Kimin ne yaşadığını nereden bilebilirsin ki? Bilemezsin. Gözlerinden hayatını okuyabileceğine inandığın insanlar olmasına rağmen, hiçbirini tam anlamıyla çözemezsin.
Kaldırımda yürürken yanından geçen insanlara dönüp bir bak. Tanımıyorsun onları. Kim bilir neler var beyinlerinde şuan. Kimi mutlu, kimi mutsuz, kimi aşık.. Peki kaçını ilk görüşte tanımlayabilirsin ki.. O kötü kalpli, bu iyi biri veya şu vicdansız diye. Soruyorum sana. Başarabilir misin gerçekten bunları?
İnsanlar içlerinde yaşar her şeyi. Bilemezsin.
Peki ben nasılım biliyor musunuz?
İyiliğin hak bulunmadığı iğrenç bir dünyada yaşamaktan etrafa nefret kusuyorum. Ama öyle bir isyan değil benim ki. Gülüyorum, konuşuyorum. Hatta bazen gevezeliğim bile tutuyor. Dışardan gören insanlara kapatıyorum içimi. Kalbimin üzerine bir duvar örüyorum. Acılarımı göstermiyorum. İçimdeki haykırışları susturabildiğim kadar susturuyorum.
Eskiden bunu yapamazdım işte. Acıyı gördüğüm an korktuğumu belli ederdim. Çünkü bu lanet dünya, gerçekleri dışa vurabilecek kadar dürüst değil. Ben de buna ayak uyduruyorum. Şimdi her saniye biraz daha içime çöküyorum. Belki de ruhum alıştı acılara ondan. Acılar bağımlılık yaptı bana..
Kalbimin duvarını kısa bir süreliğine yok eden tek bir şey var. O da "geceler" Bütün yazılarımda bahsediyorum bundan. Şu bitiremediğim meşhur geceler.. Kalbimi kuyulardan çıkardığım geceler..
Gündüzleri kahkahalar atan ben, geceleri hıçkırımlarım duyulmasın diye yastığı kapatıyorum yüzüme. İşte o vakit susmayan artık dilim değil de gözlerim oluyor. Dinmiyor, dindiremiyorum. Allahtan uyku yardımıma koşuyorda unutturuyor bana o an ki düşüncelerimi..
Peki soruyorum. Ben şimdi bunları sana anlatmasam nerden bileceksin geceleri neler yaşadığımı? Bilemezsin. Sen ben olmadan, ben sen olmadan, bir başkası olmadan hiçbir kimseyi bilemezsin..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parmak İzim
General Fiction"Uzun zaman oldu.." Mektuplara, karşılaşmalara, buluşmalara sığdırılmış bu cümleyi şimdi beni bana anlattığını düşündüğüm "Parmak İzim"e söylüyorum. Sanki dün başlamış ve bugün bile aslında dünmüş gibi hissediyorum. Doğru olan da bu değil mi? Yaşadı...