cousin

388 48 38
                                    


"Canın yanmış, gülümsemişsin.
Kimse anlamamış."

Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos
_______________________________________________


Yaklaşık iki saattir Taehyung'u aşağıda bekliyorum. Aşırı sinir oldum bu çocuk napıyor ya iki saattir?!
Son bir kez daha bağırıp evden çıkmayı planlıyorum. Tam ağzımı açarken merdivenden inen bir Taehyung görmemle ağzımın şekli yuvarlağa dönüştü.

Bu okula mı geliyordu yoksa özel bir yemeğe mi?
Evet üzerinde okul formaları vardı ama verdiği Vibe tam olarak özel bir yemeğe gideceğini hissettiriyordu. Doğruyu söylemek gerekirse çok yakışıklı olmuştu. Ama bu ona sinirlenmeme engel bir şey değildi.

"Taehyung bak gerçekten ama gerçekten sadece okula gidiyoruz." Dedim ama o beni takmayip kapıyı açtı ve eliyle dışarıyı göstererek

"Buyrun Madam."
Göz devirerek yanından geçerken omuz attım. Direk dram yapmaya başladı

"Jisoo o benim en sevdiğim kolumdu yaşamıyor şuanda ne yaptın senn?(!)"

Arkama bakmadan yürümeye devam ettim. Okula yaklaştığımızı hissettiğim de içim de istemsizce bir gerginlik oluştu. Kim bilir Tae ve benim hakkımda ne düşüneceklerdi ama fazla umrumda olduğunu da söyleyemem.

Okulun kapısına geldiğimde Taehyung bana yetişmişti. Ona dönüp baktığımda yüzünde hafif bir tebessümle bana bakıyordu. İstemsizce gülümsedim ve yürümeye devam ettik beraberce aynı sükutta.

Merdivenleri çıkarken herkesin gözleri bize yani daha çok Taehyung'a dönmüştü normal olarak. Kuzenim olduğu için değil ama o gerçekten çok yakışıklı biriydi. Sevgilisi olacak kişi cidden şanslı.

Koridoru ilerlerken fısıldaşmalar kulağıma kadar geliyordu. 'Çok yakışıklı'
'Onun gibi birisinin yanında nasıl böyle bir erkek olabilir'
'Tanrim yoksa sevgililer mi?(!)'

Bunu duyduğum gibi söyleyen kıza dönüp baktım. Oda bana meydan okurcasına bakıyordu. Sonra bir anda Taehyung'un sesini duydum.

"Biraz daha sakin olur musun?"
Kafamı olumlu anlamda sallayıp sınıfa doğru yürümeyi hızlandırdım. İçeri girip sıramı oturdum. Taehyung'da girdiği zaman tüm gözler bize dönmüştü. Ama o umursamaz tavrını takınıp bana döndü ve

"Yanın boştur umarım" kafamı olumlu anlamda sallayıp yana kaydım çantasını yanıma indirip sıraya oturdu.

Sınıfta ki uğultu iyice artarken içeri hocanın girmesiyle biraz kesilmişti. Hoca sınıfa göz gezdirdikten sonra Tae'yi görünce

"Yeni mi geldin?" Dedi
Tae de sanki bu anı bekliyormuşçasına hemen ayağa kalktı ve kendini tanıtmaya başladı.

"Merhaba millet ben Kim Taehyung. Önceki sene yurtdışında öğrenciydim bir kaç sorundan dolayı ana vatanım olan Ko- "

Ayağına vurup daha fazlasına gerek olmadığını anlatmaya çalışan bakışlar atmaya başladım. İzin verseler tüm hayatını bu bir kaç derste anlatırdı. Yüzüne hemen takma bir gülümseme yerleştirip oturdu. Ve bana dönüp baktı. Bu bakışta çok değişik bir şey vardı sanki 'Eve gidince senin ağzına sıçıcam' korkmadım değil gibi.

Dersimiz biyoloji ve ben bu dersi gerçekten de seviyorum. Kitabımı açıp hocaya odaklanmaya karar verdim.

______________________________________________
_

Sonun da öğlen arası. Ve benim midem açlıktan dolayı felç. Sıraya yapışmış olan kıçımı kaldırıp Tae'ye baktım o da sanki bu anı bekliyormuşçasına ayağa kalktı ve

"Götüm yapıştı buraya sonunda kalkabildin"

Göz devirdim ve
"Hadi kantine gidelim" kafasını sallayıp peşimden gelmeye başladı.

Ona ne kadar laf söylesem de o benim ailemde benim için en değerli kişiydi. Annemden babamdan öteydi hatta. En zor anlarimda o vardı. O cidden benim şuan da tek destekçim di.

Beraber kantine vardığımızda derin bir nefes alıp içeri girdim ve girdiğim gibi herkesin gözü bana daha doğru Taehyung'a döndü. Bir şeyler alıp ilerlerken boş bir masaya oturduk kapının sesi ikinci kez geldiğinde bu sefer içeriye Mark ve arkadaşları girmişti. Tanrım neden bir günüm onsuz geçmiyor.

İçeri girdiği gibi göz göze gelince gözlerimi hemen çevirdim onun gibi iğrenç bir insanla aynı ortamda bulunmak bile beni daraltıyordu. Gözleri yanımda ki şahsa kayınca bir anlığına yüzünde o şaşkınlık ifadesi belirdi ama kısa bir süreliğine oda hemen kayboldu.

Taehyung'da onu gördüğü için elini sıkmaya başlamıştı. Bunu genellikle strese girdiği zamanlarda yapardı. Ortam aşırı gergin. Umarım ikisinden biri olay çıkartmaz diye içimden Tanri'ya dua ederken Mark'ın bize doğru yaklaştığını gördüm.

Evet kesinlikle kötü bir şey olacak..

Hala yaklaşırken Taehyung çok rahattı. Açıkçası kuzenimi tanıyorum yani bunun sadece bir gözdağı vermek amaçlı olduğunu çok iyi biliyordum. Ama aynı zamanda şuan da içinde ki stres topunuda çok iyi biliyordum. Umarım benim yüzümden kavga çıkmaz.

Hemen ayağa kalkıp Taehyung'un elini tutup onu da kendimle beraber sürüklemeye başladım. Ağzı şaşkınlıktan açılırken herkes bize bakıyordu. Onu arka kapıdan bahçeye çıkartmaya karar verdim şuanlık en mantıklı şey buydu. Hemen kapıyı açıp Taehyung'u dışarı çıkarttım yani daha doğrusu fırlattım.

Bana sinirli gözlerle bakarken bense sessiz bir şekilde ona bakıyordum ki lanet olası kapı sesi geldi evet Mark pes etmemiş peşimizden gelmişti. Sadece kendisi olmamakla beraber peşinden bir sürü insan getirmişti.

"Waovv şu manzaraya bakın millet Maymun Jisoo ve aptal kuzeni Taehyung "
Tae bir adım öne giderken kolundan tuttum ve ona yalvarırcasına baktım. Sadece sorun çıksın istemiyordum. Ama o sanki inatla önce elimi itti ve Mark'a doğru yürümeye başladı. Tam önünde durduğu zaman eliyle Mark'ın yakasını düzeltti.

Böyle bir şey beklemiyordum açıkçası kimse beklemiyordu. Derken Tae konuşmaya başladı.

"Eğer bir daha kuzenime maymun dersen maymun diyebileceğin bir ağzın olmayacak." Ne..ne bir dakika ne ara şiddete bu kadar meyilli olmuştu cidden artık karışmıyorum. Ama bu kalabalık neredeyse tüm okul burada bunu izliyor ve çoğu kişi videoya alıyordu.

Mark birden o iğrenç sesiyle "Ah Taehyung sen ve maymun kuzenin iğrenç insanlarsınız tabi onun insan olduğundan şüphe.." cümlesini tamamlamasına izin vermeden Taehyung ağzına yumruğunu geçirdi. Yumruğu atmasıyla benim ağzımdan küçük bir çığlık koptu.

Bu sefer ciddi ciddi fiziksel kavgaya girmişlerdi hemen koşup Tae'yi tutmaya çalıştım ama o anki sinirle beni yere fırlattı. Evet tam olarak diz kapağıma sıçmıştı. Ayağa kalkıp etrafima bakmaya çalıştım ve başım galiba anksiyetim yine başlıyordu. Ellerimin titremesi vücudumu sararken nefes almam benim için zorlaşıyordu. Gözlerimle etrafı izlemeye çalışırken birisinin bana doğru koştuğunu gördüm. Bu berbat duyguyu vücudumun artık taşıyamayacağımı hissederken buna engel olmayı bıraktım ve kendimi yere bıraktım.

Duyduğum tek ses ise "Jisoo" oldu.




Selam bebeler ben geldim. Biraz duygusallık sizler nasılsınız umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Uzun bir bölüm yazmaya çalıştım güzel olmuştur inşallah heheh

Believe Me |Jinsoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin