GİRİŞ
Gitme zamanının geldiğini biliyordum. Ama kendimi babamın kolları arasından almak çok zordu. Bu huzurlu, güven kokan yerden ayrılıp, normal insanların belki de ¨ucube¨ olarak adlandırdığı, benim gibi farklı insanlarla dolu bir yere gitmek üzereydim. Ya da ¨vampir¨mi demeliydim?
Elbette bunu hemen açıklamam gerekecek. Ailem küçüklüğümden beri benim bir vampir olduğumu biliyordu. Ama bu öyle bildiğiniz, filmlerden alıştığınız efsanelerden ibaret olan ¨kan emici¨ olayından çok farklı. Uzun köpek dişleri, kırmızı gözler vs. tamamen ergen uydurması. Tüm vampirlerin aileleri, onlar daha çocukken bu olayın farkına varırlar. Çocukların yılda bir kez ¨tutulma¨ olarak adlandırılan hastalığa yakalanmaları en önemli belirtidir. Vampirlerin nasıl ve neden ortaya çıktığı henüz bilinmiyor. Ki binlerce yıldır varlığını sürdüren bir canlı türünden söz ediyoruz. Ben de bu türün bir parçası olmama rağmen kendimi biraz yabancı ve rahatsız hissediyordum.
Yavaşça kollarımı babamın sırtından çektim. ¨Baba, biliyorsun artık gitmeliyim, ilk bir yıl boyunca bizi görüştürmeyecekler. Bu hiç adil değil, ama kuralları bilirsin işte... ¨Vampir şehri New York ve saçmalıkları.¨
Durup yer yer kırlaşmış saçlarına baktım, ¨seni özleyeceğim.¨ Bana tekrar sarılırken üzgünlüğünü adeta sırtımdaki ellerinde hissettim.
"Ben de Cloudia, ben de. Ama hayatının geri kalanını doğana uygun şekilde yaşaman için gitmelisin. Artık 19 yaşındasın," geri çekilip bana baktı. "Bu şekilde burada kalamazsın", bunu söylerken işaret parmağıyla, normal insanlarınkinden çok daha fazla parlayan -ki burada parlamak derken, duygu değişimlerime göre rengi değişen bir ışıktan söz ediyorum- gözlerimi gösteriyordu.
Normalde yeşil-gri olan gözlerim eminim şu anda üzgün olduğum için kül renginde ışıldıyordur.Babama cevap vermeme gerek kalmadan Ashley elinde bir pet suyla yanımıza geldi. Ne yalan söyleyeyim Ashley benim için bir üvey anneden çok daha fazlası. Öz çocuğu olsam ancak bu kadar şefkat gösterebilirdi. O da gelip sımsıkı sarıldı. "Gideceğin yerde çok dikkat et kendine, ve istediğinde arayabileceğin bir ailen olduğunu sakın unutma Cloudia'm."
Elindeki suyu bana uzattı."Uçak kapılarının açılmasına az kaldı. İstersen yavaş yavaş ayrılalım, geç kalmanı istemeyiz." Suyu alıp teşekkür ettim ve on adımda bir dönüp el sallayarak ayrılmayı sonunda başardım.
***
~1Sırt çantamı koltuğumun yukarısındaki el bagajı bölmesine yerleştirdim. Hayatımı tamamen değiştirecek uçak yolculuğu başlamadan önce son kez telefonumu kontrol ettim. Arama yoktu ama mailimde bir fotoğraf vardı. Üvey annem Ashley'den gelen fotoğrafı açar açmaz nutkum tutuldu.
Ekranda kehribar rengi gözleri, çarpık gülümsemesi ve koyu kahve saçlarıyla adeta ¨ben yakışıklıyım¨ diye haykıran bir insanüstü varlık duruyordu.
Hemen yazmaya başladım.
¨Ashley anne? Bu yakışıklı piç de kim? Ve benim mailimde ne işi var?¨
Mesajıma hemen cevap verdi. ¨Tanımadığın birine neden 'piç' demiş olabilirsin?¨
¨Yani yakışıklı erkekler genelde biraz öyle oluyor.. Şu an ekrandan bana bakan kehribar gözlerin başka açıklaması yok. Kim bu genç adam söylesene?¨
¨Seni havaalanından alıp kalacağın yere kadar eşlik edecek bir beyefendi¨
¨Beyefendi haa? Teşekkürler.¨
Telefonumu hemen kapayıp arkama yaslandım. On dokuz yaşına girmek vampirler için, zorunlu hayat dersi ve eğitim almaya Vampir Şehri New York'a yol almak demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN BEKLEYENLERİ: IŞIĞIN KONTESİ
Vampire"Sanki bir büyünün çekimine girmiş gibi önce sol ayağım geriye doğru bir adım attı, ardından sağ ayağım da onu takip etti. Ve o koku! Aklım başımdan alınmış bir şekilde kafamı çevirdiğimde arkamda beni neyin beklediğini bilmiyordum." Genç Cloudia 1...