Günler hızla akıp geçiyordu. Bugün kınam yarın düğünüm var. İstanbuldan buraya gelirken bunları hiç düşünmemiştim. Böyle bir şey olcağı aklımın ucundan geçmezdi.
Biraz daha yatakta böyle yatarsam annem beni haşlıcaktı. Hastaneden 2 günlük izin almıştım. Bütün randevularım ertelenmişti. Bindallım ve gelinliğimi özel tasarımlardandı. Dün istanbuldan sevgili modacı arkadaşım Sezen yollamıştı hakkını asla ödeyemezdim. Düğüne davet etmiştim ama gelemeyeceğini söyleyip mutluluklar dilemişti.
Dolabın kapağında asılı olan bindallıda elim gezdi. Sevdiğim adamla evlenirken giymeyi hayal ederken şimdi tam olarak tanımadığın bir adamla evlenirken giyiyordum. Dünya çok garip bir yerdi.
Ilık suyun altında vücudum iyice gevşemişti. Bugün ve yarın çok tempolu olacaktı benim için. Barnozuma sarılarak odaya geçtim. Kuaför gelmeden üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Saçlarımı kurutma makınasıyla öylesine kuruttum.
Odanın kapısı çalmıştı "gel" önde Kumru arkada kuaförler içeri girdi. Biri makyajımı yaparken diğeri saçımla ilgileniyordu. Avlunun üst tarafı erkeklere hazırlanıyordu. Alt tarafında da kadınlar olacaktı.
Kadının gösterdiğin ojelerin içinden kırmızı rengi seçmiştim. İlk manikür yapmaya başladı. "Kuzen gülümse" Kumru selfie yapıyordu. Dediği gibi yüzüme sahte gülümsememi yerleştirdim. Düşünmedim değil belki..belki biz Borayla olabilir miydik. Hemen sonra bu düşüncem toz bulutu olup uçmuştu.
Saatler sonunda hazırdım. Kumru bana aşkla bakıyordu resmen "çok güzel oldun Hazel" öpücük attım "Senin kadar olmasada" odanın kapısı açıldı. Annem gelmişti. Gözündeki yaşları silerek yanıma yaklaştı "sen ne ara büyüdün be Hazel" annemin gözünden akan yaş benim karnıma sert bir tekme yeme hissime sebep oluyordu "ağlama anne sakın" gidip sarıldım. "Yenge yapma ne güzel olmuş makyajı akacak" Kumru ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. "Evet anne uzaklaş benden ve derhal gülümse" bende gülümsemiştim.
Bindanlımla mutfağa girdiğimde bir kaç akraba ve bizimkilerin bakışlara bana döndü "azıcık acıkmış olabilir" annem hazırladığı yemeklerden bana hızlıca tabak yaptı. Üstüme bir örtü serip yemeye başladım. Bindallım çok güzeldi kirlenmesini asla istemezdim. "Çok güzel olmuşsun Hazel abla" gülümsedim Alyaya "Senide görürüz inşallah canım teşekkür ederim" Egenin imasını yaptım tabikide benim gözümden kaçar mı.
"Yavaştan gelmeye başladı misafirler" gereksiz bir heyecan beni ele almıştı çoktan. Neler oluyor Hazel Arslan. Derin bir nefes aldım ve avluya adımladım. Çıktığım anda karşımda jilet gibi takımıyla içeri giren Borayı görmeyi beklemiyordum "şey kıyafetin çok güzelmiş..yani sana çok yakışmış" gülümsedim "teşekkür ederim sende çok güzel olmuşsun" yanında geçerek avluya ilerledim o da içeri girmişti.
Neredeyse herkes gelmişti. Annem babam ve Rojda hanım gelenleri karşılıyordu. Sonunda babam erkeklerin yanına çıkmıştı. Klasik bir kına gecesiydi işte. Sanki mahalleden birinin kınasına gelmiş gibi hissediyordum. Genç kızlar oynarken ben onları izliyordum.
Avlunun ortasına bir sandalye koyulmuştu. Kumru yanıma geldi ayağa kaldırıp sandalyeye oturtturdu. Kırmızı bir şeyle yüzümü kapattı. Köyün genç kızları ellerini mum alıp etrafımda dönmeye başladırlar bir yandan da şarkıyı söylüyorlardı;
"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinlerUçanda kuşlara malum olsun
Ben annemi özlerim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özlerim"İstemsizce gözümden bir yaş süzüldü. Ağlamak istiyordum. Sevmediğim bir adamla sevmediğim tanımadığım bir eve girecektim. Yabancı yabancı insanlardı sonuçta. "Ağladı ağladı" diye bağırmıştı Kumru evet buna gülebilirdim işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Teen FictionKendini okuluna adamış bir kız..yaşadığı ailenin kurallarından nefret eden ve boyun eğmeye razı olmayan bir kız..Hazel Arslan... Bu kızın yolları bir şekilde Bora Koroğlu ile karşılaşırsa ne olur? Klasik Berdel hikayeleri gibi değildir! Kız salak ço...