ஐ6ஐ

648 78 76
                                    

"Fark ettiniz mi? Gözünde yara var." Demişti Jean, fısıldayarak arkadaşlarına.

Minibüsün en arka koltuğunda uyuyakalan Roselia hakkında konuşuyorlardı.
"Üstelik dönerken inleyerek dönüyor."

Roselia'nın yanından kalkıp ön iki koltuğa gelen Sasha ve Mikasa, sürücü koltuğundaki Jean'ı dikkatle dinliyordu.
"Yani, sabah yoktu. Demek istediğimi anlıyor musunuz?"

"O hâlde yolda gelirken bir şeyler olmuş olmalı." Dedi Mikasa.

"Ama öyle olsaydı bize bahsetmez miydi?" Dedi Sasha." Sonuçta bu hepimizin sorunu."

"Bahsetmezdi..." iç çekti Eren." Beni korumaya çalışıyor."

"Sana bu aralar çok sinir oluyorum, teneke kafalı." Dedi sinirle Sasha." Kendini şaştın bu aralar."

"Farkındayım, üzgünüm."

"Daha evvel işler pisleşecek derken ne demek istedin?" Diye sordu Jean.

"Peşimizdeler, bulunmamız çokta geçe kalmaz. En fazla 1 buçuk sene."

"Yani?" Diye sordu Sasha.

"Yanisi şu ki-"

"Yanisi şu ki; gittiğimiz yerde bizi kabul edebilecek bir yakuza bulmamız lazım." Dedi Mikasa, arkasına yaslanarak.

"Ne?! Yakuza mı olacağız?!" Demişti Jean." Tanrım, bu iş gittikçe korkunçlaşıyor."

"Bu adam öldürmemiz anlamına gelmiyor mu?" Diye sordu Sasha titreyerek." B-ben..." susmuştu.
Korkuyordu ve bu normaldi.

"Zorunda kalmadıkça hayır, ilk cinayetten sonra bir daha suçluluk duyacağını zannetmiyorum ya da korku."

"Tabi, sonuçta aramızda deneyimli var zaten." Dedi Mikasa, kollarını göğsünde bağlayarak." Profesyonel bir seri katilmişsin gibi davranma."

"Davranmıyorum, elimi zaten bir kere kana buladım. O yüzden sıkıntı olmayacağını söylüyorum."

"Birini öldürebileceğimi zannetmiyorum." Demişti Sasha, başını eğerek." Bu öldürdüğüm böceklere benzemez."

"Bu bir avcılık kuralı." Dedi Mikasa iç çekerek." Bizi avlayanları avlayacağız, yaşamak için öldürmemiz gerekiyor."

"Sen nasıl bu kadar kolay kabullenebiliyorsun bu durumu!?" Diye sordu Jean, biraz da sinirlenmişti.
Ancak Roselia'nın uyuduğu aklına gelince daha sessiz konuşmaya başladı.
"Tanrı aşkına, can almaktan bahsediyoruz."

"Öldürmezsek öleceğiz. Anlaşma yapmaya gelmiyorlar Jean, bizi öldürmeye geliyorlar." Dedi Eren." Sizler elinizi kıpırdatmasanız bile ben mutlaka bu olanların karşılığını vermeliyim."

"Hepsi senin suçun, sürtüğünün ona attığı çıplak fotoğrafları yayması onun sorunuydu. Senin değil." Dedi Jean.

"Düzgün konuş! Serena sürtük falan değil, o masum!"

"Roselia'da öyleydi!" Dedi sinirle Sasha." O da masumdu, yine de kıçını toplamak için gece yanına geldi!"

"Bu...bu bambaşka bir durum." Dedi Eren iç çekerek.

"Birbirimizi yemenin faydası yok. Tokyo'dan çıktığımız ân, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bizler, eski biz olmayacağız." Dedi Mikasa." Silah kullanmayı öğrenmeli, dövüş pratikleri yapmalıyız."

"Gittiğimiz yerde uygun fiyatlı dövüş kurslarını araştırabilirim..." diye mırıldandı Sasha.

"Silah satıcılarını da ben hallederim, hepimize uygun bir şey bulacağım."

"Bir şartım var." Dedi Eren, düz bir tonda.

