Herhalde yemek yemek için düğününe geç kalan bir tek çift bizizdir. "Hazel hadisene" son lokmamıda ağzıma atıp sandalyeden kalktım. Bora hesabı ödemeye gitmişti. "Ah Hazel hep rujunu bozdun işte" bu kız bana söylenmeyi ne zaman kesicek acaba "ben bir soda alayım Bora kapsana bana ordan soda" sadece bizim bakışlarımız değil tüm bakışlar Canın üzerindeydi "Affedersiniz" sandalyeden kalktı. Eli hamile kadınlar gibi karnındaydı. "Hadi gidelim kendi düğünümüze geç kalıcaz" restoranda sayısız kişi bizi tebrik etmişti. Gelinlikli biri görsem bende tebrik ederdim canım.
Arabayı bizim eve sürmeye başladı. Yol boyunca Can'ın boş muhabbetini dinlemiştik. Daha fazla katlanamayan Kumru Canın koluna bir tane indirdi "Az sus sus kafa bu kafa" eliyle kafasını gösteriyordu "aman haspam" diyerek bu sefer Boraya döndü "Bora yok mu sizin sülalede güzel kız bak tanıdığında olur Hazel bile evlendi ben evde kalamam" Bora sırıtarak "Kim ne yapsın lan seni" gülmeme engel olamamıştım "sende mi pikaçu" bakışları bendeydi "özür dilerim aşkım" elimi arkaya uzatarak yanağına koydum. Bu hareketim Borayı rahatsiz etmiş olmalı ki yerinde kıpırdadı.
Sonunda konağın önüne gelmiştik. Arabadan Kumruyla beraber inip içeri girdik. Kumru hemen makyajımı düzeltti.
Bir eksiğim var mı diye baktım hayır yoktu. Aşağıya indim bütün aile beni bekliyolardı. Annem ağlıyor babamın gözleri doluydu,Baranın mahçup bakışları bendeydi. İlk babama sıkıca sarıldım. Annemede aynı işlemi yaptıktan sonra Barana baktım yanına ilerledim iki yanağına öpücük kondururken kulağına fısıldadım "hiç bir şey senin yüzünden değil ablacım sadece gülümse ve dik dur" ayrıldığımda yanındaki Badeyle göz göze geldim "sende üzme kendini" onlada kısa sarıldık. Hep beraber kapıya çıktık. Davul zurna çalıyordu aynı zamanda. Babam tam karşıma geçip elindeki kırmızı kuşağı belime 3 kere dolayıp sıkıca bağladı. Yanağıma öpücük bırakıp beni Boraya teslim etti.Kısa bir konvoy şeklinde Boraların konağına gidiyorduk. "Nedensiz bir heyecan var içimde Hazel" bakışlarım ona döndü "Benimde Bora tuhaf hissediyorum" gülümsedim,gülümsedi "ilk imam nikahı kıyılacak mehir işini düşünme yengeme verdiğimiz aynısı sanada verilecek" aklımın ucundan bile geçmemişti "aman vermesende olur unutmuştum zaten ben onu" kafasını iki yana salladı "kağıtta da olsa sen benim karımsın bu mehir sana allahtan verilmiş bir şey Hazel vermem gerekir" çok düşünceli olması beni bir tık etkiliyor olabilirdi.
Kol kola bir şekilde konağa girdik. Her şey çok güzel olmuştu. Davetlilerin neredeyse hepsi gelmişti çoğu bizi görünce alkışlamıştı zaten ve yalancı gülümsememi suratıma taktım.
Rojda hanım ve annem gelen misafirlerle ilgileniyorken bense oturuyordum. Bora bile gelen insanlarla ilgileniyordu. İş hayatından arkadaşlarıyla falan. Uzaktan yanıma gelen Can'ı görmemle gülümsedim "çok güzel kızlar var Hazel" gülümsüyordu ama gözü hala etraftaydı "lan eşek herif düğünümde karı kızı kesme yolarım seni" yalandan sinirle söylemiştim "Hazel" bakışlarımı Candan alıp seslenen kişiye çevirdim "Efendim Bora" eliyle içeriyi gösterirken "hoca gelmiş imam nikahını kıyalım" ayağa kalktım ve Boranın koluna girdim beraber içeriye yürüdük.
