5bini geçmişiz ^_^ Hepinize çok teşekkür ediyorum :3 İleriki bölümler için çok güzel fikirlerim var ama yazacak zamanı zor bulabiliyorum. Bu yüzden bölümler geç geliyor. Kurgu, içerik vs her şey hazır oluyor fakat bir tek yazması kalınca o çok zaman alıyor. Yazmak eğlenceli ama sanırım Asya'dan 'koala'lık bulaştı :D neyse lafı çok uzattım canlar hepinizi seviyorum yorum+votelarınızı eksik etmeyin♡.♡
Multide Asya'nın lunaparka giderkenki hali var
İyi okumalar~Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. En son altıncı sınıftayken; karşı sınıftan bir çocuğun beni öpmesiyle; bu derece hızlı atmıştı kalbim. O çocuğu saymazsak, bu...ilk öpücüğümdü.
Poyraz'ın bir öpücüğü, kalbimi nasıl bu kadar çok attırabiliyordu bir türlü anlayamıyorum.
Yoksa.... Bir şeyler hissetmeye mi başlamıştım?
Geri çekilip parlak ela gözlerini, gözlerime dikti. "Sessiz olmanı söylemiştim sarı."demesiyle kocaman olan gözlerim biraz daha büyümüştü. Çok şey söylemek istiyordum ama donup kalmıştım sanki. Gözlerimi kırpıştırmakla yetinebilmiştim sadece.
Poyraz beni bu halde bırakıp, arkasını döndü ve odasının kapısını açtı. Ben hala bıraktığı gibi donuk bir şekilde dururken; hafif adımlarla geri dönüp, kulağıma eğildi. Nefesi tenime değiyordu...
"Bu arada: Nemli ve çilekli... Ben çilek severim."dedi her söylediği kelimeye vurgu yaparak. Nefesi tenimi yakıp geçiyordu. İçimden çığlık atmak, ördek dansı yapıp, olduğum yerde deli gibi tepinmek geliyordu.
Sözlerini söyledikten sonra çekip gitti.
Poyraz çoktan odasına girmişti ve ben hala aynı pozisyonda, koridorun duvarlarını inceliyordum.
Yavaş ve sersem adımlarla Poyraz'ın odasının önüne geldim, kapıyı çaldım. Açar açmaz bakışlarını gözlerimde sabitledi. Soru soran gözlerle ne diyeceğimi bekliyordu.
"Bir şey unutmuştumda, onun için geldim."
"Neyi unuttun?"
"Bunu."dememle tüm gücümü ayağımda toplayıp, atabileceğim en hızlı tekmeyi attım. Poyraz acıyla inlerken, elimle ağzını kapattım.
"Şşt! Unuttun mu? Annen uyuyor. Sessiz ol." Poyraz garipseyerek bakıyordu bana. Elimi Poyraz'ın ağzından çekip odama doğru yürümeye başladım. Bu sefer donup kalma sırası ondaydı. Zafer kazanmış bir edayla odama girip, kapımın ardında zafer dansları yaptım.
Benim dilimde zafer dansı: İçinden geldiğince zıplayıp, saçma sapan hareketler yapmaktı. Kendimi yatağa bırakıp, az önce olanları düşünmeye başladım. Az önce Poyraz beni öpmüştü ve benim tepkim... Tanrım! Yarın Poyraz'ın gözüne kesinlikle görünmemeliydim. Gerçekten utanç vericiydi.
Yastığı yüzüme bastırıp, sessiz çığlıklarımı attım. Yarın erken kalkıp Poyraz'dan önce okula gitmem lazımdı. Zaten okulda da göz teması kurmayacaktım. Evet planım hazırdı, şimdi rahat rahat uyuyabilirim. Ah, Tanrım! Sağada dönsem, solada dönsem uyuyamıyordum o'nu düşünmekten. Ne tür bir insan susturmak için böyle bir yöntem kullanabilir? Çıldıracağım gerçekten.
~
Her zamanki kalktığım saatten 1 saat önce uyanıp hazırlanmıştım. Çantamı sırtıma takıp Poyraz'ın uyanmamış olması umuduyla, parmak uçlarımda bir balerin edasıyla salona inip kapıya doğru yürüdüm. Birden birinin sırt çantamı geriye çekmesiyle sarsıldım.
"Eğer gizli gizli kaçacaksan, topuklu ayakkabı giymemelisin sarı." Kahretsin yine mi?! Ne zaman bir şeye kalkışsam Poyraz karşıma çıkıyordu. Stres altında kalmıştım, ne diyeceğimi bilemiyordum.