Geceden beri okunma ve vote sayısındaki artışı şaşkınlık ve mutlulukla takip ediyorum. Teşekkürler, iyi okumalar ♥
Yavaş yavaş kapanmaya yön tutan gözlerimi güçlükle açtıktan sonra, oturduğum sandalyede dikleştim. Son bir sınavım kalmıştı ve onu verinceye kadar uykular bana haramdı. Gözlerimi ovuşturduktan sonra çalışma masamdan kalktım. Boş kahve kupamı alıp mutfağa girdiğimde, saate baktım. Gecenin 1 buçuğuna geliyordu. Kahve makinesinin başına geçtiğimde, filtre kahvenin bittiğini görünce ağlamaklı sesimle söylendim. "Olamaz olamaz sensiz yarim, kabir azabından beter halim!" (bu şarkıyı sadece oldlar hatırlar :D)
Türk kahvesi yapmayı düşünsem de tadını sevmediğim için uykumu açmaya da yetmiyordu, çünkü yeteri kadar içemiyordum. Gecenin bir körü demeyip Müjgan halamdan filtre kahve dilenecektim, apartmanda ondan başka kimse içmezdi.
Pijamalarımın üzerine ince, kırmızı kapüşonumu geçirip şıpıdık terliklerimi giydikten sonra, ayaklarımı sürüye sürüye giriş kata indim. İçeriden Muhittin Berk'in sesini duyduğumda, uyumadıkları için hiç bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. Tokmağı kaldırıp kapıyı tıklattıktan sonra beklemeye başladım. Kapıya beyaz atletiyle Fuat eniştem çıktığında, anlamsızca baktı yüzüme. "Minel? Hayırdır, bir şey mi oldu bu saatte?"
Mahcup bir tavırla gülümsedim. "Yok enişte, ders çalışırken uyku bastırdı da filtre kahve dilenmeye geldim." Kötü bir şey olmadığını duyunca, rahatlamış bir tavırla gülümsedi. "Halan uyuyor, var mı bilmiyorum. Gidip bir mutfağa bakayım." Eniştem mutfağa giderken, yavaşça açılan giriş kapısına baktım. Kaan, beni görünce elinde gizlemeye çalıştığı fast food paketini arkasına sakladı.
"Bir de doktor olacaksın, bu saatte bu kadar sağlıksız şeyler... Cık cık cık, hiç yakıştıramadım." Alaylı sesimle söylediğim şeye, mahcup bir tavırla başını eğdi. "Tez hazırlarken midem kazındı, ne yapayım?" Al benden de o kadar be sarı kafa. Eniştemin sesini duyduğumda, telaşla Kaan'a baktım. "Asansöre gir çabuk! Yakalanacaksın!"
Şaşkınlıkla bana baktıktan sonra hızlıca asansöre bindi. "Kahve kalmamış Minelciğim. Sözüm olsun, yarın kendimize alırken sana da alacağım." Bana bir kahve lazım, o da bu gece lazım be eniştem. Gülümseyerek yüzüne baktım. "Sağ ol enişte, rahatsız ettim bu saatte kusura bakma."
'Estağfurullah' minvalindeki sözleri sıralayıp içeri girince, miskin adımlarla yukarı çıktım. Uykum da biraz olsun açılmıştı zaten. Eve gireceğim sırada, omzumda hissettiğim el ile irkildim. "Korkma korkma, benim."
Kaan'ın önce elindeki bana uzattığı poşete, sonra da yüzüne baktım. "Bu ne, sarı kafa?" Elini başına götürüp kaşır gibi yaptıktan sonra, sırıttı. "Hani anlaşmıştık ya, ortak." O gün aklıma gelince gülümseyip elindeki poşeti aldım. "Teşekkür ederim, balkona geç de paranı vereyim sana. Buradan biri çıkacak diye korkuyorum." Kaşlarını kaldırdı itirazla. "Senden para isteyen oldu mu?" Ben de aynı şekilde itiraz ettim. "Olur mu öyle şey?"
"Olur olur. Hem sen ne yapıyordun giriş katta?" Gece gece yaptığım şeyin saçmalığını düşünüp güldüm. "Filtre kahve dileniyordum." Başını sağa eğip bir müddet yüzümü inceledi. Onun bu yaptığına anlam veremezken, ben de neden yaptığımı bilmediğim bir şekilde, gözlerimi ayırmadan ona bakıyordum. "Balkona geç de vereyim."
Gözlerimi şaşkınlıkla belerttim. "Valla mı?" Bu saatte altın bulsam bu kadar sevinmezdim sanırım. Sırıtarak, başıyla onayladı beni. "Valla billa." Sevinçle, teşekkür ederek eve girdim. Balkona çıkmadan evvel bana verdiği poşeti mutfak masasının üstüne koyup, cüzdanımdan bir miktar para çıkardım.
Balkona çıktığımda, beni bekliyordu. Gülümseyerek elimdeki parayı ona uzattım. "Sana ne kadar teşekkür etsem az gelir şu an, sarı kafa." Sokak lambasının loş ışığından görebildiğim kadar, yüzüne baktım. "O parayı hemen cebine koymazsan, kahveleri vermem Müberra." Nefesimi dışarı soluyup elindeki bir değil, birkaç kahveye baktım. "Yediğim şeyin parasını ödemek istiyorum sadece, ne var bunda?"
"Bana yardım ederek zaten ödemiş oldun. Hadi uzatma da koy cebine." Parayı cebime koyduktan sonra, balkondan biraz sarkarak kahveleri aldım. "Borcum olsun, en kısa zamanda ödeyeceğim."
"Ne kadar inatçı bir kızsın sen? Hadi üşütmeden gir içeri artık." İtiraz etmeden kapıya yöneldim. O da içeri girmek için hazırlanırken, kafamı uzatıp seslendim. "Pişt, sarı kafa!" Merakla arkasını dönüp bana baktı. "Teşekkür ederim ve iyi geceler."
"Sana da iyi geceler Müberra. Afiyet olsun." Bana Müberra diye seslenmesine artık kızmıyordum ve hatta alışmıştım. 1 aydır her gün, inadıma yapıyordu zaten. İçeri girip kahve makinesini çalıştırdıktan sonra, onun demlenmesini beklerken Kaan'ın aldığı hamburgeri yedim. Normalde çok sevmesem de, aç olduğum için öyle iyi gelmişti ki. Ha bir de, yasak olduğu için ayrı bir tatlı oluyordu. Derse verdiğim ara epey büyürken, tekrar odama girip masanın başına oturdum. Bu sefer de yemeğin verdiği ağırlıktan ders çalışasım gelmiyordu. Kısır döngüye girmiştim resmen. Bildirim gelince, masanın başından kalkıp yatağımın üstünden telefonumu aldım. Sedat mesaj atmıştı.
"Mesaj atmak için önce hamburgeri midene indirmeni bekledim, canım kuzenim. "
"Gelelim fasulyenin faydalarına :)) Bana yaptığın şantaj olayını hemen bitirmezsen, babaanneme o kiracıyla bir olup apartmana fast food soktuğunuzu söylerim!"
Okuduğum mesajları şaşkınlık ve korku dolu gözlerle sindirmeye çalışırken, yelkenleri hemen suya indirmedim ve Sedat'a cevap yazdım.
"Kanıtın var mı dingil?"
Hemen saniyesine cevap geldi.
"Benim ağzımdan çıkacak tek bir kelimenin bile, babaannem için bir kanıt sayılacağını sen de biliyorsun."
"En sevilen torun olmak bunu gerektirir."
Ve füze niteliğinde son bir mesaj daha geldi.
"E ama tabii sen nereden bileceksin ki, mesmursuz? :D"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AİLE APARTMANI
HumorHer şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, onların boşalttığı daireye yeni bir kiracının gelmesiyle başladı. Minel ve Kaan'ın sıcacık hikayesini...