Omuzlarıma ve Başıma bir şal atmıştım. Tam hocanın karşısına oturduk. Hoca bir kaç dua okuduktan sonra bana dönmüştü "mehir olarak ne istiyorsun kızım" Boraya baktım "merkezdeki evlerden birini üstüne yapacağım" ev mi verecekti yani bana gerek yoktu ayrıca şu an ses çıkarmadım ama sonradan istemediğimi belirtecektim. Önündeki kağıda ilk mehiri yazdı ardından Boraya baktı "Mustafa oğlu Bora" bakışları bana döndü "Levent kızı Hazel" kağıda yazıyordu aynı zamanda şahitlere döndü "Bülent kızı Kumru" Canı tanımadığı için "Haluk oğlu Can" diye söylemişti Can evet şahitlerimiz Can ve Kumruydu. Resmi nikahtada öyleydi. Hoca kağıda yazdıktan sonra dualar okumaya devam etti "kızım sen Mustafa oğlu Borayı kocalığa kabul ettin mi" boğazımı temizledim "ettim" bir daha sordu "ettim" bir daha sordu ve tekrardan "ettim" dedim bu sefer Boraya döndü "Sen Levent kızı Hazeli karılığa kabul ettin mi" Bora kendinden emin bir şekilde "Ettim" dedi hoca tekrar sordu "ettim" dedi ve tekrardan aynı işlem tekrarlandı "ettim" aynı işlemin benzeri şahitlere de yapmıştı hoca.
Allah katında artık biz evliydik Borayla. Bakışlarım ister istemez yanımda oturup etrafı izleyen adama kaydı. İncelemeye başladım onu daha önce hiç incelememiştim. Koyu renk saçları, kirli sakalları bu kadar esmer olmasına rağmen inatla yeşil olan gözleri, kalın dudakları ,okka burnuyla gerçekten yakışıklı adamdı. Ne yapıyorsun Hazel ya.
Nikah memuru gelip yerine oturdu. Bize bakıp gülümsedi "merhaba taze çiftimiz heyecan var mı" Bora gülümsedi "olmaz olur mu" demişti içimde 'ya ya' diye geçirmeden edemedim. Önündeki koca kitap tarzı şeyi açıp bizim ortamıza koydu. "Sen Levent kızı Hazel Arslan,Mustafa oğlu Bora Koroğlunu hiç bir etki ve baskı altında kalmadan eş olarak kabul ediyor musun" bakışların misafirlerin arasında dolaştı. Uzakta bana öfkeyle bakan bir kızla göz göze geldik. Gözleri hem dolu hemde öfkeliydi. Onu şu an kafama takmayarak nikah memuruna döndüm "evet" dedim avluda büyük bir alkış koptu "Sen Mustafa oğlu Bora Koroğlu, Levent kızı Hazel Arslanı hiçbir etki ve baskı altında kalmadan eş olarak kabul ediyor musun" derin bir nefes aldı "evet" dedi tekrar alkış koptu. Şahitlere yönelti bu sefer soruyu "siz şahitlik ediyor musunuz" Kumru ve Can aynı anda "evet"demişti. İmzaları attık nikah memuru ayağı kalktı bizde kalktık "Mardin belediyesinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı-koca ilan ediyorum,hayırlı olsun" nikah cüzdanını bana uzattı anlık bir şekilde havaya kaldırdım sonradan yaptığımı anlayıp hemen indirdim. Bora duvağımı kaldırıp alnıma saliselik bir öpücük kondurdu. Tam o anda içimde bir şey koptu..
Düğünün geri kalanı aynı şekilde devam ediyordu. Bazıları masamıza geliyor tebrik ediyordu. Kumrunun tuttuğu keseye hediyelerini koyuyorlardı. Benim düğünüme gelen insanların benden fazla eğlenmesi benim sinirime dokunmadı değil neyse. Bana öfkeyle bakan kızı daha görmemiştim. Tanıdıkta değildi neden öyle bakmıştı anlamadım açıkçası yakında çıkardı kokusu.
"Bende pasta istiyorum" dedim Cana bakarak ayı bilmem kaçıncı dilimini yiyordu. Elimdeki çatalı bana uzattı uzattığı gibi yedim. Yanımdan gelen öksürük sesiyle Boraya döndüm "insanlar içinde bu kadar samimi olmasanız mı diyorum" insanların baktığını bende fark etmiştim haklıydı "tamam" önüme döndüm. Bir sürü fotoğraf çekiliyordu. Akıllı telefonlar yüzünden herkes çekiyordu. Çirkin çıktıklarımı atmasalar bir yerlere nolurdu. Düğün aynı tempoda devam ediyordu. Ben yorulmuştum fazla yediğim için gelinlik sıkmaya başlamıştı.
Davetlilerde gitmeye başlamıştı zaten.Bir tek bizim aile kalmıştı. Babam gelip sıkıca sarıldı bana "bir şey olursa beni ara gelir alırım seni" kafamı salladım yanağından öptüm. Herkesle tek tek vedalaştık. Onlar giderken içimde bir burukluk oldu. Hoşgeldin Hazel Arslan Koroğlu yeni hayatına hiç tanımadığın insanlarla...
İyi okumalar ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Teen FictionKendini okuluna adamış bir kız..yaşadığı ailenin kurallarından nefret eden ve boyun eğmeye razı olmayan bir kız..Hazel Arslan... Bu kızın yolları bir şekilde Bora Koroğlu ile karşılaşırsa ne olur? Klasik Berdel hikayeleri gibi değildir! Kız salak ço...