9.Feda

16 10 0
                                    

Dışardan bakılınca Asya bizim için,kendini feda etmişti.Oysa o sevdiğine kavuşmak için yemişti o kurşunu.Fakat biz zaten tek hir kurşun ile ölmüştük.

"Hayır!"diye bağıra bildim sadece.Ne sesim çıkıyordu artık ne de gözlerimi açabiliyordum.

Gördüğüm tek şey Asya'nın kıpkırmızı olmuş yerde yatan ölü nedeniydi.

"Neden bunu yapıyorsun lan!Ne çıkarın var senin bu işten?"diye sordu Ege şiddetle.Ama bir faydası olmadı.

Aldığı tek cevap sessizlik oldu.

Saatler sonra bizi mezarlığın önünde bıraktılar.Ben,Ege ve kucağında Asya.Kaya nin mezarının önüde durmuş hesap veriyorduk adeta.Bir çocuk sesi duyuldu uzakta,oraya doğru baktım.Dört çocuk iki kız,iki oğlan etrafta konuşturuyor.

"Seninle evleneceğim ben kızım istediğin kadar kaç"diye bağırdı sarışın olan çocuk.Bu Kaya'nın çocukluğu idi.

"Yaa hayır ben seninle asla evlenmem ördek!"diye bağırdı gözlerinin mavisi parlayan Asya...

"Haha şunlara bak İpek ne kadar komik ler!Sen benimle evleneceksin değilmi?"diye sordu Ege...

Başını ona doğru çevirip dilini uzattı küçüklüğüm.

"Evleneceklerdi ikisi"diye mırıldandım geçmişe ve çocukluğumuza perde çekerken.

Ses çıkartmadı Ege.Aşk Fedakarlık mi istiyordu gerçekten.Acıya mi dayanamamış yoksa hasrete mi?Yoksa Aşka mi yenik düşmüştü...

Saatler geçmek bilmedi.Hava buz kesti ama biz üşüyemedik.Ailesi geldi Asya'nın sesleri hiç çıkmadı kızlarını almadan geri gittiler.Annesi dedi ki "Sevdiğinin yanına yatırın,beraber uyusunlar"...

Bizde dediğini yaptık.Asya'yı Kayanın yanına yatırdık.Sonra da üşümesinlerndiye üzerlerine toprak attık.

İçimde bir ses var demiştim ya size buraya geri donecegiz diyen:Haklı çıktı.

İkisini oracıkta uykuya bırakıp çıktık oradan.Gidecek ne bir evimiz vardı ne de paramız.Ne yiyecek yemeğimiz ne içecek suyumuz vardı.Zaten olsa da ne yemek yer dik,ne su içerdik.

Sabaha kadar yürüdük...Banklar bile kimsesizler ile doluydu.Gündüzleri nereye gidiyordu bu kadar insan?

Saatler kovalamaca oynarken bir dükkanın önünde durduk.

"Neresi burası?"diye sordum kısık çıkan sesimle."Dedemin yeri"dedi Ege.Onun da sesi gidiyordu.Ama adımları sert ve dikti.

"Oo hoşgeldin Ege bey oğlum.Akif usta burda değil gel seni odasına alayım."ellili yaşlarındaki abla bizi arka taraftan dolandirarak bir odaya getirdi."Geçin oturun çocuklar Akif bey oğlu da gelir şimdi."dedi ve çıktı odadan..

"Hoşgeldin eşşek sipası!"diye girdi saçlarına ak düşmüş,altmış yaşındaki amca."Merhaba güzel kızım hoşgeldin"dedi hemen ardından bana dönerek.

Sahi ne işimiz vardı bizim burada?

"Dede hiç uzatmayıp konuya gireceğim.Bu İpek,benim karım.Geçen aylarda kaybetti ailesini.Ortada kaldık...Kendisi hamile de gidecek yerimiz yok sen arka cikar misin toparlayana kadar?"dedi tek nefeste.

Karım mı?Hamile mi?Ne oluyor be.

"Belli.."gözleri beni süzdü."YÜzü gozu çökmüş İpek kızımın.Al şunları yolu biliyorsun,şifre de var sende geçinir gidersiniz."dedi Akif bey anahtar uzatırken.

Birkaç dakika sonra cafe den çıkıp yürümeye devam ettik.

Yoksukkuk...Tanrı kimsenin başına vermesin.

Tüm yolların sonunda ağaçların ortasına minik kulübeye girdik.Şehirden ne kadar uzaklaşmışız?Kaç saattir yürüyorduk biz?

"Gel bakalım,burası yeni evimiz"

***
MERHABA!Ay kısa bir bölüm oldu ama yazacak bir konu bulamadım...

En çok çocukluk kısmında üzüldüm...siz?

Buraya bölüm hakkında yorumları bırakmayı unutmayın!

İyi gecelerrr

Son Oyun  [Düzenlendi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin