Evin gösterişli, büyük bir havuzu vardı ve etrafını saran ağaçlandırma tek kelimeyle harikaydı. Özenle budanmış ağaçlar, renk renk çiçekler ve hepsinden önemlisi bu çiçeklerden, en çok papatyaya ayrılmış bir bölge... Tek kelimeyle muhteşem. Havuz kenarına dizilmiş krem rengi bahçe takımı ve şezlonglar eve ayrı bir hava katıyor, çiçeklerle birlikte başarılı bir göz zevkini ortaya koyuyordu.
Ben etrafta göz gezdirirken bize doğru hızla yaklaşan adama gözüm takıldı birden. Fazla genç olmasa da orta yaşlarda bir adamdı. Donuk mavi gözleri ve gülümsemesiyle "Hoş geldiniz Poyraz Bey."diye selamladı. Poyraz kafasıyla adama karşılık verirken, elinde tuttuğu araba anahtarları adama verdi. Hemen ardından, göz ucuyla arabayı göstermesiyle eve doğru ilerlemeye başladı. Tabii bende hemen arkasından paytak-korkak adımlarla ilerledim içeriye doğru.
Kapıyı hafif tombul, güler yüzlü bir kadın açtı. Gülümseyerek bizi karşıladı.
"Anneniz salonda sizi bekliyor Poyraz Bey" diye bizi salona yönlendirdi. Geldiğimden beri sadece Poyraz'a görünmez olduğumu düşünüyordum fakat bu eve geldikten sonra anladım ki sadece o'na görünmez değilmişim. Çünkü herkes beni görmezden gelip Poyraz'a bir şeyler anlatma peşindeydiler.
Poyraz sanki ben yokmuşum gibi yürümeye devam ediyordu. Yapısı mı böyleydi? Yoksa bilerek mi böyle davranıyordu? Yapısını bir türlü çözemediğim bu adamın düşüncelerime bu kadar dahil olması da beni rahatsız etmiyor değildi. Aptal aptal düşüncelere dalmışken, birden ayağım bir basamağa takıldı. Kahretsin! Poyraz'ın önünde yere yapışmak isteyeceğim son şey olurdu. Dengemi sağlamaya çalıştıkça yer çekimi beni yere çekiyor gibiydi. Tam yere yapışacakken sert ve bir o kadar da iri kolların beni belimden kavradığını fark ettim. Düşmek mi daha küçük düşürücüydü yoksa Poyraz'ın kollarına düşmek mi diye soracak olursanız benim için ikinci seçenekti tabii ki! Süper, ilk kez geldiğim bir yerde kendimi bir kaç dakika içerisinde rezil etmeyi başarmıştım.
"Sakarlığın üstünde Sarı."
Elleri belimde, gözleri gözlerimde. Dışarıdan çok yanlış anlaşılmaya müsait bir durumdaydık.
Gözleri bu açıdan bakınca gerçekten çok güzeldi. Sanırım ilk göz göze gelişimiz oluyor. Ah! Yine saçmalıyorum ilki mezarlıktaydı. Ben aklımda 9875632548 tane şey düşünürken Poyraz beni bir anda bıraktı ve az önce yapışmaktan kıl payı kurtulduğum yere şimdi yapışmıştım. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Sübliminal mesaj mı vermeye çalışıyordu 'sen düşemezsin, ben düşürürüm' falan mıydı? Allah'ım! Çıldırmak üzereydim ama belli de edemiyordum! Kıpkırmızı olmuştum bağırmak istiyordum ama olayın şokunu atlatamadığımdan sessiz kalmıştım.
Tabi o da bu halimi gördükçe keyifle gülümsüyordu ama sessizdi. Evde bir süre sessizlik oluşmuştu ben ona sinirle bakıyordum, o bana keyifle...
Sonunda evin sessizliğini odaya yaklaşan topuk sesleri doldurdu. Sesleri duyan Poyraz beni bir anda kollarımdan tutup, ayağa kaldırdı.
Ben anlamsız gözlerle ona bakarken, ayak seslerinin sahibi odaya girdi. Orta yaşlarda genç sayılan uzun siyah saçlı, zayıf sayılabilecek bir kadındı. Önce Poyraz'a sonra bana bakarak:
"Sen Asya olmalısın. Söylendiğinden daha güzelmişsin."diye iltifat ederek yüzümün kızarmasına neden olmuştu
"Teşekkür ederim."diye bildim utangaçlıkla.
"Ben Aslı. Poyraz'ın annesiyim."Konuşurken yeşil gözleri parlıyordu. Poyraz'ın gözleri de güzeldi ama annesinin gözleri daha bir başkaydı.
Ayak üstü tanışmamız bittikten sonra oturup sohbete koyulduk. Beni tanımak için bir dünya soru sormak istediği her halinden belliydi ama ilk görüş olduğundan dolayı kısa cevaplar alacağı basit, insanı sıkmayacak sorular soruyordu, anlayışlı olmaya çalışıyordu. Ki anlayışlı birine de benzemiyor değildi. Konuşmalarından anladığım kadarıyla Poyraz tek çocukmuş, Aslı Teyze hep bir kızı olsun istemiş ama olmamış yıllarca süren bu kız çocuk istemini dizginlemeye çalışmış fakat pekte başarılı olamamış. En sonunda bakmış olmuyor Poyraz'a ümit tutmaya başlamış. Bir sevdiği/sevgilisi vs olur da onu kızım yerine koyarım diye düşünürmüş hep. Tabii bir süre sonra bu düşüncesinden de vazgeçmiş çünkü Poyraz şimdiye kadar hiçbir kızı annesiyle tanıştırmaya getirmemiş. Belki de hiç kız arkadaşı olmamış(ki olmuştur) diye umutsuzluğa kapılırken benim haberim gelmiş ve Aslı Teyzeyi bir sevinç kaplamış. Her ne kadar ben buraya geldiğim için Aslı Teyze kadar sevinçli olmasam da onun gibi biriyle tanıştığım için mutlu olmuştum. Aslı Teyze benim için hazırladığı odadan bahsederken bir anda heyecanla yerinden zıplayıp, kalktı. Anaç bir tavırla kolumdan tutup, beni yukarı kata doğru sürüklemeye başladı. Beyaz kapılı bir odanın önüne geldiğimizde küçük bir çocuk gibi sevinçle odanın kapısını açtı.