İyi okumalar💘
"Nasıl yani?" Changbin, Minho'nun anlattığı konuya anlam veremedi. Tamam, Seongmin kendisiyle biraz uğraşıyordu ama iyi biri olduğu açıkça ortadaydı onun için.
"Konuştuklarını diyorum! Yaklaşık yarım saattir aynı konuyu tekrarlıyorum, nasıl anlamıyorsun?"
"Anlıyorum ama... bilmiyorum çok mantıksız geliyor. Ayrıca, tek Seongmin o değil, biliyorsun değil mi?"
Minho hislerine güvenirdi, bu zamana kadar da onu hiç yanıltmamıştı. Tabiî, Jisung haricinde... İçindeki rahatsız edici o his yoğunlaştı, bu konuyu ne pahasına olursa olsun araştırmayı not edindi.
"O... bir tuhaf geliyor bana."
"Dostum, saçmalama. Şu yüze bir bak," çenesiyle bahçede arkadaşlarıyla gülüşen Seongmin'i gösterdi, "böyle sevimli bir şeyin ne gibi bir kötülüğü olabilir ki?"
Minho camdan aşağı, Changbin'in işaret ettiği yere bakıp Seongmin'i izledi. Gerçektem fazlasıyla masum, sevimli bir surata sahipti. Seongmin'in anlık kafasını kaldırmasıyla göz göze geldiler. Seongmin gülümseyip el salladığında, Minho bir an tereddüt etti. Kısa bir süre sonra o da gülümsedi.
"Neden kabul ettin?"
"Neyi?"
"Ders çalıştırmayı."
"Son sınıf olduğu için geri çevirmedim."
Chanbin bir süre arkadaşını izledi, son bir ayı düşündü. Çabalamasını takdir ediyordu fakat yanlış bir şeyler olduğu hissini de içinden atamıyordu, Juyeon'dan dolayı.
"Rahatla, sadece ders çalışacaksınız."
"Haklısın sanırım. Hadi kantine inelim."
Changbin sınıfta kendilerinden başka birinin olup olmadığını kontrol edip Minho'ya döndü.
"Üşeniyorum, bana da bir şeyler alıp gelsene sınıfa geri."
"Peki o zaman," diyerek sınıftan ayrılmıştı Minho.
Changbin hızla arka sıraya ulaşıp Felix'in çantasını karıştırmaya başladı. Buruşturulmuş kağıtlar, sakız çöpleri, yedek okul tişörtü, ders kitapları, defterler... Umutsuzca çantayı geri yerine bırakıp uzaklaşmaya başlamıştı ki sıra aştında gördüğü ajandayla durakladı. Ajandayı tişörtünün altına sıkıştırıp koşarak kullanılmayan lavaboya gitti.
Kapıyı kilitleyip ajandayı açtı. Her sayfayı çevirdiğinde daha da şok oluyordu. Tüm lise hayatını bir ajandada gördüğünde içini korku sarmıştı. Okumaya devam etti.
"Siktir! Resmen zamanda yolculuk yaptım." Hızla defteri kapatıp derin bir nefes aldı. Aniden lavaboda yankılanan zille korkup defteri elinden düşürdü. Defterin açılan sayfasında Minho'nun adını gördüğünde duraksadı, sayfada göz gezdirdiğinde okudukları onu kendi lise hayatını okumaktan daha çok korkutmuştu. Sayfaları hızla çevirdi, daha çok şey öğrenmeliydi.
"Ahn Seongmin mi?" Defteri tekrar kapatıp lavabodan dışarı attı kendini. Kesinlikle Felix ile konuşmalıydı. Bir şeyler dönüyordu ve Felix'in her şeyden haberi vardı. Defteri tişörtünün altına geri saklayıp sınıfa doğru ilerledi.
İçeri girdiğinde sınıfın çoktan tamamen dolması hoşuma gitmedi. Defterinin bir parçasını koparıp bir şeyler yazdıktan sonra buruşturup arka sıraya doğru fırlattı.
***
Minho çalan zille kitaplarını çantasına hızla koyarak hazırlanmaya başladı. Bir an önce okuldan çıkmak istiyordu. Geçen gün duyduğu şeyler aklını karıştırırken kimseyle konuşup takılabileceğini düşünemiyordu.
"Min, bana gelsene bugün." Minho, Changbin'in sesindeki endişe-korku karışımı duyguyu hissetmişti.
"Olur da... bir sorun mu var?" Çantasını sırtlayıp Changbin'e doğru döndü, "Öğle arasından beri tuhaf görünüyorsun."
"Aslında," kafasını arka sırada eşyalarını toplayan Felix'e çevirdi ve devam etti, "bunu evde konuşsak daha iyi olur."
Aynı zamanda Minho da Felix'e döndü, aklından bir şeyler geçiyordu ama öncelikle arkadaşını dinlemek isteyip sustu.
"Gidelim o zaman."
Sınıftan çıkıp merdivenlere yöneldiklerinde okul bir anda sessizleşmişti. Minho üzerinde hissettiği bakışlarla etrafına bakınmaya başladı. Hemen hemen birkaç adım uzağında kendi hizasında, Jisung ve sevgilisini görünce okulun sessizliğini ve üzerlerinde gezinen bakışların sebebini anlamıştı. Son bir aydır okul böyleydi, ikisinin aynı ortamda bulunmasıyla herkes susar ve kavga çıkmasını beklerdi. Her en kadar sadece ikili gerildiğini düşünse de ortamda bulunan herkesin gerildiği açıktı.
Minho tepkisizce geri önüne döndü. Binadan çıktıklarında gerilimin bahçeyi se sarmasını bekliyordu ki bu sefer farklı bir durum vardı. Bahçedeki herkes, çıkış saatinde forması olmayan bir çocuğun içeriye girişini izliyor ve fısıldaşıyorlardı.
Çocuk dörtlünün hemen önünde durup gülümsedi, hiçbirinin o ana kadar çocuğun yüzüne bakmak aklına gelmemişti. Bu çocuğun Jeongin olduğunu gördüklerinde şokla birbirlerine döndüler.
"Hasiktir..."
"Ne?!"
~~~
Merhabaaa!! Birazcık geç yayımladığım için üzgünümm:( Ayrıca 1.1K okunmaya ulaşmışız, çok teşekkür ederim😿😿💘💘
Bu arada son bölüm önceki iki bölümden 2 oy daha fazla almış, 5. Bölümde diğer bölümlerden az oy almış... yanlışlıkla atlamış olabilirsiniz kontrol ederseniz çoook sevinirimm😽
Umarım beğenmişsinizdir,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen💘💘💘
![](https://img.wattpad.com/cover/267163966-288-k454875.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lookalike | minsung
Fanfictionleeknowho: Onun gözlerine baktığında benimkileri düşünüyor musun? hanji.one: Ne? leeknowho: O gülüşe baktığında aklına geliyor muyum? hanji.one: Biz ayrıldık. leeknowho: Kafanın içinde beni gördüğünü biliyorum. Başlangıç:230421 Bitiş:170721 [Conan...