ஐ4ஐ

728 85 120
                                    

"Onlar kim?" Diye sordu Sasha, Mikasa'nın yanına sessizce gelip arkasında durup onlara bakıyordu.

"Bilmiyorum, ancak burnuma iyi kokular geldiğini söyleyemem." Demişti Mikasa, kaşlarını çatarak.

"Birini arıyor gibi duruyorlar." Dedi Sasha, hafiften ürkmüştü.

12 kişilik bir tayfanın arkadaşınızın bölümüne gittiğini görseniz sizde korkardınız.

Mikasa, gözlerini kısarak adamlardan birinin koluna baktı. Daha sonra gözleri şaşkınlıkla irileşip hızlıca Sasha'ya döndü.
"Eren ve Roselia'yı bulmalıyız, hemen!"

*  *  *

"Daha evvel de dediğim gibi; sana en çok sarı yakışıyor, biraz beni dinle." Homurdanarak, Roselia'ya laf anlatmaya çalışıyordu Eren." Saçlarını boyatma fikrini çıkarır mısın aklından?"

"Bence siyahta bende iyi durabilir."

"Rosi!"
Saçlarından bir tutamını elinde tutan Roselia'nın elini tutup saçından çekti
"Unut bunu, saç boyatmak falan yok."

"Renk attırsam? Hadi ama, çok sıkıldım..." gözlerini devirdi Roselia.

"Heyecan arıyorsan başka işler yapabiliriz. Kendinle oynamayı bırak."

"Ne gibi?" Diye homurdandı, Roselia.

"Zile basıp kaçabiliriz!" Dedikten sonra gülmüştü Eren.

"O yaşı çoktan geçtik Eren..." gözlerini devirdi." Hemen bana geçerli bir sebep sunmazsan, eve giderken boya alacağım."

"Tamam dur, bulacağım!" Dudaklarını birbirine bastırıp düşünmeye başladı Eren. Ancak ne kadar düşünürse düşünsün, akıllarına bir şey gelmiyordu.

"Yani bir şey bulamıyorum ama-"
Gözleri Roselia'nın arkasına takıldığında, yavaşça gözleri daha da açıldı.
"Roselia..." diye fısıldadı.

"Bir şey bulamadın değil mi? Öyleyse boyayacağım."

"Rosi!"

"Ne var?" Diye sordu Roselia." Niye öyle bakıyorsun?"

"Yavaşça kalk, dikkat çekme."
Elini oturduğu sandalyenin kenarına koyup, ayağa kalktı.

Roselia'da onunla birlikte ayağa kalkmıştı.
"Neler oluyor?"

"Bir şey olduğu yok, boku yiyoruz sadece."

"Ne?"

"Buradalar."

"Kim burada?" Arkasını dönecek gibi olduğunda, Roselia'nın yanağına elini koyup başını çevirdi.

"Bakma diyorum sana! Yakuzalar, buradalar..." dedi Eren, hafiften terlemeye de başlamıştı.

"Ne? N-ne y-yapacağız?" Diye sordu Roselia, korkudan titremeye başlamıştı.
"Bir günde kim olduğunu bulmaları imkansız! Üstelik tüm delilleri yok ettik!"

"Duydunuz mu? Dün kavga eden iki kişiden birisi ölü bulunmuş.."

"Öyle mi? Bu çok korkutucu! Katil bulunmuş mu?"

"Hayır, polis arıyor."

"Eren..." diye fısıldadı Roselia, korkarak." Gazetede bile yer almayan birisinden haberdar olamazlar..."

"Bahsettikleri katil ben değilim, bundan eminiz." Demişti Eren, dudağını ısırarak." Sana söyledim, onunla birisi daha kavga etti. Muhtemelen o."

"Nasıl bu kadar soğukkanlı oluyorsun?!"

"Düşünmeye çalışıyorum ve korkun bana hiç yardımcı olmuyor, Roselia!"

Roselia, yutkunarak başını salladı.
"E-evet, haklısın..."

"Buraya geliyorlar. Şimdi burayı terk edersek çok dikkat çekeceğiz."

"Ne yapacağız peki?"

"Sarıl bana."

"Ne?" Diye sordu Roselia.

"Sarıl bana, sıkıca."

Anlamadığı için birkaç saniye durup kalmıştı Roselia.

"Hadi!"

"Oh bebeğim, 1 haftadır yurtdışındaydın seni öyle özlemişim ki!"
Kollarını sıkıca Eren'in boynuna dolayıp başını boynuna saklamıştı. Saçları Eren'in yüzünü örterken, Roselia titremeden duramıyordu.

Eren sırıtarak, ellerini beline yerleştirip onu daha da yakına çekti.
"Yurtdışıda nereden çıktı?"
Anlamıştı, ancak uğraşması güzeldi.

"Oh, fizik tedavin daha iyiye gidiyor galiba. Baksana, artık bana sarılabiliyorsun. 2 ay öncesine kadar sarılamıyordun bile! Ancak hâla elin boşluğa düşüyor gibi..."

"Salla salla..."

"Kes sesini, hayatını kurtarmaya çalışıyorum..." diye fısıldadı Roselia.

Çete yanlarından geçip Jean'a doğru ilerledi. Yanında durduklarında, Jean korkusunu bastırmaya çalışarak güçlü durdu.
"Buyrun? Kahve mi istiyorsunuz?"

Ek iş olarak okulun çay bahçesinde çalışıyordu.

"Eren Yeager, onu tanıyor olduğunu biliyoruz. Nerede o?"

"E-eren mi?" Jean, kısa süreliğine Roselia ile göz göze geldikten sonra hemen başını çevirdi.
"Eren, bugün okula gelmedi. Taşınıyor, evet evet buradan gidiyor."

"Nereye gidiyor?"

"O lanet herifi bulursam bıçağımı boynuna saplayacağım."

Eren, sertçe yutkunduğunda Roselia, baş parmağıyla onun saçlarını okşayıp rahatlatmaya çalıştı.

"Hokkaido eyaleti!"
Jean'ın ağzından birden çıkmıştı.
"Evet, öyle bir şeylerden bahsetmişti sanki..."

"Kuzeye mi gidiyor yani?! Adam bizden çok uzağa gitmiş."

"Çabuk bana hangi şehre gittiğini söyle."

"Şey emin değilim... Sapporo olması lazım, ancak nereye taşındığını söylemedi. Zaten buradan gittikten sonra telefon numarasını falan da değiştirmiş, ulaşamıyoruz."

"Siktiğimin herifi!"

"Bizimkilere haber verelim. Buradan bir şey çıkmaz."

"Yalan söylüyorsan kendini öldün bil!"

"Neden size bulaşayım ki? Aklımı peynir ekmekle yemedim herhalde."

"Öyle olsa iyi olur."

"Gidelim patron."

Adamlar, uzaklaştığında Eren, Roselia'ya daha sıkı sarılmaya başladı.

"Eren, gidiyorlar ..." diye fısıldadı, Roselia.

"Roselia!"
Koşarak, Eren ve Roselia'nın yanına geldi Mikasa'yla Sasha.

"İyisiniz, değil mi?"

"Burada neler oluyor? Neden Eren'i arıyorlar?"

Roselia, etrafa bakındıktan sonra Jean'ın eliyle onu içeri çağırdığını gördü.
"İçeri geçelim, anlatacağım."

Killer.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin