29.text

497 36 6
                                    

Madison Beer - Emotional Bruises

Yaklaşık 15 dakikadır susuyorduk. Dalgaların sesi kalp ritmimle doğru orantıyla çarpıyordu. Hızlı ve kesintisiz. Ege hafifçe bana çevirdi kafasını, bakmıyordum ama görüyordum.

" Daha susacak mıyız böyle?" dedi kafamı çevirerek gözlerine baktım. " Konuşalım. Ama nereden başlayacağımı bilmiyorum ki. Sen sor ben cevaplayayım olur mu?" dedim sonlara doğru kafamı eğerek. Neden böyle oluyordu? Ellerini birbirine vurarak " Peki o zaman ben ilk sorumu soruyorum. İlk ne zaman beni sevdiğini hissetmeye başladın?" dedi. Derin bir nefes alıp " Seni lisenin birinci yılında görmüştüm ilk. Dış görünüşünden etkilenmiştim baya. Ama o zaman herkes senin dış görünüşünden etkileniyordu. Kafamı çok yormadım bir süre. Ama sonra," deyip duraksadım. " Ne oldu? Bir sorun mu var?" dedi ilgili sesiyle. Sorun yoktu. Sadece bunca yıldır susmuştum hep. O'na karşı, kendime karşı. Böyle pat pat söyleyince garip oluyordu.

Hafifçe gülümseyerek hayır dercesine kafamı iki yana salladım. " Ama sonra işte seni izledim. Yaptıklarını gördüm, duydum. Sen çok iyi birisin Ege. Belki yaptıklarının farkında bile değilsin ama senin en ufak hareketin beni etkilemeye yetti. Kızlara karşı davranışın ya bırak kızları sen insanlara, canlılara karşı o kadar kibarsın ki. Bu beni sana çekti. Sonra seni sevmeye başladım işte. Daha nasıl anlatırım bilmiyorum." deyip öne doğru eğildim. " İpek bu söylediklerin benim için çok değerli. Kendini kasmana gerek yok bunu biliyorsun. Beni gayet iyi tanıyorsun. Peki neden beni bu kadar iyi tanımana rağmen neden yanıma gelip söylemedin? Kafamı karıştıran soru bu. Neden gelmedin bunca yıl?" dedi. " Bilmiyorum. Kızlar çok ısrar etti konuşmam için ama yapamadım. Senin tersleyeceğini asla düşünmedim asla. Kendimi güzel de buluyorum sorun dış görünüş değildi. Sorun benim içimde halledemediğim olaylardı. Bunu söylemek istemiyorum. Başka soru?" dedim hafifçe gülerek. Güldükçe rahatlayacağımı düşünüyordum ama daha çok kasılıyordum. Sandalyesinden kalkıp önüme gelip elini uzattı. Kafamı kaldırıp anlamayan gözlerle baktım. Elini tutmamı bekliyordu ama neden?

" İpek niye öyle öcü gibi bakıyorsun tutsana elimi. Sakın bana tutamam deme parti günü milletin içinde elimi tutup sürükledin peşinden." dedi alaycı bir gülüşle. " Bak sen paşama ya. Hoşuna gitmiş galiba. Ayrıca çekinmiyorum ben. Sadece anlayamadım. Al be tutarım." deyip elini tutup kalktım. Boyu uzundu ve ben deveye bakar gibi kafamı kaldırmıştım. Kısa değildim ama o çok uzundu.

İpek kızım tek sorun bu mu? Çocuğun boyu mu? El elesiniz. Aloo.

El ele yürüyorduk şuan sahilde. " İpek ben ilk anonim olarak yazdığında bilmiyordum. Ama sonra öğrenmiştim sen olduğunu. Hemen gözlerini açma bana. İsteyerek değildi. Bizim Caner sizin kızları konuşurken duymuş kızlar tuvaletinde. Bak yine gözlerini açtın. Caner bir kızla şey yapmak için oradaymış. Şerefsiz işte. O zaman söyledi bana da. Parti için konuşmuştuk ya ilk kafede o zaman biliyordum." dedi. Şuan şoka girmiştim. Ah ulan Deniz ile Elif sizin ağzınız kadar gevşek bir yer var mıdır acaba? Ama o kadar da kasılmamıştım. Çünkü Ege bana kötü hiçbiri şey hissettirmemişti. Canım ya. Ellerimiz hala iç içeydi. " Ya her şeyin altından neden Caner çıkıyor? Bir de yememiş içmemiş sana mı yetiştirmiş. Kesin kıskanmıştır. Heh salak." deyip güldüm. Ciddi olmadığımı biliyordu. Ege de gülüp " Bana aşık işte ne yaparsın?" deyip omuz silkti. " Zaten benim en büyük düşmanım Caner. Kızlar onun yanında çok zararsız kalıyor." dedim aksi bir sesle. " Sen çoktan sana sorun çıkaranların listesini yapmışsın bakıyorum da İpek." dedi iğneleyici bir şekilde. Ben bunu altında kalır mıyım?

still love | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin