ஐ10ஐ

584 68 50
                                    

Dirseğini, midesine geçirip kıvrılan adamın diz kapağına bıçağını sapladı. Daha sonra adam yere yıkılacak gibi olduğunda, bıçağını çıkartıp karnına saplamıştı.

Zaten yere düşen adamın, bıçağını hareket ettirerek karnından göğsüne doğru kesmesine sebep olmuştu.

Bıçağını tamamen çekip, uzaklaştı ve kafasına bir tekme attı.

"Bu kadar yeter." Dedi Sasha, elinin tersiyle önüne düşen saçlarını yukarı doğru ittirdi. Yine de yüzü kan olmuştu.
"O zaten öldü."

Eren, ona doğru baktı ancak ses etmedi.

"O da zaten eve gitti." Dedi yumuşak sesle Sasha." Her şey yolunda."

Bıçağını kapatıp cebine geri soktu.

"Bu bugün on dördüncüydü." Dedi Mikasa, kaşlarını çatarak." Bir şeyler tuhaf."

"Farkında mısınız? O gittiğinden beri daha çok kişi bize saldırmaya başladı." Dedi Jean." Burnuma kötü kokular geliyor."

"Ya gitmesi kötü bir kararsa?" Diye sordu Sasha." Yanımızda onu koruyabilirdik."

"Hayır, bu iyi." Dedi Eren, önüne düşen saçı başını sallayarak arkaya itti.
"Bunları yollayan it her kim ise belli ki onu hesaba katarak bize yolluyor. Burada olmadığından ötürü bize saldıran kişi çok daha fazla."

"Neden onu hesaba katsın ki? Bir tuhaflık sezmiyor musunuz?" Diye sordu Jean. "Sonuçta Roselia kim ki önemli olsun?"

"Son silah." Dedi Eren öfkeyle bakarak." Bana karşı kullanacakları son silah."

"O hâlde ne yapacağız? Rehin alınabilir!" Demişti Sasha endişeyle.

"Hayır..." diye söylendi Mikasa." Rehin alınmayacak çünkü hepimiz onu unutmuş gibi yapacağız."

"Değer vermiyormuş gibi..." diye mırıldandı Eren.
İç çekti, arkasını dönüp ellerini cebine soktu ve eve doğru yürümeye başladı.

"Bu en çok onun için zor olacak..." dedi Sasha üzülerek." Ona cidden çok değer veriyor ve bunu belli edemiyor."

"Sadece bu da değil." Diye ekleri Jean." Günden güne fark ettiği bir şey daha var ve bu onu rahatsız ediyor."

"Nedir o?" Diye sordu Sasha.

"Ondan hoşlanıyor." Demişti Mikasa, iç çekerek." Ancak bunu geç fark etti."

"Ya Serena?" Diye sordu Sasha.

"6 ay boyunca hem Roselia'dan hem de ondan uzak kaldı." Dedi Mikasa, hüzünlü bir tebessüm yerleşti dudaklarına." Ancak birinin yokluğunu daha çok hissetti."

"Diğerine de yol verdi." Dedi Jean." Bu her şeyi açıklıyor."

"Burada dikilmeyelim. İlerleyin." Demişti Mikasa, Eren'in arkasından giderek.

Eren, önlerinde duran siyah arabanın ön koltuğunu açıp oturdu ve kapıyı kapattı.
Ardından arkadaşları da arabaya binmişti.

"İyi işti çocuklar."

"Zamanında geldin, Connie. Demek ki sana yarım saat erken saat vermek gerekiyormuş."
Arkasına yaslanarak, klimayı açtı Eren.

"Nnh..."
Arkasına dönüp Jean, Sasha ve Mikasa'ya baktı.
"Her türlü yakuzayla çalıştım, şunun kadar sinir bozucusunu görmedim. Hep mi böyleydi?" Diye homurdandı.

"Bu aralar bunu çok sorguluyoruz..." Demişti Jean.

"Önüne dön ve arabayı sür, vakit öldürme."

"Emredersiniz..." diyerek önüne döndü ve gözlerini devirdi Connie.
Daha sonra bir şey hatırlamış gibi Eren'e bir anlığına bakıp yola döndü ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

"Araştırmamızı tamamladık. Armin, tüm gün evde oturup şifre kırmak zorunda kaldı ama başardı."

"Ne araştırması?" Diye sordu Mikasa.

"Ona bu adamların başını bulması için talepte bulunmuştum. Ondan bahsediyor." Dedi Eren." Ee, kimmiş bu lanet heriflerin başı? Birisi çeteyi yönetiyor olmalı."

"Evet, doğrusu tahmin ediyorsunuz. Reiner Braun, son 2 senede çetenin başına geçmeyi başarabilmiş. Sadece bu da değil, oldukça yetenekli bir iz sürücü."

Eren, kollarını göğsünde bağlayıp başını dik tuttu.
"Bu adam sarışın mı?"

"Evet, nereden bildiniz?!"

Eren, sessiz kalıp başını çevirdi.
İlk cinayetini işlediği zaman, Roselia'yı köşeye sıkıştıran adamdı. Onu görmüştü. Ancak o kadar korkaktı ki, onu koruyamamıştı bile.

"Yara izi?" Diye sordu Jean, Eren'e.

"Evet..." diye cevap verdi soğuk sesle Eren." O yapmıştı."

Roselia'nın gözünün altına çizik atan kişi oydu.

"Onu geberteceğim." Derken yüzünde bir mimik bile oynamamıştı. Sanki her zaman yaptığı normal şeylerdendi.
"Gözünü yerinden çıkaracağım."

"Onu nerede buluruz?" Diye sordu Mikasa.

"Onu öldürürsek her şey biter mi?" Diye sordu Sasha.
Yani, her şey bitse neydi bitmese neydi. Sonuçta bir kere bulaşınca devamı elbette geliyordu.

"Onu bulamazsınız. O sizi bulur." Dedi Connie, kırmızı ışıkta durmuştu.
"İnsan olduğundan şüpheliyim, izini çabucak kaybettirebiliyor. Ayrıca... üzgünüm Sasha, her şeyin biteceğini hiç sanmıyorum. Bir yakuzayı dağıtırsanız ortaklık ettikleri kişiler de sizin peşinize muhakkak düşecektir. Bu işler böyle yürür."

"Üzülme, ben yanındayım." Diyerek Sasha'nın elini sıktı Jean." Ben buradayken sana hiçbir şey olmayacak."

"Kendim için değil, bizim için endişeleniyorum." Diyerek başını Jean'ın omzuna koydu Sasha." Sanırım hepiniz vedalaştınız ancak ben geçmişime hâla sarılıyorum."

"Gitmesine izin ver..." yeşil ışık olunca Connie tekrar arabayı sürmeye başladı. Bir yandan gözünü yoldan ayırmıyor diğer yandan kulağı Eren'in söyleyeceğindeydi." Sırtında bir yükle yaşayamazsın Sasha. Karakter bölünmesi yaşamanı istemiyorum. Tek ve güçlü olmalıyız."

"Haklısın..." diye mırıldandı Sasha.

"Pekâla, bize ne yapmamız gerektiğini söyle." Dedi Mikasa konuyu dağıtarak.

"Onu aramayın. O sizi bulacaktır. Ancak kendisi geldiği zaman sevinmelisinizde." Demişti gülerek Connie. Dikiz aynasından arka üçlüye baktı.
"Rakibi olarak görmediği kimsenin ayağına gitmez."

Killer.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin