Çağan Şengül, Veda
Bu şarkı burda çok güzel durdu, ama bana
yeni ilhamlarda verdi.Yazar hayali olan bir bölümdür.
-"Lunapark mı? Saçmalama."
Alkın, omzunun üstünden hırkasını kaldırırken Mucize'ye kaçamak bir bakış attı. "Evet, neden olmasın?" Arkasına geçip sürmeye devam etti.
Mucize kendine baktı, sonra tekrar ona baktı. Ardından bacaklarına ve sandalyeye dokundu. Alkın bunu görünce kaşlarını çattı.
"Bu bacaklarla mı?"
"Evet. Bu bacaklarla, bak bana," Mucize yüzüne bakmak için döndü. "Senin canın ne isterse onu yapabilirsin."
Gülümsedi ama buruk bir hali vardı. "İnsanlar bana kötü bakacak. İstemiyorum." Alkın göz devirdi.
"İnsanlar hep kınar, hep eleştirir, hep laf söyler. Kendilerine bakmadan çene çalarlar sürekli. Bu senin hayatın, istediğini yap. Kimsenin sana karışmaya hakkı yok."
Lunapark'ın içine doğru sürerken sandalyeyi etrafa bi göz attı.
"İlk önce hangisine binmek istersin? Dilediğinden başlayabiliriz."
"Alkın, istemiyo-"
"Evet bence de dönmedolap güzel, bilet alalım ve ondan başlayalım."
"Ama Alkı-"
Alkın, Mucize'yi dinlemeden bilet almak için sıraya girmişti bile. Mucize gözlerini devirdi, devirmesine ancak bu hem hoşuna gitmiş hem de onu çok heyecanlandırmıştı.
Bilet almasını beklerken etrafa göz gezdirdi. Heyecanla oyunlarda çığlık atanlar, sevgilisiyle el ele yürüyenler, ailecek gelip pamuk şeker yiyen çocuklar..
İçini bir sıkıntı doldurdu o an. Hayatı boyunca oyunlara hiç binememiş, 9 yaşından beri yürüyememiş ve ailecek hiçbir şey yapmamıştı. Her şeyden eksik kalsa da Allah'a şükür etti şu an geldiği konum için.
Kimse yoksa Alkın vardı. O onun için çabalıyor, hem ona aile oluyor, hem yaşayamadıklarını yaşatıyordu.
"Nereye daldın yine böyle?" Elindeki jetonları cebine koyarken gülümsedi Alkın. "Haydi oyunlara!" Heyecanla dönmedolaba doğru gittiler.
"Alkın ben nasıl bineceğim? Ya sandalyem? Ya düşersem?"
Alkın dönmedolap girişindeki görevliyle konuşup Mucize'ye döndü ve onu kucağına almak için uzandı.
"Alkın napıyorsun?"
"Ne yapıyor gibi duruyorum güzelim?"
Görevli onlara kapıyı açarken Mucize korkudan kollarını Alkın'ın boynuna doladı.
"Alkın düşerim. Alkın bacaklarımı hissetmiyorum zaten ani bir şey olur düşerim başına bela olur. Ben hiç istemiyorum böyle bir şey. Keşke hiç gelmeseydik."
Mucize ağlamaklı ses tonuyla konuşunca Alkın kaşlarını çattı. Onu içeriye oturtmadan önce saçını düzeltti ve ardından yanına oturdu.
"Saçmalayıp durma ne yüksün, ne de belasın başıma."
"Bacaklarım yok benim bacaklarım! Anlamıyor musun? Oyun mu sanıyorsun sen bunu? Sen beni anlayamazsın! Korkuyorum diyorum sana !"
Alkın ona güvenmemesine kırılsa da bir şey demedi ona. Çünkü haklıydı, onu asla anlayamazdı ama o onu anlamak değil yaşamak istiyordu zaten.
"Mucize, lütfen. Bir kere olsun bana güven."
Mucize bacaklarına vurdu. "Şu işe yaramaz bacakları söküp atsam da kurtulsam keşke! Hiçbir işe yaramıyorlar! Sadece ağırlık!" Alkın onun ellerini tuttu.
"Yalvarırım söyleme öyle."
Alkın'ın gözleri dolunca Mucize sustu ve gözlerine baktı. Ellerini gözlerine uzattı ama sonra geri çekti. Başını eğip konuştu.
"Her şey değişiyor, her şey unutuluyor. Sen; dünümle bugünüm arasında, yerini koruyacak en güzel hatıram olarak kalacaksın."
Daha sonra ikisi de konuşmadı ve dönmedolap hareket etmeye başladı. Mucize sıkı sıkı tuttu Alkın'ın elini. Derin derin birkaç nefes aldı.
Mucize gözlerini sımsıkı kapatınca Alkın güldü. Bunu duyunca gözlerini aralayıp sevdiği adama baktı genç kız.
Gülüşüne baktı.. gözlerine baktı.
"Allah'ım, " dedi içinden. "Ne olur biraz daha zaman ver bana, ben yeterince bakamadım bu gözlere."
Alkın daha fazla korkmasına dayanamayıp Mucize'yi göğsüne çekip sımsıkı sarıldı.
Onlar orda öylece kaldı, hep hayali anılar arasında sıkıştırdılar kendilerini.
Mucize gitti, Alkın kaldı.
Kalmak hiç bu kadar candan hissettirmemişti.
Alkın onu hep güzel sevgisiyle hatırladı, onu öyle yaşattı.
Acıların en acısı mutlulukları hatırlamak mıydı?
Yoksa asla gerçek olmayacağını, geri gelmeyeceğini bildiğin hayaller mi?
Ve bazı geceler vardır baba, eğer kalp sızıntısından ölmezsen, sabaha bir kin uyanırsın ve yıllar hatta yollar geçse de unutamazsın.
Gülüp eğlenmem, gezip oynamam gereken yaşlarda beni eve hapsettiğin için seni affetmeyeceğim.
Bir çiçeği büyüten sevgi derlerdi hep, öldüren de sevgisizlikmiş demek.
Gönül isterdi ki.. Gönül istemezdi, isteyemedi.
Yazar bıraktı yazmayı, elleri titredi.
Göz yaşları yanaklarında buluşurken, yüreğindeki ateşi susturdu.
Alkın ve Mucize'nin en güzel anısını burda son buldurdu.
Yoksa kendi sonunu hazırlayacaktı.
Ama yazması gereken, mutlu etmesi gereken zihninin parçalarım vardı daha.
Bu hikaye bitti,
Yoksa bitmedi mi?
Mutsuz sonları herkes yazar, siz hiç onları sildiniz mi?
Defalarca sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
belki bir gün | texting
Short Story[texting, tamamlandı] Bilinmeyen: 17 gün Bilinmeyen: Beni 17 günde buldun Bilinmeyen: Evet Alkın Bilinmeyen: Amacıma ulaştım Bilinmeyen: Artık ölebilirim 19519 | v'