1.4⭒

669 98 21
                                    

Jaehyun, yanındaki boş sandalyeye oturan Yeri ve Ten'e çevirdi bakışlarını. Herkes okulun basket sahasında toplanmış, rakip okul ile oynanan basket maçını izliyordu. 

Jaehyun'un keyfi yoktu. Normalde basketbol severdi fakat bugün izlediği oyuna odaklanamıyordu ve hiçbir zevk almıyordu. Sahada tanıdık olan tek kişiler zaten Mark ve Johnny idi.

''Ten?''

Yeri elini Ten'in suratına doğru salladı sırıtırken. 

''Johnny'e aşık mısın sen?''

Ten'in gülümsemesi solarken bakışlarını kaçırdı utangaçça.

''Saçmalama ne alakası var... bu arada Taeyong nerede?''

Lafı geçiştirmek için sorduğunda, Jaehyun'un bakışları ikiliye döndü.

''Bilmem...'' dedi Yeri omzunu silkerken, ''En son duşların oraya giderken gördüm, Doyoung'u bekliyordur belki?''

Sesindeki muziplik Jaehyun'un midesine bir yumruk indirmişti adeta. Taeyong gerçekten Doyoung'u mu bekliyordu, iyi de neden?

Vücudu kıskançlıktan ve endişeden titrerken oturduğu yerden kalktı hızlıca.

''Nereye?''

Yeri arkasından bağırsa bile umursamadı. Kalabalık alandan son hızla çıkarken, adımları kendinden habersiz soyunma odasına yönelmişti.

''Ne yapıyorum ben?''

Duraksadı bir an. Gerçekten ne yapıyordu? Onu kendinden uzaklaştıran kendisiydi şu an kiminle takıldığı neden önemliydi ki?

Sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. Bakışları soyunma odasının kapısında gezindi bir süre. İçi içini yerken daha fazla bekleyemeden hızlıca girmişti soyunma odasına. Hızlı adımlarla dolapların olduğu tarafa yöneldiğinde hayal kırıklığıyla dolmuştu bakışları. Taeyong oturaklardan birinde oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Oluşan hareketlilikle bakışlarını telefonundan çekerek Jaehyun'a bakmıştı.

''Buradasın?''

Jaehyun hayal kırıklığıyla söylendiğinde Taeyong kaşlarını çattı anlamazca.

''Burada ne işin var?''

''Seni neden ilgilendiriyor?''

Jaehyun derin bir nefes aldı.

''Doyoung'u mu bekliyorsun?''

Taeyong'un kaşları biraz daha çatıldı.

''Ne söylüyorsun?''

''Gerçekten Doyoung'u mu bekliyorsun burada?''

Jaehyun'un kıskançlıktan gözü dönmüş gibiydi.

Taeyong oturduğu yerden kalkarken, ''Ne saçmalıyorsun sen?'' diye sordu sertçe. ''Ne işin var burada?''

''Yeri senin burada Doyoung'u beklediğini söyledi.''

Taeyong'un dudakları kıvrıldı.

''Peki bundan sana ne?''

Jaehyun yutkundu, gerçekten ona neydi ki?

''B-ben...''

Bakışlarını etrafta gezdirdi çaresizce, ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Taeyong'un acımasızca üzerine diktiği gözleri canını yakıyordu fakat o bunu hak etmişti.

''Sadece... boş ver.''

Adımlarını çıkışa çevirdi. Onun artık kiminle ne yaptığını umursamaması gerekiyordu. Onu bir anda bırakan ve hayal kırıklığına uğramasına sebep olan kendisiydi. Şanslıydı ki Taeyong sakindi. Fakat bu sakinlik Jaehyun'un canını yakıyordu. Taeyong ondan kolayca vazgeçmişti. Ona ölesiye öfkeli kalmamış, cezalandırmak istememişti. O gerçekten de onu umursamıyordu işte...

Hızlıca çıkmıştı okuldan, kendini büyük geniş bahçeye attığında maçın bitmiş olduğunu fark etti. Bahçe bir sürü öğrenciyle doluydu ve kendi okulundaki öğrenciler sevinç naraları atıyorlardı, kazanmışlardı demek ki. Şimdi oyuncular soyunma odasına gidiyor olmalılardı. İçi tekrar öfkeyle dolmuştu Jaehyun'un.

''Jae...''

Bakışları yanına gelen Yeri'ye çevrildi.

''Yarın geliyorsun değil mi?''

Jaehyun'un kaşları çatıldı.

''Nereye?''

''Yarın son maç için takım Busan'a gidiyor ya biz de gidiyoruz. İki günlük tatil gibide düşünebiliriz okul öğrenciler için bir otel ayarlamış.''

Jaehyun duraksadı. Bu şeyler için hiç keyfi yoktu fakat büyük ihtimalle Taeyong'da orada olurdu, Jaehyun Taeyong'u orada yalnız bırakmak istemiyordu.

''Doğru ya...'' demişti. ''Olur yarın giderim ben de.''

''Harika, otobüste birlikte otururuz o halde?''

Jaehyun onayladı, şu an Yeri'den başka arkadaşı yoktu zaten.


⸻ ♡ ⸻

⸻ ♡ ⸻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
prom queen // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin