0.3⭒

985 117 74
                                    

Jaehyun konuşmayı unutmuş gibiydi... Taeyong'un, üzerindeki etkisi ve yaydığı elektrik nefes kesiciydi. Yutkundu ister istemez, kalbinin gürültüsünü bile duyamıyordu gerginlikten.

''B-ben...'' 

Taeyong tek kaşını kaldırdı usulca, onun bir şeyler söylemesini bekliyor gibiydi.

''Benim beyaz kıyafetim yoktu...''

Yalan söylemişti, vücudundaki korku had safhadaydı ve durumdan yalan söyleyerek kurtulabileceğini düşünmüştü o an.

Taeyong elini Jaehyun'un yanağından çekti ve ayağa kalktı. Lavaboya yönelmiş ve elindeki kanı akıtmıştı sakince.

''Senin yüzünden...'' dedi gömleğinin manşetine bulaşmış kanı Jaehyun'a gösterirken, ''En sevdiğim gömleğim mahvoldu...''

Jaehyun oturduğu yerden kalktı hızla.

''B-ben üzgünüm... telafi edebilirim?''

Taeyong'un dudakları kıvrıldı alayla. Böyle güldüğünde normalden daha korkutucu görünüyordu.

''Nasıl edeceksin?''

Bilmiyordu, bu fazla pahalı bir gömleğe benziyordu ve Jaehyun'un part time işinden kazandığı para buna asla yetmezdi.

''Ben emin değil-''

Taeyong hızla elini kaldırdı ve Jaehyun'un sözünü yarıda kesti. 

''Aşağıda bekliyor olacağım.''

Jaehyun'un konuşmasına fırsat vermeden lavabodan çıkarak Jaehyun'u yalnız bıraktı. 

Jaehyun bacaklarının bağı çözülmüşçesine lavaboya yaslandı, inanılmaz gerici bir andı.

''Tanrım ne yapıyorum ben?''

Yaslandığı yerden doğruldu ve aynada kendine baktı. Suratından boynuna kadar kırmızıya boyanmıştı, Taeyong'un kanı ile... Bu korkunçtu, bu dehşet vericiydi. Hızla suyu açtı ve yüzünü temizledi. Ondan uzak duracaktı, uzak durmalıydı, o tehlikeliydi. Göz alıcı olması, nefes kesici olması ve bir melek gibi gözükmesi onu tehlikeli kılıyordu. Evet bir melek gibi gözüküyordu. Jaehyun ondan nasıl etkilenmez ya da korkmazdı ki o fazla güzeldi fakat bu güzellik tehlikeliydi işte. Bu yüzden Jaehyun aşağı inerken gözlerini Taeyong'a dokundurmamaya özen göstererek arkadaşlarının yanına adımladı.

''Dostum sen iyi misin?''

''İyiyim merak etmeyin, sadece aniden bu kadar içince midem kötüledi o kadar.''

Yeri gülümseyerek Jaehyun'un koluna girdi.

''Harika, o halde bahçeye çıkıp biraz hava alalım.''

Yeri Jaehyun'u çekiştirirken, Taeyong'un öfkeli bakışları ikiliyi takip ediyordu. Jaehyun yanına gelmemişti. Onu beklediğini bildiği halde gelmemiş bir de o Yeri denen kızla gitmişti. Taeyong'un içinde patlamayı bekleyen bir volkan vardı. Jung Jaehyun bu volkanı kızdırmıştı ve bir cezayı hak ediyordu.

''Neden bu kadar somurtkansın Taeyong-ah yoksa Jaehyun sana istediğini vermiyor mu?''

Taeyong bu sinir bozucu sese göz devirdi.

''Ne istiyorsun Ten?''

''Hiçbir şey, sadece bu kadar keyifsiz olman hoşuma gidiyor.''

Taeyong delici bakışlarını bahçe kapısına çevirerek oturduğu yerden kalktı.

''Seninle uğraşacak vaktim yok.''

Fakat bileği Ten'in eli tarafından tutulduğunda adımlarını durdurmak zorunda kalmıştı.

prom queen // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin