," elleri arasındaki yakayı sertçe yere çarpıp yürümeye başladı, "hapse girmek ister miydin? Elimde bunun için çok güzel bir dosya var."

"Bizimle paylaşmak ister misin onu, Lee Juyeon? Misafirimiz olacaksınız görünen o ki."

Herkes sesin geldiği yöne doğru dönmüştü. Changbin hızla koşarak Minho'nun boynuna peçete bastırdı.

"Chan Hyung, şu iki piçi tutaklar mısın artık?!" Changbin konuşmasının ardından Seongmin'i suratına bir yumruk geçirmişti.

"Sakin ol ve düzgün konuş, Changbin. Kihyun!" Elinin tersiyle Juyeon'u gösterken kendisi de Seongmin'e doğru yürüdü, "Onu diğer arabaya bindir, yolda bu ikisi birbirine girer."

Chan ve Kihyun ikiliyi götürürken Minho boynundaki elleri itip yerde yatan bedene koştu.

"Bebeğim?"

Gözyaşı Jisung'un yüzüne düştüğünde Jisung, sonunda gözlerini tavandan ayırıp Minho'ya döndü.

"Minho," yorgunlukla elini sevgilisinin yanağına koyup gözyaşını sildi, " bitti değil mi?"

"Bitti sevgilim, bitti."


~~~

Merhabaaa, nasılsınız????

Ne yazdığım hakkında hiçbir fikrim yok, umarım tatmin edici bir bölüm olmuştur.

Bir süredir kafamı karıştıran kişilerden dolayı buraya bakamadım, birkaç olay daha oldu. Zordu ama daha iyiyim artık😼 Birkaç kişi olsa da beklettiğim için çok çok üzgünüm😿😿

Dün yayımlayacaktım ama doğum günüm olduğundan aktif olamadım, ayrıca watty bozuktu...

PLAYER'I İZLEDİNİZ Mİ??? Öyle bir duyguyla izlemişim izlerken yumruğumu ısırıp derimi delmişim hatta morarmış... Hyunjin gerçek bir sanat eseri...

Umarım beğenmişsinizdir,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen💘💘💘

Sizi seviyorum😻... bu zamana kadar okuduğunuz için teşekkür ederim, 20. Bölüm final.. iyi ki varsınız😽💘


lookalike | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin