İyi okumalar💘
Felix gözlerini elleri arasındaki kahveden kaldırmayıp Changbin'in ona kızmasını, dövmesini hatta belki de dava açacağını söylemesini bekliyordu. Kendini açıklayacağı tek bir cümle bile kuramadı, o da biliyordu yaptığının doğru olmadığını. Fakat yakalanmasa buna devam eder miydi? Kesinlikle ederdi. Changbin'i sürekli izlemek, ne yaptığını bilmek onun tek mutlu hissettiği andı. Onu izlemeden tek bir gün geçirebileceğini düşünemiyordu bile.
"Kendini savunmayacak mısın, Felix?"
Kafasını 'hayır' anlamında salladığında Changbin derin bir nefes aldı. Sınırlarının zorlandığını hissetti.
"Bak, Felix. Şu an seni karakola bile götürebilirim, biliyorsun değil mi? Yaklaşık iki saat-tabiî bu benim bildiğim- kafedeydik, eğer iki saat boyunca bizi ya da beni niçin izlediğini ve sonrasında beni neden takip ettiğini söylemezsen seni karakola götürmek zorunda kalacağım."
Felix, karakolu duymasıyla gözlerini sonuna kadar açıp ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştı.
"B-ben çok özür dilerim, lütfen affet bir daha yapmayacağım." Changbin'in masa duran ellerini kavrayıp yalvarmaya başladı.
"Özür dilemeni değil, sebebini bekliyorum."
Felix ne yapacağını bilemeyip ağlamaya yeniden başlamıştı. Changbin sıkıntıyla tuttuğu nefesini dışarı bıraktığında gözlerini diğer masalarda gezdirmeye başladı. Felix'in ağlamasından dolayı birkaç gözün üzerlerinde gezdiğini görünce gerilerek Felix'e döndü.
"Felix, ağlamayı bırakır mısın? Ah, tamam korkma, şikayet etmeyeceğim seni."
Felix parlak gözlerle baktığında, Changbin içi titremişti.
Çok saf... gerçekten yutmuş muydu?
"Gerçekten mi?"
"Evet... ama yine de sebebini söyleyene kadar seni bırakmam."
"Ben... sadece merak... merak etmiştim," karton bardağı parmaklarıyla daha da ezerken gözlerini indirdi, "seni."
Changbin, şaşkınlıkla karşısındaki çocuğu izlemeye devam etti. Aklından geçen soruyu bilinçsizce sordu.
"Bir ihtimal, benden hoşlanıyor olabilir misin?"
Felix duyduğu cümleyle panikleyerek ayağa kalktı. Sandalyeyi hızla çekerken eli karton bardağa çarpmıştı. Sıcak kahve Changbin'e ulaştığında o da acıyla ayaklandı. Felix farkettiğinde elleriyle ağzını kapatıp içinden kendine küfür etmeye başladı.
"Ç-çok özür dilerim!" Bağırdığında artık bütün kafe onları izliyordu.
Çantasını kaptığı gibi kendini kafeden dışarıya attı.
***
"Selam!"
Juyeon kafasını çantasından kaldırıp gelen kişiye baktı. Yeosang'ı görmesiyle gülümsedi.
"Nasıl gidiyor?"
"Aynı boktan okul günü işte, senin nasıl gidiyor?" Yeosang gözlerini devirip önde sıraya oturdu.
"Minho Hyung'undan bahsediyorum, seni salak."
"Tam olarak istediğim gibi! Düşündüğümden daha hızlı ona sahip olabilirim," yüzünde oluşan sırıtmayla göz kırpıp devam etti, "taktiğim işe yarıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lookalike | minsung
Fanfictionleeknowho: Onun gözlerine baktığında benimkileri düşünüyor musun? hanji.one: Ne? leeknowho: O gülüşe baktığında aklına geliyor muyum? hanji.one: Biz ayrıldık. leeknowho: Kafanın içinde beni gördüğünü biliyorum. Başlangıç:230421 Bitiş:170721 [Conan...