Sabah zar zor gözümü açtım. Üstümde anlamadığım bir yorgunluk vardı. Yataktan çıkıp kendimi ılık suya attım hemen. Vücudumun gevşemesini bekledim. Tenim buruşunca sudan çıkıp bornozuma sarıldım.
Telefonuma gelen bildirimle elime aldım. Çalışacağım hastaneden gelmişti. Bugün hastaneye gelmem isteniyordu. Heyecanla valizimi açıp kıyafet seçtim. Kumaş pantolon beyaz gömlek altıma topuklularımı geçirdiğim gibi kendimi aynanın önüne attım. İlk saçımı kurutup düzleştirdim. Günlük makyajımı yapıp masadan kalktım. Çantamı ceketimi alarak yemek odasına indim.
Herkes masadaydı "ilk iş günüm çağırdılar" herkes gülümsemişti "hayırlı olsun" annem öpücük attıp yerime oturdum. Herkes hayırlı olsun demişti. Telefonuma gelem bildirimle herkes bana bakmıştı. Salatalığı ağzıma attıp telefonumu çıkardım cebimden kayıtlı olmayan bir numaradandı. "Müsaitsen bugün bir ara görüşelim -Bora" ne olmuştu ki "önemli mi" numarayı hemen kaydettim "düğün mevzusunu falan konuşmak için" iyi olurdu ama "bugün işe başlıyorum istersen hastaneye uğrarsın" tabağımdaki yumurtadan biraz çatal aldım "hayırlı olsun uğramaya çalışırım" görüldü mü atsam cevap mı yazsam ayıp olur cavap yazayım "sağol haberleşiriz" telefonumu cebime koyup kahvaltıma devam ettim.
Arabamda heyecanla hastaneye sürdüm. Neden bu kadar heyecan yaptım anlamıyordum. Hastanenin otoparkına arabayı bıraktım. Hastaneye girdiğim gibi müdürün odasına gittim. Kapıyı çaldım "gel" müdür beni görünce ayağa kalktı "Hoşgeldiniz Hazel hanım" başımla selam verip karşısındaki koltuğa oturdum. "Bir şey içer misiniz" hayır anlamında kafa salladım "o zaman odanızı göstereyim" birlikte ayağa kalkıp odadan çıktık.
"Burası odan bu da asistanın Mine Gürel" kıza elimi uzattım "tanıştığıma memnun oldum" gülümseyerek "bende Mine hanım" odamın içine girdim gayet ferah bir odadaydı "size kolay gelsin o zaman ilk randevunuz 30 dakika sonra" gülümsedim,Müdür bey odadan çıktı.
Masadaki telefondan Mineyi aradım. "Merhaba Mine hanım ben Yeşil çay alabilir miyim" alışmam lazımdı ama değil mi "tabikide Hazel hanım hemen getiriyorum" çantamdan küçük not defterinle kalemimi çıkardım. Tarihi atıp ilk hastamı bekledim.
Odanın kapısı tıklandı "gel" içeriye elinde yeşil çayımla Mine girdi "teşekkür ederim" masaya koyup uzaklaştı "rica ederim. Odadan çıktı.
İlk hastamın gelmesine çok az kalmıştı. Ellerimin için terlemeye başlayınca pantolonuma sürttüm. Odanın kapısı çalınca dikleştim. "Gel" ilk Mine odaya girdi "Hazel hanım hastanız Feride hanım geldiler" yüzüme yerleştirdiğim gülümsememle "içeri alalım" not defterimin başına Feride Özdemir yazdım.
Orta yaşlı bir kadın girip tam karşıma oturdu. "Hoş geldiniz Feride hanım ben Hazel Arslan bundan sonra birlikteyiz,bana anlatmak istediğiniz nedir?" En içten gülümsememle kadına bakıyordum. Feride hanım çok çekingen bir insana benziyordu. "Şey bir şeyle ilgilenirken birden kalbime bir şey oluyor sanki ölüyor muşum gibi gitmediğim doktor kalmadı ama bana hiç bir şeyin yok bizden sağlıklısın diyorlar hep doktor hanım" halk dilinde panik atak dedikleri şey olabilirdi "ne sıklıkla ne zaman oluyor Feride hanım" kadın düşündü..
"Bir dahaki seansta daha geriye gitmemiz gerekebilir Feride hanım" kadın başını sallayıp ayağı kalktı "Teşekkür ederim doktor hanım" gülümsedim, Feride hanım odadan çıktı. Bir kaç dakika sonra kapı tekrar çaldı. Mine elinde kocaman bir buket papatya ile içeri girdi "Bana mı" kafasını sallayıp masaya bıraktı. Ardından odadan çıktı.
Üstündeki notu açıp okumaya başladım "Benim küçük kızım büyümüş işe başlamış,bugün o kadar duyguluyum ki anlatamam Hezel'im ilk işin hayırlı olsun prensesim - Levent Arslan" ya babam ama benim gözlerim doldu. Telefonumu alıp hemen babamı aradım.
İkinci çalışta açtı "Seni çok çok çok seviyorum babacım" karşıdan gür bir gülme sesi geldi "bende kızım seni çok seviyorum" babam şu dünyadaki başıma gelen en güzel şeydi "napıyorsun" heyecanla "daha demin ilk hastamla görüştüm baba" babamda sevinçime ortak olmuştu benimle biraz lafladıktan sonra kapı çaldı "Gel" içeri Mine hanım girdi "Hazel hanım danışanınız Ahmet bey geldi" telefondaki babama döndü "benim kapatmam gerek babacım ararım seni seviyorum görüşürüz" öpücük yolladım "Görüşürüz prensesim" telefonu kapattım.
Sandalyeme yayılıp kafamı geri attım. Öğle arasına girmiştik ve ben çok acıkmıştım. Bu zamana kadar bir sürü çicek gelmişti bana. Annemden,amcamdan,Ege abimden,Barandan, Candan,Kumrudan ve Boradan. kapı çalmasıyla yerimde dikleştim "gel" Mine odanın kapısını açıp "Hazel hanım bir beyefendi geldi Bora Koroğlu nişanlınız olduğunu söylüyor içeri alayım mı" Bora burayamı gelmişti. Saçımı başımı düzelttim hemen "al" Mine kapıyı sonuna kadar açıp Borayı içeri aldı.
Çiceklerimin hepsi arkada vazodaydı. Sadece babamın ki masanın üstündeydi. Bora içeri girip tam karşıma oturdu "Hayırlı olsun çok ferahmış odan" gülümsedim "Teşekkür ederim çicekler için" gözü arkadaki çiceklere kaydı "Sadece ben gönderdim diye düşünmüştüm tüh ya" yalandan üzülünce gülümsedim "hadi öğle yemeğine beraber gidelim" aslında iyi olurdu ayağa kalktım "ay oturmaktan hamlanmışım Bora" acıyla söylendim.
Boranın arabasıyla şık bir restorana gelmiştik. "Çok güzelmiş burası" mekan aşırı şık ama bir o kadar da ferahtı "bende çok seviyorum burayı" garson çocuk yanımıza gelip siparişlerimizi aldı.
"Sen ne konuşucaktın benimle" çatalındaki eti ağzına atıp bana baktı "düğünü bizim Konağın bahçesinde yapalım diyoruz" olabilirdi büyük yere çok gerek yoktu "mantıklı kınayıda bizim orada yaparız zaten" kafasını olumlu anlamda salladı "gelinlik falan onları nasıl hallediceksin" aslında İstanbul'daki modacı arkadaşımın tasarımlarında giyecektim "özel tasarım bir şeyler bakıcam bir arkadaşımdan" gülümsedi "buralara uygun olsun Hazel lütfen şimdiden babamla birbirine girdik tamam benim karıma kimse karışamaz diyorum ama burası mardin işte" mahçup bir şekilde söylemişti böyle düşünmesi beni mutlu etti açıkçası benim karıma kimse karışamaz güzelmiş.
"Tamam dikkat ederim seni zor durumda bırakmak istemem tabi ki" içtenlikle gülümsedi. Bardağımdaki suyu alıp içtim. Geri kalan yemek boyunca hem birbirimizi tanımış hem sohbet etmiştik. Aslında baya ortak yönümüz vardı. İyi anlaşacağımızı umuyorum.
Beni hastaneye bırakmış şirkete geçmişti. Geri kalan gün boyunca kalan danışanlarla ilgilendim. Bugün ilk gün diye bu kadar yoğundu normalde bu kadar değilmiş yani. Ceketimi üstüme giydim çantamı alıp odadan çıkacaktım ki Boranın aldığı çicekleri evdeki odama koymak istedim. Onları elime alıp öyle çıktım "iyi akşamlar Hazel hanım" kafamı salladım "iyi akşamlar Mine hanım" asansöre binip zemin kata indim.
Arabayla kısa bir yolculuktan sonra sonunda konağa ulaşmıştım. Kapıyı açarak içeri girdim. "Selam herkese" avluda oturan bizimkilerin yanına gitmeden önce ilk elimi yıkamaya gittim.
Hep beraber yemek odasına geçmiştik. Bol konuşmalı gülüşmeli bir yemek olduktan sonra hep beraber bu sefer salona geçip kahvelerimizi içmiştik. Yorulduğumu anlayınca "ben yatıyorum iyi geceler" ayağa kalkıp babamı öptüm salondan çıktım...
İyi okumalar❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Teen FictionKendini okuluna adamış bir kız..yaşadığı ailenin kurallarından nefret eden ve boyun eğmeye razı olmayan bir kız..Hazel Arslan... Bu kızın yolları bir şekilde Bora Koroğlu ile karşılaşırsa ne olur? Klasik Berdel hikayeleri gibi değildir! Kız salak ço...