"Senin için yapıyoruz bunca şeyi hâla ne gibi şartın olabilir?" Diye sordu Jean.

"Roselia..." dedikten sonra, başını hafifçe arkaya çevirip uyuyan arkadaşına baktı. Nefesini vererek tekrar önüne döndü.
"Silah ya da dövüş, onu buna dahil etmeyin, lütfen."

"Bu muydu?" Diye sordu Jean, yamuk bir şekilde sırıtarak.

"Söylemene gerek yoktu çünkü zaten böyle bir niyetimiz yok." Dedi Mikasa.

"Ama o zaman kendini nasıl savunacak?" Diye sordu Sasha." Üstelik şüpheli bir şekilde yara almışken..."

"O beni yeterince korudu." Başını cama çevirip, dışarıyı izlemeye başladı Eren." Şimdi de ben onu korumalıyım."

"Yalnız olmayacaksın, hepimiz onun yanında olacağız." Dedi Mikasa.

"Biz kursa giderken, Roselia evde tek kalacak. Bu konu hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Diye sordu Jean.

"Kursu boşverin. Neyi nerede ve kimde bulacağımı biliyorum. Güvende olacağız dedi." Mikasa, biraz tereddüt içerisindeydi.
Ailesini bu şekilde ifşa etmek istemezdi ama mecbur gözüküyordu.

"Mikasa?" Diye sordu Sasha.

"Babam..." iç çekti Mikasa." O bir yakuza, üstelik çokta karanlık birisi...yani bizim için güvenli olan tek yer orası."

"NE?!"
Herkes o kadar şaşırmıştı ki, sesleri çok yüksek çıktığından Roselia'yı uyandırmışlardı.

"Çocuklar..." diye mırıldandı, uykulu sesle Roselia." Bir şey...mi oldu?" Esnerken, elini dudaklarına siper etti.

"Yo, hayır! Hepimiz harikayız, ha ha! Neden uyumaya devam etmiyorsun ki?" Dedi Jean, terliyordu ancak yüzündeki gülümsemeyi kaybetmemek için çok uğraşıyordu.

"Jean'a katılıyorum, biraz daha uyumalısın." Dedi Mikasa.

"Gelince seni uyandırırız." Diye ekledi Sasha.

"I-ı, yeterince uyudum."
Öne doğru gelip, Sasha ve Mikasa'nın ortasına oturdu.
"Neden bahsediyorsunuz?"

"Sadece gittiğimizde nerede kalacağımızı düşünüyorduk." Dedi Eren." Ve bir yer bulduk."

"Ah öyle mi?" Gülümsemişti." Nerede kalacağız?"

"Babamda." Dedi Mikasa, elini Roselia'nın başına koyup omzuna yatırdı." Orada kalacağız. Güvende olacağız, özellikle de sen."

"Ben mi?" Diye sordu Roselia, hafifçe yerinde kıpırdanmıştı.
O adamla yaptıkları konuşmayı öğrenmediklerine göre neden onu korumak istesinler ki?
Başını kaldırmak istediğinde, Mikasa daha da bastırdı.

"Evet, özellikle sen çünkü en çelimsizimiz sensin. Tek başına hiçbir şey yapamazsın." Dedi Eren.

"Kıçını kurtaran kişi bendim." Dedi kaşlarını çatarak Roselia.
"Hem de bunu bir değil, iki kere yaptım."
Belki de üç...

"Bu çelimsiz olduğun gerçeğini değiştirmiyor. İstisnaları kaideyi bozmaz." Dedi Eren, umursamaz bir tonla.
Onu biraz kırmak zorundaydı yoksa onu koruyamazdı.

"O ciddi mi?" Diye sordu Roselia, Mikasa, elini onun başından çektiğinde sonunda başını kaldırabilmişti.
"Beni ne olarak görüyorsun? İşe yaramaz biri miyim yani sence ben!"

"Evet, Roselia." Dedi arkasını dönüp ciddiyetle Roselia'ya bakarak Eren." Öylesin."

Bilgilendirme 1 : Kenny'i Mikasa'nın babası yapacağım.

Bilgilendirme 2 : Eren'e kızmayın, onu korumaya çalışıyor:")

Killer.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin