17.

70.4K 4.3K 398
                                    

Gece perileri yine gelip bölüm yayımlamamı söyledi :) İyi okumalar ♥

"Müberra, versene simitimi açım diyorum sana!" Kaan'ın bezgin tavrına aldırış etmeden, elinden zorla aldığım simiti bölüp martılara atmaya başladım. "Ne bakıyorsun sarı kafa?" Elimi havaya kaldırıp sallayarak martıları işaret ettim. "Hayvanlar aç, aç!"

"Ee, ben de açım. Ne yapayım simitimi geri vermen için, martı taklidi falan mı?" Hafifçe kıkırdadım. "Yapsana hadi." Elimde küçük bir parça kalan simitin yarısını koparıp, ağzına tıktı. Gözlerimi şaşkınlıkla belerttim. "Ne bakıyorsun Müberra, açım aç!"

"Sen açken hep böyle huysuz mu olursun?" Başıyla onayladı beni. "Evet. Hele ramazan ayında, patlamaya hazır bomba gibi oluyorum." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Fuat eniştem de ramazan ayında bambaşka biri oluyordu, aklıma onun komik tavırları geldi.

"Karnını simitle mi doyuracaksın cidden? O kadar çılgınlık yapıp karşıya geçiyoruz üstelik." Merakla kaşlarını kaldırdı. "Neyle doyurmam gerekiyor? Var mı bi fikriniz acaba hanımefendi?" Elimdeki son simit parçasını da bölüp, fırlattıktan sonra Kaan'a döndüm. "Bildiğim çok güzel bir yer var. Oradan bir şeyler ısmarlarım sana." Göz kırptıktan sonra, boş bir yer bulup oturdum.

"Bu devirde hesabı kakalamaya çalışmayıp, bir şeyler ısmarlayan manita mı?" Yan tarafta oturan sözün sahibine baktığımda, devam etti lafına. "Subhanallah ilk defa görenler?"

"Simitimi çaldı, ısmarlasın bi zahmet!" Kaan'ın simit yiyemediği için bu kadar üzülmesi bir yana, tavırları da ayrıca komikti. Gülmemek için kendime çeki düzen verdikten sonra araya girdim. "Hayvanlar aç, aç!"

"İnsanlar değil miydi o ya? Ben mi yanlış hatırlıyorum?" Yabancının sorusu üzerine ayağa kalktım. "Ne kadar aç varsa bu vapura mı bindiniz arkadaş, tövbe tövbe!" Kaan, hiddetle araya girdi. "Simitimi öde Müberra!"
Kaşlarımı çatıp omzuna vurdum.
"Vallahi simitle boğarım seni sarı kafa, sus artık!"

"Dehşet bir çiftsiniz, tuttum sizi." Kaan, sinirle yabancıya döndü. "Balık mı tutuyorsun birader, hayırdır?" Yabancı şahıs ellerini kaldırdı. "Ne dedim ki şimdi ben?" Kaan'la birbirimize baktıktan sonra, adama döndük ve aynı anda atıldık. 
"Sus artık!"

🏢

Nihayet vapurdan indiğimizde, Kaan hâlâ simit yiyemediği için aşırı gergindi. Arada kaşlarını çatıp bana baktığını farkettiğimde, onu umursamadım. "Şöyle bakıp durma da yürü hadi sarı kafa." Zaten çatık olan kaşlarını iyice çattı sinirle.

"Aç ayı oynamaz. Açlıktan bayılacağım Müberra!" Gülmekten kendimi alıkoyamazken, koluna girdim. "Yükünü bana ver, sen cidden hiç iyi görünmüyorsun." Kolunu elimden çekip boynuma attı. "Haklısın. Her an yıkılabilirim, içim sallanıyor."

Kolumu beline sardıktan sonra, başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Nedir bu içim sallanıyor? Böğrüm ağriy dohtur bey, gibi bir şey mi?" Çatık kaşları normal halini alıp gülmeye başlayınca, gülüşünü izledim. Normalde hep güleryüzlüydü, onu ilk defa bu kadar gergin görüyordum. Hem de bir simit yüzünden...

Onu, daha önce Murat amcamla yaptığımız kaçamaklardan birinde geldiğimiz tostçuya getirdiğimde, seyyar tost aracına baktı. "Simiti tercih ederdim." Boynumdaki kolundan kurtulup, nefesimi dışarı verdim. "Sana simit tezgahı satın alayım, sus sarı kafa. Allah rızası için bir daha simit deme bana ya!"

Bir şey söylemesine fırsat vermeden, tostçu amcanın tezgahın önüne koyduğu küçük taburelerden birini işaret ettim. "Otur şuraya, geliyorum ben." Söylediğim yere oturduğunda, kendime bir yarım, Kaan'a ise 3 yarım ayvalık tostu aldıktan sonra seslendim. "Pişt sarı kafa! Kola mı ayran mı?"

AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin