Gözlerimi açtığımda beyaz boyalı bir odada pek de rahat sayılmayacak bir yataktaydım. Okulun revirinde olduğumu anlamıştım. Ve bana bomboş bir ifadeyle bakan küçük burunlu, dolgun dudaklı kadın kesinlikle hemşireye benzemiyordu. Üzerinde hastane önlüğü değil, vücudunun kıvrımlı hatlarını tüm mükemmelliğiyle ortaya çıkaran kadife bir elbise vardı.
"Larry, çömezimiz kendine gelmiş anlaşılan. Senin sorumluluğunda olduğuna göre belki sebep olduğu yıkımı sana açıklamak ister."
Kadının sesindeki asil ton kızgınlığını saklamıyordu. Benden söz ettiğini biliyordum, ama kesinlikle konuya çok yabancıydım. Ne yıkımından söz ediyordu bu kadın böyle? Şu an revirde yatan benim, yıkılmış olan benim, neyi açıklamam gerekiyordu?
Larry yatağa yaklaşıp bir sandalye çekti. " Neler olduğunu hatırlıyor musun?" Aslında pek bir şey hatırlamıyordum, hayal meyal sesler vardı.
"Hayır Larry, sadece bazı gölgeler gördüm ve bir tanesi bize doğru geldi. Sonra korkudan gözlerimi kapadım ve sanırım burda yattığıma göre, bana bir şey yaptı"
Larry'nin yüzünde üzgün bir ifade vardı. "Cloudia, gölge sana bir şey yapmadı...'SEN' gölgeye bir şey yaptın. Aslına bakarsan sen 'okula' çok kötü bir şey yaptın, okulun giriş duvarını yıktın."
Başka bir dilde konuşuyormuş gibiydi, söylediklerini anlamakta zorlanıyordum.
"Böyle bir şey nasıl olabilir ki?" sesim titriyordu.
"En son hatırladığın şey bu mu gerçekten? Dur zihnini toparlamana yardım edeyim." Larry ellerini birleştirerek konuşmaya başladı. "Gözlerini kapadın ve ellerini yumruk yaptın. Gözlerini açtığında turuncudan kırmızıya dönen o kör edici ışığı unutamıyorum. Gökyüzünde hiç bulut olmamasına rağmen ellerini açtığın anda okulun giriş duvarına yıldırım düştü. Cloudia.." ismimi söyledikten sonra bi an duraksayıp dikkatle yüzüme baktı. " 'Gölge' dediklerin de bizim çok değerli öğretim görevlisi üstadlarımızdı. Ve yaptığın şeyle ikisinin yaralanmasına sebep oldun"
Ben duyduklarımı dehşetle dinlerken o asil ses tonunu tekrar duydum. "Ve onlardan biri de bendim." Az önceki kadın beline kadar uzun kahverengi saçlarını eliyle sol tarafına aldı ve sırtını döndü. Elbisesinin açıkta bıraktığı kısımdan omzunun arka tarafındaki pansumanı görebiliyordum.
Yerimde doğruldum ama her yanım ağrıyordu. "Şey, öyleyse öğretmenlerimizi neden gölge şeklinde gördüm?" Larry bir süre beni süzdü. "Aslında biz de bunu merak ediyorduk. Sözünü ettiğimiz üstadlar görünmezlik yeteneğine sahipler, arada bir okulun güvenliğinden emin olmak ve öğrencileri yoklamak için bu yeteneklerini kullanırlar ama şimdiye kadar kimse onları gölge şeklinde görmemişti."
Ben çok 'şakacı' bir şehre geldim diye düşünüyordum aslında ama Larry'nin çekici ve heyecanlı sesi beni böldü.
"Cloudia, sen 'görünmezleri' görüyorsun!!!"
"Ben yalnızca bir 'kabus' görüyorum, ve birazdan uyanacağım."
Yıldırım düşürmüş, bir okulun duvarını yıkmıştım, iki üstadı yaralamıştım ve görünmezleri görebiliyordum, öyle mi? Heeyyy tamam artık kameralarınızı nereye sakladıysanız çıkarın çünkü ben bu şakadan hiç hoşlanmadım!
"Bu anlattıklarınıza nasıl sebep oldum bilmiyorum ama çok üzgünüm, gerçekten.." Kafamı çevirdim ve sarı gözleriyle beni izleyen kadına baktım. Sanki omzunun arkası yaralanmamış, hiç darbe almamış gibi güçlü bir havası vardı.
"Yeteneklerini yıkım için değil onarım için kullan. Ve bunu yapman için kendini kontrol etmeyi öğrenmelisin. Bugün odana git ve dinlen, yarın derslere başlıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN BEKLEYENLERİ: IŞIĞIN KONTESİ
Vampire"Sanki bir büyünün çekimine girmiş gibi önce sol ayağım geriye doğru bir adım attı, ardından sağ ayağım da onu takip etti. Ve o koku! Aklım başımdan alınmış bir şekilde kafamı çevirdiğimde arkamda beni neyin beklediğini bilmiyordum." Genç Cloudia 1...