57.

46.7K 2.6K 308
                                    

Stoktaki bölümler bittiği için bu bölümü ancak yazdım. Siz de yorumlarınızı eksik etmeyinnn. Son bölümlerde yorum sayısı epey düştü
:( Satır arası yorumlarınızı bekliyorum, ona göre 🤝 Hepinize iyi okumalaaar ❤️

"Kızım hadi, çocuk ağaç oldu beklemekten." Elmacık kemiklerime adeta bocaladığım allığı, sinirle masanın üstüne bıraktım. "Beklesin biraz anne ya, Tarkan konseri bu. Boru değil yani! Çok güzel olmam lazım." Hafifçe başıma vurdu. "Kaç kere söyledim sana, şöyle laflar konuşma diye." Ağlamaklı surat ifademle yüzüne baktım. "Anne, bak beni oyalıyorsun ama." Kapıya yönelip yüzünü buruşturdu. "5 dakika içinde hazır olmazsan, biletleri Kaan'dan alıp babanla ben giderim konsere. Ona göre!" Kaan, ölür de vermez o biletleri size.

Annem odamdan çıkınca, hızımı alamayıp göz pınarlarıma aydınlatıcı sürmeye başladım. Kapının tıklanmasıyla gözüme soktuğum ince fırçayı küfür ederek masaya fırlattım. Bugün hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu. Bir de üstüne, herkes üzerime oynuyordu. Elimle kapattığım yaşarmış gözüme şaşkınlıkla bakan Kaan'a ilişti gözlerim. "Sevgilim, hazır değil misin hâlâ?"

"Hazır olsam, burada oturuyor olmazdım değil mi?" İçeri bir adım atıp kapıyı kapattı. "Sen bugün biraz gergin misin acaba?" Biraz mı? Gerginlikten patlamak üzereyim ben ama sen bilmesen de olur. Hâlâ gözümde duran elimi tutup yavaşça indirdi. İşaret parmağını, göz pınarımdaki aydınlatıcıya götürüp bastırdı. Parmağını kendine çevirip, çatılmış kaşlarıyla eline bulaşan aydınlatıcıyı incelemeye başladı. "Bu ne?"

"Göz pınarlarıma nur indi. Onun parlaklığı." Anlamsızca yüzüme bakarken, gülmeye başladım. "Of bir git Kaan ya, mahvettin zaten makyajımı." Tekerlekli sandalyemi kendine çevirip ellerimi tuttu. "Ne gerek var böyle şeylere? Zaten çok güzelsin." Dudaklarımı büzdüm. "Haftalardır evde kös kös oturuyorum. Bugün biraz özenmek istedim, çok mu yani?" Biraz eğilip başımı öptü. "Özen tabii ama biraz daha geç kalırsak, izdihamdan içeri giremeyiz."

"Tamam, sen içeri geç. Ben iki dakikaya geliyorum." İmalı bir şekilde kaşlarını kaldırdı. Yüzüme sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim. Kesin öyle değildir ama neyse, olduğu kadar artık. "Vallahi iki dakikacık." Kolundaki saati işaret ederek işaret parmağını salladı. "İki dakikan başladı. Bir saniye bile geçerse omuzuma atıp götüreceğim." İyi ki bir yürüyemiyorum ya, omuzlarsın tabii. Gerçi yürüsem de yapardı, o potansiyel var...

Tehditini son derece ciddiye alarak, makyajımı düzelttikten sonra son kez saçımı da düzeltip odadan çıktım. Kapının pervazında beni bekleyen annem ve Kaan'ı görünce, başımı iki yana salladım. "Ne bakıyorsunuz? Makyaj yapmak da mı suç?" Annem başını imalı imalı sallamaya başladı. "Senin makyajların hiç bu kadar uzun sürmezdi. Bugün huysuzluk yapıyorsun gibime geldi." Ellerimi kaldırıp kendimi savunmaya geçtim. "İftira, zinhar günahtır."

"Kızım, seni ilahiyata gönderseydik güzel fetva verirdin." Başımı eğip şortumu gösterdim. "Beni taşlarlardı o zaman." Annem, beni boydan aşağı süzdükten sonra güldü. "Ben sana güzel bir ferace alırdım." Kaan, gülerek araya girdi. "Çok yakışır bence. Bu fikri değerlendirelim."
Tekerlekli sandalyemi iterken, bir yandan söylendim. "Bu fikri konserden sonra değerlendirelim."

"İşine gelmeyince nasıl kaçarsın ama." Başımı anneme çevirdim. "Yakında şu tekerlekli sandalyeden kurtulmak için Fetih suresi okuyup, sandalyeyi ateşe vermeyi düşünüyorum. Bak o gün giyerim ferace." Hadi inşallah. Kaan,  peşimden gelerek kapıyı açtı. Kapının önünde dikilen Sedat'ı görünce, başımı iki yana salladım. "Kuzen, beni de götürün ya. Kaçak göçek girerim bir şekilde."

AİLE APARTMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin