Jaehyun, karanlıkta yüzü yalnızca bahçeye bakan pencereden gelen ışıkla aydınlanan surata çevirmişti bakışlarını. İkisi de yarım saattir karanlıkta oturuyorlardı çünkü Taeyong bir şeyler düşünmek istediğinde hep karanlıkta oturur kendiyle baş başa kalırdı bu yüzden Jaehyun'da ona ayak uydurdu fakat Taeyong'un düşünme saati bitmiş olsa gerekti, birkaç saniyedir ince uzun parmakları Jaehyun'un bacağında daireler çiziyordu yaramazca.
''Jaehyun...''
''Hmm?''
''En sevdiğim şeylerden biride ne biliyor musun?''
Jaehyun kaşlarını çattı.
''Ne?''
''Seks.''
Jaehyun sırıtırken, Taeyong oturduğu yerden kalkmış, ''Hadi.'' demişti. ''Hadi beni özel alanımıza götür.''
Jaehyun oturduğu yerden Taeyong'a baktı kirpiklerini kırpıştırırken, o ciddi miydi?
''Açım Jaehyun hadi doyur beni.''
Jaehyun iç çekti oturduğu yerden kalkarken. Taeyong'un ince belini kavramış vücudunu vücuduna yaslamıştı.
Bu ufak hareket bile ikisinin de vücutlarının titremesi için yeterliydi. İkisi de açlık hissiyle doluydu, ikisinin de şu an hissettikleri tek şey birbirlerine duydukları arzuydu.
Jaehyun dudaklarını Taeyong'un dudaklarına kapattı onu kucağına alırken. Geçen sefer yolunu ezberlediği odaya inmiş, Taeyong'un kapı şifresini tuşlamasını beklemişti. İçerisi yine kırmızı ışıkla aydınlatılmıştı. Jaehyun loş odada ilerleyerek Taeyong'u geniş yatağa bıraktı. Ona sahip olmak istiyordu. Bugün dudakları bu güzel vücudun her bir noktasını keşfedecek, tadını ezberleyecekti.
Yatakta uzanan güzel vücudu süzdü bir süre, parmakları saçlarına dokundu oradan elmacık kemiklerine inmiş ve usulca boynuna yönelmişti.
Taeyong bu hafif dokunuşlardan keyif aldığını belli edercesine gözlerini yummuştu usulca.
Jaehyun bu defa Taeyong'un tişörtünü kaldırmış, pürüzsüz beline ufak bir öpücük kondurduktan sonra dudaklarını usulca yukarılara doğru çıkarmıştı. Pembe dudakları Taeyong'un sertleşen göğüs uçlarına dokundu istekle.
Taeyong'un vücudu titrerken eli istemsizce kırmızı çarşafa tutundu.
Bu gece Jaehyun'un dudakları birer fırçaydı ve önünde uzanan bu güzel tuvali en güzel şekilde renklendirmek istiyordu bu yüzden ıslak dili usulca Taeyong'un göğüslerine dokundu.
Taeyong hissettiği sızıyla elini yumuşak saçlara geçirdi ve onları zevkle çekiştirdi.
Jaehyun açlıkla öpüyordu göğüsleri, sanki yıllarca aç susuz kalmışçasına iştahla...
Taeyong hissettiği duyguyla dudağını dişlerken, Jaehyun'un eli Taeyong'un şortuna gitti. Şortun ipleri usulca çözülüp şort aşağı çekilirken Jaehyun hiç beklemeden dudaklarını Taeyong'un bacaklarına indirdi.
Güzel bacakları pembe yumuşak dudaklar tarafından keşfedilirken, Taeyong huysuzca kıpırdandı uzandığı yerde. Bacak arasındaki şişlik artık sabrının kalmadığını gösteriyordu.
''Jaehyun hadi.'' sabırsızca söylendi.
Jaehyun Taeyong'un iç çamaşırını çıkarırken gülümsedi hafifçe. Küçük penisine ufak bir öpücük kondurdu, bu ufak öpücük bile titretmişti Taeyong'un her bir noktasını.
Jaehyun doğrularak üzerindeki tişörtten ve pantolondan kurtuldu. Dudakları tekrar Taeyong'un dudaklarını bulmuştu. Parmaklarını Taeyong'un içine doğru konumlandırmıştı fakat Taeyong kafa salladı.
''Hayır, beni hazırlamanı istemiyorum.''
Jaehyun onayladı, kendi penisini usulca Taeyong'un içine doğru ittirdi. Canını yakmak istemiyordu fakat Taeyong'un istediği buydu, canının yanması ona zevk veriyordu.
Jaehyun kendini geri çekip sert bir hareketle içine tam olarak yerleştiğinde, Taeyong'un inlemesi doldurdu tüm odayı.
"Ah! Jae..."
Jaehyun hareketlerine başlamış Taeyong'un suratını ufak öpücüklere boğmuştu. Şu an onu öptüğüne ve ona sahip olduğuna inanmak zordu. Bu kadar mükemmel biriyle birlikte olmak dünyanın en iyi hissiydi.
''Jaehyun hızlan...''
Taeyong Jaehyun'un vuruşlarıyla sarhoş olurken, sarı saçları hepten dağılmış, kırmızı dudakları dişlenmekten tahriş olmuştu. Bu his dehşet iyiydi, Jaehyun sanki onu neyin tatmin edeceğini biliyor gibiydi.
Jaehyun ise vücuduna doluşan titreşimlerle kaybolmuştu adeta.
İkilinin vücutları yıllar önce kaybolmuş ve bugün yeniden kavuşmuş gibiydi. Birbirlerine olan uyumları dehşet iyiydi.
Jaehyun'un başı dönerken dudaklarından istemsizce bir şeyler döküldü.
''Taeyong... seni seviyorum.''
Taeyong bu ani itirafa pek aldırış etmedi. Tırnaklarını Jaehyun'un pürüzsüz cildine geçirirken, ''Tabi ki seviyorsun.'' demişti alay eder bir ses tonuyla. Aldığı zevk adeta başını döndürmüştü genç adamın.
İkili nefes nefese kalmış, yatak iyice dağılmıştı. Odayı ikiliden çıkan inleme sesleri dolduruyordu.
''Ah, evet evet...''
Taeyong artık dayanamayacak noktaya geldiğinde gözleri arkaya devrildi ve zevkle kendini bıraktı.
Jaehyun'da fazla beklemeden sıcak sıvısıyla Taeyong'u doldurmuştu. Kendini geri çekip yatağa bıraktığında gözlerinin önü yıldızlarla kaplı gibiydi. Vücudu hâlâ zevkle titrerken bakışları Taeyong'u buldu. Gözlerini kapatmış, nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Jaehyun daha yeni tatmin olmasına rağmen bu görüntü içini tekrar kıpır kıpır yapmıştı.
''Çok güzelsin Taeyong.''
Taeyong'un gözleri aralandı usulca.
''Evet, biliyorum.''
Jaehyun gülümsedi.
''Neden gülüyorsun?''
Jaehyun Taeyong'u ince belinden tutarak kendine doğru çekti ve üzerine doğru eğildi.
''Dudaklarının tadı çilek gibi.''
''Öyle mi?''
''Hı hımm ve ben çilek çok severim.''
Taeyong göz devirdi.
''Beni böyle etkileyemezsin.''
''Zaten etkileniyorsun.''
Taeyong dudaklarını kıvırdı alayla.
''Bence bu kadar çok kapılma bana, sonra canın yanarsa acını alacak olan kişi ben olmayacağım.''
Jaehyun'un kaşları çatıldı.
''Ne demek istiyorsun?''
Taeyong eliyle Jaehyun'un alnına dökülen saçlarını geriye ittirdi.
''Yani Jung Jaehyun aşk benim işim değil.''
⸻ ♡ ⸻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.