2 x 2

272 29 23
                                    


Her gecenin bir sabahı vardır derler. Ne kadar acı çeksen de, ne kadar boğulsan da sabaha içinde bir ferahlamayla başlarsın derdi annem. O halde neden? Neden o kadar zamandır gülümsemiyordun anne? Sizden başka kimsem yokken, sizden başka ışığım yokken neden beni bir başıma bıraktınız? Çok ağrıyor. O kadar ağrıyor ki artık dayanamıyorum, sadece... sadece uyumak istiyorum.

Endeavor: Sana öyle bir ders vereceğim ki kılını kıpırdatmaya bile korkacaksın Shoto!

Her ne kadar karşılık vermek istesem de güçsüz olduğumun bilincindeyim. Sadece ağzımdan tükürdüğüm kanla dolu zemine bakıyorum. Her tarafım sızlıyor. Uykum geliyor.

" Yapma artık! Baksana dersini aldı! Devam edersen ölecek!"

Sesler kesiliyor, ışıklar kapanıyor. Bir süre sonra da kapının kapanma sesini duyuyorum. Hepsi kulaklarımda bir uğultu şeklinde... Uyumak istiyorum...

Gözlerim kapanmadan önce duyduğum son şey annemin çaresiz çığlıkları oluyor...

xxx

"Bu o mu?"

"Neden yüzü yara bere içerisinde?"

"Duyduğuma göre bir suçluyu yakalarken yaralanmış."

"Bu yaşta mı? Hem de daha okulu bitirmeden? Çok havalı!"

Fısıltılara kulak tıkayıp öğretmenim olan şu sargılı manyağı beklemeye koyuldum. İsmi şeydi sanırım...

All Might: Hadi ama Aizawa! Bu akşam vaktini bana ayırmak neden bu kadar zor?

Aizawa: Bu seni hiç alakadar etmez koca adam.

Arkadaştan da öte görünen bu ikiliye karşın yüzüme yalandan bir gülümseme koydum.

Todoroki: Merhaba efend-

Aizawa: Her ne kadar Endeavor'un oğlu olsan da sınıfımda evden kaçan ağır ergenlere yer yok ve şu yüzündeki zoraki gülümsemeyi sil. Midemi bulandırıyorsun.

Omzuma çarpıp içeri geçti. Gözlerimi sıkı sıkıya kapatıp derin nefesler aldım. Anlaşılan burada geçireceğim zaman pek de kolay olmayacaktı. Birden başımda ağır bir el hissedince düşüncelerimi bir kenara attım. All Might başımı okşuyordu?

All Might: Neler yaşadın bilmiyorum ama her şey düzelecek inan bana. Aizawa ile konuşacağım, bu sırada benimle küçük bir kaçamak yapmak ister misin?

xxx

Başımın ağrısından ölecek gibi hisseden ben, rahatlamak adına oturduğum bankta biraz gözlerimi kapadım. Acaba evdekiler ne yapıyordu? 

Birden burnuma gelen çocukluğumdan bir koku ile ayağa kalkıverdim. Bu...

All Might: Al bakalım Soba'nı. (Soba: Geleneksel Japon kültüründen makarnaya benzer bir yemek)

Çocukken neredeyse her gün annemden istediğim yemeği yıllar sonra ilk defa yiyordum. Yıllardır babam doğru düzgün dışarıya çıkmama izin vermediği, verse de dışarıdan bir şey almama izin vermediği için alamamıştım. Dışarıdayken yemek istesem de dürüst olmam gerekirse korkumdan yiyememiştim. Annemden de istememiştim... O kazadan sonra...

All Might: Ha? Neden ağlıyorsun?

Ağlıyor muydum? Burnumu hemen çekip yalandan gülümsedim.

Todoroki: Yemek o kadar sıcak ki buharı gözümü yaşartmış olmalı.

Banka oturup yaklaşık yarım saat -daha doğrusu ben 5 dakikada bitirdim- yemeğimizi yedik. Aramızdaki sessizlikten anladığım kadarıyla önemli bir şey soracaktı.

All Might: Neden kaçtın diye sormayacağım Todoroki ama şunu merak ediyorum doğrusu. Bunca zamandır kaldığın barda kiminleydin? Daha doğrusu kimlerleydin? 

Yalan söylemeye ihtiyacım yoktu. Barı araştıran polis diğerlerinin eşyalarını bulmuş olsa gerek ama hedef ben olduğumdan araştırma gereksinimi duymamışlardır.

Todoroki: Küçük bir sokak çetesiyle kaldım. İçlerinden birinin bana borcu vardı.

All Might: Küçük yaşlardan bu yana başının beladan kurtulmaması cidden değişik, peki bana biraz onlardan söz etsene.

Elimdeki boş plastik Soba kasesinin çevresine ellerimi koydum, hala ılıktı. O an güneşi kesen bulutlar ilgimi çekti. Hafiften ılık bir rüzgar...

Gülümsedim.

Todoroki: Ayrıntı vermemeyi tercih ederim ama içlerinden birini, bir yönden o kadar kendime benzetiyordum ki... ama ben farkında olmadan bir hata yaptım.

All Might: İyi anlaşıyordunuz sanırım?

Todoroki: Pek sayılmaz...ama şikayet edemem çünkü hepsi benim hatam.

Üzügünüm Midoriya... Umarım hala yaşıyorsundur.

xxx

Deku: Ciddi misin sen?! Öleceğim öleceğim!

Toga: Eve elin boş dönersen tabii ki öleceksin Deku'cuğum.

Önümüzdeki büyük ve korunaklı malikaneye bakıp sertçe yutkundum. O an ölme ihtimalimin yüzdesini mi yoksa Eri ile karşılaşınca yüzümün alacağı hali mi düşünsem bilemedim.


Yazılma tarihi: ???

Yayımlanma tarihi: 10/5/20XX

Yazar notu:  Size Eiji'nin Ash'e yazdığı mektubu hatırlatmak istiyorum bugün.

Sevgili Ash, 

Ash, senin son zamanlarda pek iyi görünmemenden ölümüne korkuyorum. 

Farklı dünyaların insanları olduğumuzu söyledin ama bu doğru mu? 

 Ciltlerimizin ve gözlerimizin rengi farklı olabilir, aynı ülkede doğmuş olmayabiliriz ama arkadaşız, önemli olan da bu değil mi? 

Amerika'ya geldiğim için çok mutluyum. Birçok insanla tanıştım. En önemlisi ise seninle tanıştım.

 Bana tekrar ve tekrar beni korkutup korkutmadığını sordun ama senden bir kez bile korkmadım. 

 Dahası, sen benden çok daha incinmişsin. Böyle hissetmekten kaçamadım. Komik, ha? 

Benden daha zeki, daha büyük ve daha güçlüsün ama hep seni korumam gerektiğini hissettim.

 Seni kaderden korumak istedim. Seni uzaklaştırmaya, benden daha da öteye taşımaya çalışan kaderden... 

Bana bir keresinde okuduğun kitaptaki leopardan bahsetmiştin. Nasıl o leoparın geri dönemeyeceğinden bu kadar emindin?

Bense senin bir leopar olmadığını ve kaderini değiştirebileceğini söyledim. 

Yalnız değilsin, ben yanındayım. 

Ruhum her daim yanında...

— Eiji Okumura




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

[Villain]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin