5.Bölüm

146 7 1
                                    

Şirketten çıktığım gibi derin bir nefes çektim. "Sözleşmenin aslı sende dursun bana fotokopisini getir" Can beni umursamadan ilerdeki kızı süzüyordu. Omzuna vurdum "Lan eşek mı anırıyor burda" şaşkınlıkla bana döndü "Benim Hazelim nerde siz kimsiniz" tipine kahkaha atıp arabaya bindim.

"Ben de olacağım dimi istemede" olacaktı zaten babamlarla tanışmıştı çoktan "Levent amcan seni ister mi bilmem en son İstanbulda olanlardan Sonra" korkuyla bana döndü "vallaha o kızla bir işim yoktu Levent amca beni yalnış anladı tamamiyle" babam bunu bir kızla benim evimde yakın yakalamış olabilir "ne biliyim oğlum bir de benim evimde yapıyorsun pis herif" sinirlenmiştim bak gene babam böyle şeyleri pek sevmezdi ama Can'ı çok seviyor ve ona güveniyordu.

Direk bizim eve sürdüm zaten çoktan ev birbirine girmiştir. "Şarkı aç ama lütfen düzgün bir şey olsun Can" göz devirip radyoya uzandı. Sevdiğim krşılardan biri çıkınca eşlik etmeye başladım.

Kapıyı açıp Can ile beraber içeri girdim. Avluda kimse yoktu. Konağın içerisine seslendim "Anne,Kumru" seslenmemi duyan Kumru "Efendim Hazel" bağırarak avluya çıktı. İlk bana sonra Can'a baktı. Can benimle beraber ilk kez Mardine geliyordu "Arkadaşım Can" elimle göstererek kısaca tanıttım "Kuzenim Kumru" kısa bir tanışma faslından sonra içeri girdik.

Ben hemen mutfağa ilerledim hazırlık yapıyorlardı "sizce buna gerek var mı?" Annem sinirle bana döndü "benim bir tane kızım var Hazel tabiki hazırlık yapacağım" bakışları Kumruya kaydı "ne biri iki tane prenses gibi kızım var benim" Kumruyla beni öptü gülümsedim. Kumruyu benden hiç bir zaman ayırmamıştı. "Benlik bir şey yoksa Can geldi onun yanına geçeyim" annem mutfağı süzdü "şu anlık yok" mutfaktaki Alyaya baktım "bize kahve yapar mısın Alya" kafasını olumlu anlamda salladı. "Kumru sende gel" diyerek mutfaktan çıktım.

Can'ın karşısına oturdum "Telefonu bırak elinden bir Allah aşkına Can" kafasını kaldırdı ilk bana sonra da Kumruya baktı "tamam be bıraktım işte" Kumru heyecanla "akşam için heyecanlı mısın" diyer sordu düz ifademle "hayır değilim" aslında belki biraz olabilir.

Alya kahveleri önümüze bırakıp tekrar mutfağa geri dönmüştü "ne giyeceksin Hazel" aman birde süslenecek miyim "giyerim işte dolaptan bir şeyler" telefonumu çıkarıp sosyal medya hesaplarımı kontrol ettim.

"Saat yaklaşıyor ben odama hazırlanmaya gidiyorum" oturduğum yerden uyuşukça kalktım. Ne için hazırlanıyorsam zaten. Odama girdiğim gibi valizi önüme döktüm. Siyah üstü dar eteklerden bol diz üstü elbisemi üzerime geçirdim. Ayakkabıların olduğu valizden beyaz topuklularımı ayağıma soktum. Aynanın karşısına geçip maşayı fişe taktım. Zaten makyajım çok azda olsa vardı fazla abartmadan üstünden geçtim. Maşa çoktan ısınmıştı su dalgası yaptım.

İşte hazırdım telefonumdan saate baktım. Gelmelerine çok az kalmıştı. Odadan çıkıp aşağıya indim. Herkes salonda oturmuş bekliyorlardı. Babam beni görünce gülümsemiş "ne güzel kızım var dimi baba" dedem kötü bakışlar atıp "Hazel üstündekilere dikkat et burası İstanbul değil" kızgınlıkla söyleyip başka tarafa baktı.

Kapının çalmasıyla avluya çıktım direk. Noluyor Hazel ne bu heyecan. Kapıyı açtım ilk Mustafa Ağa ve eşi girmişti ardından Boranın abisi ve eşi birde küçük bebek ve en son Bora elinde çicek ve çikolatayla girdi. Çiceği çikoltayı bana uzatıp gülümsedi aynı samimiyetle bende ona gülümsedim.

Herkes salona girip oturmuştu. Ortamda gerginlik vardı fazlasıyla amcam anlamış olacak ki lafa girdi "ee Buğra işler nasıl" Buğra bakışlarını küçük bebekten kaldırmış amcama bakmıştı anladığım kadarıyla oğluydu "iyi Bülent abi sizinkiler nasıl" amcam gülümseyerek "iyi diyelim iyi olsun" annem kaşlarıyla bir şey anlatmaya çalışıyordu bana ama anlamamıştım. Kumru kolumdan tutup mutfağa soktı beni.

"Ey akıllım kahve yapsana" he annem bunu anlatmaya çalışıyordu bana "he kaç kişiyiz ki" Kumru kafasından saymaya başladı "11 kişiyiz" büyük cezveyi çıkarıp yapmaya başladım "Hazel abla nasıl heyecanlımı" Alyanın sorusu beni gülümsetmişti "sorma sorma çok heyecanlı" dedim yalandan.

Kahve pişince altını kapatıp bardaklara boşaltım. "Tuz koymayacak mısın" sen salak mısın bakışlarımı Kumruya yolladım "Tamam ya şaka küçük şaka" dedi yalandan gülerek tepsiyi elime alarak salona girdim. Bütün bakışlar bana dönmüştü. İlk önce büyükler olmak üzere herkese dağıtmıştım. Sadece Bora kalmıştı. "Teşekkür ederim" gülümsedim "Tuz koymadım" benim gibi oda gülümsedi uzaklaştım.

Boranın annesinin bakışları hep evdeydi. Kızını arıyor olmalıydı. Merdivenlerin başına gidip "Baran ve Bade aşağıya gelin çabuk" diye bağırdım. Tüm bakışlar tekrar bendeydi. Utana sıkıla merdivenleri inmişlerdi "Kafan dik dursun Baran" dedim sinirle "gidin herkesin elini öpüp af dileyin" dediğimi ikiletmeden yapmışlardı. Mustafa ağa başta elini vermek istemesede sonradan uzatmıştı.

"Neyse lafı uzatmaya gerek yok Rıza ağa Allahın emri peygamberin kabri ile kızınız Hazel'i oğlumuz Bora'ya istiyoruz" sanki hayır desek evlenmicez yalandan laf kalabalığı dedem ilk Barana baktı yediğin boka bak dermiş gibi  sonra tekrardan Mustafa ağaya döndü "verdim gitti" herkesin yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Mustafa ağa cebinden yüzükleri çıkarıp yanıma geldi. Borada ayağa kalkmıştı. "Bir ömür bu parmaklardan çıkmamamısı temenlisiyle" parmaklarımıza taktı bizde elini öptük yerine oturdu sonra "Bora Hazel poz verin" Can'a napıyorsun bakışımı attım ama çoktan bir sürü fotoğraf çekmişti bile.

Herkesin elini öpüp tekrar yerlerimize oturduk "3 gün sonra kınayı yapalım ondan sonra ki günde düğünü yaparız" Boranın annesi konuşmuştu "bize uyar Rojda hanım" anne bana bir sorsanız keşke. Göz devirip etrafa bakmaya başladım. "Bize müsade" ayaklandılar onları kapıdan uğurlayı tekrar içeri girdik.

"Bende kalkayım otele geçeyim" Ege benden önce davranıp "ben seni bırakayım Can" Can kabul etmiş beraber gitmişlerdi. Kendimi koltuğa atıp ayakkabılarımı çıkardım "Gözleriyle yedi kızımı gözleriyle" annem söylene söylene yerine oturdu "sorma yenge ya nasıl baktı tüm gece kıza" müstakbel kaynanamdan bahsediyorlardı "eltisi çok kibar ama" Kumruya katılmıştım "evet çok hanım hanımcık" dedim gözlerim kapalıyken "Hazel bindalli gelinlik bakmalıyız" annem Kumruya katılarak "özel diktirelim ya da" ben lafa atladım "yetişmez 3 günde anne" ayağa kalktım "benden bu kadar hadi allah rahatlık versin" merdivenleri çıkıp odama girdim...

  İyi okumlar❤️

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin