12'♡

1.6K 184 76
                                    

İyi okumalar💘


leeknowho: İstediğin gibi peşini bıraktım Jisung. Sen de bana bir iyilik yap da konuştuğum kişilere karışma.

Zaten karışamazsın da, sadece kibarlık yapıyorum.

hanji.one: O iyi biri değil Minho.

Sonunda üzülen sen olacaksın.

leeknowho: Üzülmem ne zamandan beri umrunda?

Madem umrunda, beni neden üzdün?

hanji.one: Yine mi aynı konuyu açacaksın cidden...

leeknowho: Hayır.

Ben o konuyu kapattım artık.

Beni terkettiğindeki umursamazlığına, duygusuzluğuna geri dön ve beni rahat bırak tamam mı?

hanji.one: Sen gerçek bir aptalsın Lino/

Bütün çabamı çöpe atıyorsun/

Ben seni uyardım.

***

Minho yavaşça kafasını kaldırıp sınıfı kontrol etti. 4-2. Girmeye tereddüt edip kafasını uzattı, beklediği kişiyi göremeyince kafasını geri çekip kendi sınıfa gitmeyi düşündü. Elindeki notları incelerken bir yandan ayağını yere sürterek üst sınıfların katından bir an önce ayrılmayı düşündü. Köşeyi dönmüştü ki daha ne olduğunu anlamadan kendisini yerde buldu.

"Minho! İyi misin?" Seongmin'di.

Endişe içinde Minho'nun yanına oturdu, bir yerini çarpıp çarpmadığını kontrol etti.

"İyiyim Hyung," ellerini Seongmin'in omzuna koymuş ve onu durdurmaya çalışmıştı, "gerçekten." Seongmin ikna olduğunda yere dağılmış notları toplarken kağıtları incelemeye başladı.

"Fizik notları... kabul ettin mi?" Minho, Seongmin'in gözlerindeki heyecan ve mutlulukla gülümsedi.

"Evet ama haftada bir gün çalıştırabilirim ancak, bu yüzden notlarımı getirmek istedim." Seongmin gözlerini tekrar kağıtlara indirip incelemeye devam etti.

"Ah, anlıyorum... öyleyse numaranı alabilir miyim? Ulaşmak için." Minho uzattığı telefonu alırken Seongmin sadece onu izliyordu. Beklediğinden daha hızlı ilerliyordu, kendiyle gurur duymuştu. Minho'nun telefonu uzatmasıyla yerden kalkmasına yardım etti.

"Bu notlar senin olsun Hyung, sadece bunlara baksan bile çok faydasını görürsün."

"Teşekkür ederim... gerçekten," mahcup bakışlarını elinde duran kağıtlara indirdi, "sen olmasan ne yapardım, bilemiyorum."

"Rica ederim Hyung, lafı bile olmaz... öyleyse gideyim ben, haberleşiriz."

"Görüşürüz Minho!"

Minho'nun kendi katına inmesiyle Seongmin'in planını düşünerek sınıfına ilerledi. Sınıfa girdiğinde kendi sırasında oturan Jisung'u görmesiyle dudağının kenarı kıvrıldı. Hırsa bürünmüş bakışlarını Jisung'tan ayırmadan elindeki notları çöp kutusuna fırlattı, sırasında onu bekleyen çocuğa doğru yürüdü.

***

"Benim ne işim var-ah!" Bacağına yediği tekmeyle gözlerini açabildiği kadar açıp karşısında oturan Minho'ya baktı öfkeyle.

"Changbin Hyung, bir şey mi oldu?"

Oldukça belli olan sahte tebessümüyle konuştu, "Hayır, aklıma sadece bir şey geldi."

Sinirlenmek de haklıydı aslında, kimse üçüncü tekerlek olamak istemezdi çünkü. Kollarını göğüsünde birleştirip kafasını cama çevirdi. Boş bakışlarını yol üzerinde gezdirirken bir tuhaflık farketti. Caddenin karşısındaki ara sokakta siyah kapüşonlu ve maskeli birisinin kafe içerisine doğru baktığını gördü. Gözlerini kafe içerisine çevirdiğinde kendileri dışında kimsenin dışarıdan izlenemeyecek kadar uzakta olduğunu düşündüğünde endişeyle yerinde kıpırdandı.

"Bin, bir sorun mu var?" Minho, Juyeon'la birlikte izlediği videodan kafasını kaldırarak arkadaşına baktı. Changbin kimseyi endişelendirmemek adına bir şeyler uydurmaya çalıştı.

"Annemin bugün geleceğini unutmuşum, sizi ekmeyi istemediğinden söyleyemedim de." Göz ucuyla karşı caddedeki kaldırıma baktı, tahmin ettiği gibi hâlâ oradaydı.

"Ben kalksam sorun olur mu?" Yavaştam ayaklanırken karşısındaki ikiliden onay bekledi.

"Oh,tabiî ki olmaz Hyung."

Bu da dünden razı zaten.

Juyeon sıcak bir gülümsemeyle onay vermişti, Minho da kafasını salladığında ceketini üzerine geçirdi. Minho'ya doğru eğilip kulağına fısıldadı.

"Juyeon'u evine kadar bırak."

Minho göz kırptığında kendini kendini kafeden dışarı attı. Karşıya bakmamaya çalışarak ilerleyip gözüne kestirdiği ilk sokağa girdi, içini kaplayan izlenme hissi daha da artmıştı. Aslında izlenen kişi olduğunu değil de, izlenen kişilerin arkadaşı olduğunu düşünmüştü. Böylelikle dolanıp sıkıştırabilecekti. Fakat şu an, takip edildiğinin farkına vardığından beri sadece yürüyordu. Aynı anda attıkları adımlar Changbin'i daha da gererken hızlı bir plan yaptı.

Arkasındakinin, onları izlediği ilk sokağa gitme kararı aldı. Adımlar, hâlâ belli bir mesafeyle takipteydi. Artık tamamen emindi, kesinlikle takip ediliyordu. Bir süre daha ilerleyip hızlanmaya başladı, caddeye uzak kuytu bir köşe seçti. Mesafeyi açıp hızla duvarın arkasına saklandı. Adımlar yaklaştığında derin bir nefes aldı. Üç. Elini havaya kaldırdı. İki. Çocuk kendi hizasında durduğunda onun tarafına döndü ve göz göze geldiler. Ve bir. Omzundan yakaladığı gibi duvara çarptırdı. Maskeyi koparırcasına yüzünden çekti. Karşısındaki çocuk anında kapüşonu daha da yüzüne çekti.

"Y-yapma." Korkudan sesi çıkmamıştı bile.

Changbin bir an duraksadı. Eli kapüşona gittiğinde çocuk, daha da sıkı tutmuştu. Tüm gücüyle kapuşonu indirdiğinde gördüğü çocukla nutku tutuldu. Çok güzeldi. Güzel olması dışında fazlasıyla tanıdık geliyordu.

"Kimsin sen?!"

Changbin'in bağırışıyla gözyaşlarını tutamamıştı, güzel çocuk. Changbin bir anlığına pişmanlık duygusunu hissetti içinde.

"B-biz aynı sınıf-tayız. Felix b-ben." O kadar çok korkuyordu ki, kekelemeden tek kelime edemedi bile.

Changbin bir aydınlanma yaşadı. Ellerini gevşetip çenesinden tutup göz teması kurdu.

"Sınıfın sessiz çocuğu?" Sessizce ağlamaya devam ederken başıyla onayladı, Felix.

"Söyle bakalım şimdi, neden takip ediyorsun beni?"


~~~


Merhabaaa!! Şu aralar derslerden kalan vakitte iki tane fic yazıyorum. Birisi bahsettiğim seri katilli ve psikopatlı, beklentim çok yüksek kendisinden, diğeri ise komik bir texting... Texting 15 bölüme ulaşınca paylaşıcam, diğerini ise 5 bölüm ulaşınca sınavıma yakın paylaşıp siz okurken ben sınavımı hallederim artık😿😿 sonra da düzenli bölüm atarım diye düşünüyorum... Haber vereyim!!!!

Umarım beğenmişsinizdir,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen💘💘💘







lookalike | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin