"Demek Bahadır ile birlikteydin?" Babamın ilgisini çeken duruma karşın omuz silktim ve çantamı yatağıma bırakıp yatağın ucuna oturdum. O da karşıma geçmiş ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirmişti. Bana tek kaşını kaldırarak baktığında derin bir nefes aldım. "Aynen. Okul boğucu geldi bir an ve gündüzleri sık sık gittikleri bir kafeye götürdü beni. Bir şeyler yedik, havadan sudan sohbet ettik..."
"Ya da sadece seninle flört etmeye çalışıyordu?"
Kaşlarımı çattım. Babam gereğinden fazla zekiydi ve bu hiç hoş değildi. Dudaklarımı büktüm. "Sana bunu düşündürten nedir?" Cevabını beklemeden ayaklandım ve çalışma masama doğru yürürken okul gömleğimin düğmelerini açmaya başladım. İçimde askılı siyah bir atlet olduğu için babamın odadaki varlığını sorun etmiyordum. Gömleğimi çıkartıp sandalyeye gelişigüzel astıktan sonra sesini duydum.
"Gözümün önünde büyüdünüz. Sen gittikten sonra pek keyifli olduğu söylenemez. Şimdi buradasın ve nedense Bahadır'ın gözlerinin ışıltısı bile değişti. Açıkça burada olmandan mutlu ve ben öyle birisiyle bir şey yaşamanı istemiyorum."
Yavaş bir şekilde arkama döndüm ve ona gözlerimi kısarak baktım. "İyi baba rolünün dozunu kaçırıyorsun Uras Ferzan. Hatırlatayım, dediğin gibi Bahadır'ı küçüklüğünden beri tanıyorsun ve onun iyi birisi olduğunu da biliyorsun." Bilmiş bakışlarımı gözlerinden ayırmazken bıkkınca omuzlarını düşürdü ve odamın kapısını kapatıp ellerini arkasına birleştirdi. "Evet, onu tanıyorum. Yalan yok bir yanlışını da görmedim. Ama bu onu iyi birisi yapmaz Lara. Hiçbirimizin iyi olmadığını biliyorsun, anlık eğlencelerle kafanı karıştırma."
Derin bir nefes aldım. "Neyse. Bunları konuşmamızın bir anlamı yok. Çünkü onunla aramda bir şey yok. Sadece arkadaşız. Çocukluktan kalma bir samimiyet, hepsi bu." Ekledim. "Ha varsayalım ki var, orası da seni hiç mi hiç ilgilendirmez babacığım."
Kaşlarını çattı. "Bir kez olsun sözümü dinlemeyeceksin değil mi? Anlamıyor musun, sadece senin iyiliğini düşünüyorum. Etrafımızdaki insanlar iyi değil. Bunu nereden mi biliyorum? Çünkü ben de kötüyüm ve sen de çok akıllı bir kızsın. O sergilediğin şımarık kız numaraları bana işlemiyor. İçini biliyorum ve ben kızımı herhangi bir serseriyle görmek istemiyorum. Görmeyeceğim de. İstediğin kadar seni ilgilendirmez de. İlgilendirir. Ben senin babanım."
Ellerim belime yerleştirdim ve iç çektim. Yüzündeki kararlı ifadeyi gördüğümde bir anlığına gülesim geldiyse de kendimi tuttum ve oldukça ciddi bir ifadeyle konuştum. "Peki babacığım, sen nasıl istersen."
Kaşları daha da çatıldı. "Bir de alenen benimle kafa buluyorsun. Ne desem tersine git zaten." Omuz silktim ve kapıyı gösterdim. "Bence bana yeteri kadar ilgi gösterdin. Şimdi akşam yemeğine insen iyi olur. Kızını ve müstakbel eşini bekletme." İğneleyici bir ses tonuyla yüzüne konuştuğumda kafasını iki yana salladı ve ofladı. "Ömrümü yedin ömrümü." Sırıttım. "Sadece on dokuz yıl, abartma istersen."
Gömleğinin üstten iki düğmesini açtı ve rahatlamak için burnundan seslice soludu. Bana düşünceli gözlerle bakarken bir şey deyip dememek arasında kaldı. Başımı hafifçe yana eğdim gülümseyerek. "Ne oldu?" Dudaklarını büktü. "Hiç." Duraksadı ve ardından devam etti. "Sadece bazen şu hayattaki tek doğrummuşsun gibi hissediyorum." Gözlerimi devirdim. "Aynen, kesin öyledir." Omuz silkti. "Ciddiye al beni, öylesine demedim." İç çektim. "Ne yazık ki yanlışların tek doğrunu da götürüyor baba. İstersen şu ortamı daha da bayma ve cidden çık odadan. Üstümü değiştirmem gerek."
Umursamaz sesime karşın bir tepki vermedi daha fazla ve odadan çıktı. Yalnız kaldığımda omuzlarım kendiliğinden çöktü. Babamın bazen kurduğu cümleler içimde birçok şeyi yıkabiliyordu. Ona karşı bir yanım hep güçsüz kalacaktı. Çünkü insan bir şekilde sevmekten vazgeçemiyordu işte. Babam belki de çocukluğumun celladıydı ve ben o cellada âşık olmuştum. İstesem de yaralı yanıma inat ona bir şekilde bağlıydım. Bu belki annesizliktendi, belki de sadece bir hastalıktı. Bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
11 SERİSİ: ATEŞ (+18)
RomanceBize iyice yaklaştığında bir şeyler demek için dudaklarımı aralamıştım ki beklenmedik bir şey oldu. Gözlerini benden çekip yanımdan geçti gitti. Evet, sanki beni hiç görmemiş gibi yoluna devam etti. Sanki göz göze gelmemişiz, sanki... Sanki saçma...