"Hoş geldiniz Hazel hanım,Hayırlı olsun" samimiyetle gülümsedim "sağol Mine" odama girdim. Bugün çok fazla danışanım vardı. Yorucu bir gün olacaktı besbelli.
Kapı tıklandı içeri Mine girdi "ilk danışanımız Lale Kara geldi Hazel hanım" koltuğumda dikleştim "gelsin içeri,bir de papatya çayı alabilir miyim?" o sırada Lale hanım sandalyeye oturmuştu "siz ne alırsınız" bakışları ürkek bir şekilde bana döndü "su" Mine odadan çıkmıştı.
"Evet Lale hanım bana danışmak istediğiniz konu nedir" odayı inceledi "ben.. şey yani şey.. hayattan soyutladım kendimi..insanlardan korkar oldum" değişik bir olaydı "neden bir anda mı oldu bu" kafasını iki yana salladı ve gözleri doldu "ben hiç sevilmedim Hazel hanım kimse sevmedi beni" üzüntüyle kafa salladım.
Mine gelmiş içeceklerimizi koyup tekrardan çıkmıştı "Ben çok küçüktüm babam öldüğünde.. annem sonrasında başka bir adamla evlendi.. başlarda bana karşı çok iyiydi.. severdi beni ama sevmesi benim anladığım gibi değilmiş" ağlamaya başladı peçete uzattım "bir gün annem bir yere gitmişti..odamda her zaman ki gibi oyuncaklarımla oynuyordum bir anda odaya girdi..saçımı okşamaya başladı sevmeye başladı beni ama anladım bir şeyler ters gidiyordu" burnunu çekti ve devam etti "o zamanlar pek anlamamıştım ama benden çok büyük bir şey almıştı" ağlaması şiddetlendi "daha anlatamayacağım Hazel hanım kusura bakmayın ilk kez açıyorum içimi birine" bir peçete daha uzattım "hiç sorun değil uzun zaman beraberiz ve ben sizi dinlemeye hep hazırım" gülümsedi ve ayağa kalktı "her şey için teşekkür ederim" gülümsedim odadan çıktı.
Gün aynı tempoda ilerlemeye devam ediyordu. Öğle arası olmuştu ama hastaneden gidesim yoktu. Çokta acıkmıştım ama. Odanın kapısı çaldı "gel" kapı açıldı elinde poşetle Can odaya girdi "ben geldim Güzelim" ayağa kalktım sarıldım "hoş geldin Canım" yerimize oturduk "ne getirdin bana" poşeti açtı ve Allahım sana geliyorum sushi mi o "ya sen harika bir arkadaşsın" yanağını öptüm.
Bora Koroğlun'dan..
"Ne gülüyorsun abi" evden çıktığımızdan beri gülüyordu "gecen nasıldı abicim" sinirle önüme döndüm "annem haklı be oğlum Burak'a da kardeş olur kötü mü" derin bir nefes aldım "biz severek evlendik haklısın abi bir de çocuk yapalım tam olsun gece mece yok unut ha bide sen yap lan Burak'a kardeş " sinirle sesim biraz fazla çıkmıştı "hiç bir şey olmadımı lan" şaşırarak sormuştu "napsaydım abi kızın üzerine zorla mı atlasaydım" zaten olmasınada gerek yoktu "salak salak konuşma Bora" arabayı sürmeye devam ettim.
Şirkete girdiğim gibi asistanım Leyla yanıma gelmişti "ilk toplantınız Selçuk beylerle ondan sonra telefon görüşmeniz var Hakan beyle son toplantınızda Cansu hanımla" kafamı sallıyarak onu dinliyordum "hayırlı olsun bu arada Bora bey" gülümsedim çoktan odanın oraya gelmiştik zaten "kahve getirir misin" odaya girdim.
Dosyalara odaklanırken kapı çaldı içeriye Leyla girip kahvemi bıraktı. Dosyaya tekrardan odaklanmaya başladım. İlk Selçuk bey ile toplanmızı yapmıştık. Hemen arkasından uzun bir telefon görüşmesi ile Hakan beyle konuşmuştuk. En son Cansu hanım kalmıştı ama araya öğle arası girmişti.
Hazeli arasamıydım belki dışarda beraber yerdik. Çok fazla ikilemde kalmıştım. Sonunda aramaya karar verdim. Telefonumu elime aldım Hazelin numarasını tuşladım. Çaldı çaldı ve açıldı "Hazel" karşıdan erkek sesi geldi "Söyle Boracım" kimi aradağıma tekrar baktım "Hazeli aradığımı sanıyordum seni değil Can" Can kahkaha attı "ama onun dünya ile bağlantısı yok çünkü sushi yiyor şu an ona dokumamalıyız yoksa ölürüz" sesi sona doğru kısılmıştı sushi mi yiyordu ve aşkla yiyordu "sen ne dicektin" boğazımı temizledim "önemli bir şey değil görüşürüz" kapattım onu dinlemeden Canla hep dib dibe mi olacaktı bu Canın başını bağlamak farz oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Teen FictionKendini okuluna adamış bir kız..yaşadığı ailenin kurallarından nefret eden ve boyun eğmeye razı olmayan bir kız..Hazel Arslan... Bu kızın yolları bir şekilde Bora Koroğlu ile karşılaşırsa ne olur? Klasik Berdel hikayeleri gibi değildir! Kız salak ço...