Hoşgeldiniz~,
İyi okumalar *-*
×××
Hayatımda hiç olmadığım kadar dinç olduğum bir hafta geçirmiştim ve bu sonraki hafta da etkisini göstermeye devam ediyordu.
Harry ile ilk geçirdiğimiz geceden sonra durmamıştık. Günlük hayatımıza devam ediyor, işlerimiz bittiği gibi ya onun, ya da benim evimde buluşup birlikte olmadan günü sonlandırmıyorduk. Tadına ve kokusuna her yapışımızda doyacağımı hissediyordum ancak bittiği gibi daha daha fazlasını isterken buluyordum kendimi.
Teklifsiz, sorgusuz ve sualsiz başladığımız sevgili ilişkisi de şimdilik iyi gidiyordu. Bazen ne olduğunu anlamadan kavga ederken buluyorduk kendimizi. Çoktan birbirimize yükselmiş halde, tıslamalar ve hırlamalar havada uçuşurken aklımıza bir şey gelmiş gibi bir anda normale dönüyor ve takılmaya devam ediyorduk. Bu yersiz kavgaların türlerimizin çatışmasından olduğunu varsayıyordum.
Tüm bunların dışında Kedinin yapışkanlığı devam ediyordu. Her geçtiğimiz gün cürretkarlığı artıyordu. Bunun bir nedeninin de benim ona karşı yumuşamaya başlamamdan kaynaklanıyordu. Ancak yadırgamıyordum, sonuçta birbirimizin özeline girmiştik resmi bir şekilde. Daha çok fiziksel olarak. Tabii ki Kediye bu yeterli gelmediği için bu geceyi sohbet gecesi ilan etmişti. Anladığım kadarıyla tüm hayatımı ele alacaktı...
Sıkıştığım yerde onu azdırıp konuyu kapatabileceğime güvendiğimden rahattım.
Dalgın bir şekilde pastayı kutusuna yerleştirip, çörekleri paketlerken dikkatle izlendiğimi fark etmedim. Siparişi verip parayı aldım ve kasaya koyarken de kafamı çevirip iki tanesi dolu masalara kısa bir bakış attım.
Ah, sarışın bir dişi Borzoy.
Yatık kulakları ve uzun bedeniyle fit bir köpek melezi. O kadar eminim ki benden uzun olduğuna...
Kendi kendime sinirlerimi bozarak tezgaha yaslanmıştım ki telefonum titredi. Harry olmamasını umarak ekranı açtım, çünkü telefonu elimden bırakmama asla izin vermiyordu.
'Benden daha fazla kaçamayacaksınız!'
Mesajı okuduğum gibi gözlerimi devirdim. Kim olduğuna bakmamıştım bile ilk başta ancak tahmin etmesi zor değildi.
'Artık oluruna mı bıraksan Niall?'
Hızlı mesajım aynı hızla yanıtlandı.
'Asla!'
Cevap vermemek üzere telefonu cebime geri koydum. Titrese de bakmayıp, bir masayı boşaltan müşterilerin ödemesini aldım. Fakat çıkan müşteriler gibi beni de korkutan bir şekilde cama çarpan meleze baktım.
Niall elleri gibi tüm bedenini de cama yaslamış sinirle salladığı kuyruğu ve bakışlarıyla bana bakıyordu.
Ona olan tuhaf bakışlarımdan gözlerini ayırmadan içeri girdi ve tezgahın diğer tarafında durdu. Sonra beklemeden ellerini tezgaha yasladı ve öne yatık sarı kulaklarıyla, hiçbir zaman ciddiye alamadığım o ifadesiyle baktı.
"Benimle ne zaman tanıştırmayı düşünüyorsun acaba sevgilini!?"
Gürültülü kişiliği ilk defa işime yaramış ve geldiğinden beri gözlerini çekmeyen Borzoy bozulmuş bir suratla önünü dönmüştü.
"Zaten bir kere gördün daha ne istiyorsun?"
"Adını biliyorum bir tek! Beni görünce yolunu değiştirmek nedir, bu kadar mı kıskançsın be Kurt adam!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"don't escape, come here!" // larry
FanfictionMelezlerden oluşan bir dünya düşünün.. Neden bir dünya da melezlere ayrılmış olmasın ki? Bitmeyen bir kovalamacanın hikayesine, hoş geldiniz. Başlangıç~ Ağustos 2017 streetcat!harry siberianhusky!louis