Ceylan'ın anlatımı ile
Ece'nin dediği yere Mado'ya gelmiştim. Evet burayı seviyorum. Çok güzel bir yerdi. Fazla geçmeden Ece gelip karşıma oturdu. "Merhaba" dediğimde güler yüzle cevap verdi. "Merhaba nasılsın?"
Sıcak kanlı olması üzerimdeki gerginliği bir nebze azaltmıştı. "Teşekkürler iyiyim. Sen?"
"Ay geç beni şu Emre mevzusu ne iş?"
Yerimde dikleşip anlatmaya başladım. "Anladığım kadarıyla Emre'yi baya tanıyorsun. Ben iki kere gördüm. Kızın peşini bırakmıyor. Belli ki Meryem de ona bir şey yapmak istemiyor yada adam onun gözünü korkuttu."
"Ha o olay öyle değil. Eğer kavga durumu falan olursa olayları Fatih'in duymasını istemiyor. Yoksa çocuk şimdiye kadar ölmüştü. Onlardan önce ben öldürürdüm de işte izin yok."
O an aklıma gelen fikir ile sırıttım. "Peki izin almazsak ve yapacağımız şeylerden kimsenin haberi olmazsa." Başta kaşlarını çattı. Düşünüyor gibiydi. Sonra ciddi bir tonda "Biz erkek de sikiyoruz tamam mı?" dediğinde güldüm.
Tam ne yapacağımızı konuşacağımız zaman Ufuk ve Arda'yı gördüm. Onlar bizi fark etmemişlerdi. Ece'ye onları gösterdim.
Ece arkasına dönüp onlara baktığında bıkkın bir ifade yerleştirdi yüzüne. Garson ile tartışıyorlardı. Ece ayağa kalkıp onların yanına gitti. Benim burada olduğumu görmelerini istemiyordum. Yüzümü başka bir tarafa çevirdim ancak Ufuk'un bağırması ile pek de başarılı olamadığımı anladım.
"Aaaaaa Kaos burda. Naber lan?"
Yalandan gülümseme yüzüme yerleştirdim. "Nasıl olsun işte yaşamaya çalışıyorum." Bir an önce gitmesini istiyordum ancak Arda ile beraber sandalyelere oturduğunda onlardan kurtuluş olmadığını anlamıştım. Sudan büyük bir yudum alacağım zaman Ufuk'un dedikleri ile şu boğazımda kaldı. "Seni Meryem ile shipliyom. Valla bak. Mesela o sana yardım etmiş sende düşman olmasını umursamadan- LAN KIZ ÖLÜYOR."
Arda sırtıma sertçe vurduğunda ciğerlerim ağzımdan çıkacak sandım. "Lan köpek böyle vurulur mu? Ölüyordum."
"Ölme diye vurdum zaten."
Ece'nin sesi hepimizin sesini bastırdığında ona döndük. "Yeter be. Şimdi beni iyi dinleyin beyin yoksunu iki şahıs. Emre'yi tanıyorsunuz. O çocuğu bulup belasını sikmemiz lazım. Sizde bunu öğrendiğiniz için bize yardım edeceksiniz. Ama bundan bir kişiye bahsederseniz sizin canınıza okurum. Doğduğunuza pişman ederim. Tamam mı?"
Çocuk gibi kafalarını aşağı yukarı salladıklarında bende salladım. Birden bağırınca ben bile korktum aq.
Boğazımı temizleyip konuştum. "Anlaştığımıza göre onu bulalım." Hepimizden önce Ufuk kalktı. "Bakın bende ne var" diyerek cebinden bıçak çıkardı. Anlam veremeyerek suratına bakıyordum. Arda "Bunu niye yanında taşıyorsun manyak herif?" diye sordu.
"Hani benim pamuk şeker ile olaylarım var ya. Onu bıçaklamıştım. Her an bana saldırabilir şerefsiz. Güvenmiyorum. O yüzden yanımda taşıyorum."
Hiçbirimiz bir şey demedik. E haklıydı ne diyebilirdik ki? Plan yapmadan Mado'dan ayrıldık. Her şey doğaçlama olacaktı. Arda'nın bir arkadaşı sayesinde Emre'nin nerede olduğunu öğrendik.
Her ne kadar onlara güvenemesem de Ece'ye güveniyordum. Arda'nın dediği yere geldiğimizde etrafı inceledim. Küçük bir eğlence mekanıydı. "Girelim mi?" diye Arda sorduğunda Ece cevapladı. "Hayır, içeride çok kişi vardır. Çıkmasını bekleyelim." dedi.
Ufuk ve Arda kendi arasında tartışırken Ece bana dönüp konuştu. "Ondan hoşlanıyor musun?"
"Ne? Tabi ki hayır."
Ciddi durmaya çalışarak "Peki neden taktın bu kadar Emre'ye. Biz onu kardeşimiz gibi gördüğümüz için buradayız. Ya sen?"
Verecek cevabım yoktu. Çünkü bende bilmiyordum. Ben bu duygulara uzak insanım. Düşmanımın kardeşinden hoşlanmak garipti. Eğer gerçekten öyle bir şey olsaydı? Yok yapamam. Onu sevemem.
Emre mekandan çıktığında düşüncelerimden ayrıldım. Ufuk beni sarsarak "Çıktı" dedi. Onu bizde görüyoruz salak.
Ece bir bez çıkarıp içine bir şey döktü. "Bu ne?" diye sorduğumda gülümsedi. "Eter. Bayıltacağız. Sonra benim bildiğim bir yer var oraya götürür bağlarız. Devamında ne olur bilmiyorum."
Ben onlardan uzaklaşıp Emre'nin yanına gittim. Beni gördüğünde şaşırmıştı. Yanıma doğru adımladı. "Senin burada ne işin var?"
Aşırı sinir bozucuydu. "Öylesine dolaşıyorum buralarda." dedim. O bir şeyler söylüyordu ama ben arkadan yaklaşan Ece'yi takip ediyordum. Birden elindeki ben ile ağzını kapattı. Ufuk onun ellerini tutarken Arda arabayı getirdi.
Emre'nin bayıldığını görünce Arda ve Ufuk arabaya taşıdı. Gerginlik vardı bende. Sanki bir şey olacakmış gibi.
Ece'nin tarif ettiği yere geldiğimizde Emre'yi bir sandalyeye bağladık. Ufuk ve Arda yanımızdan gittiğinde onlarla uğraşmayıp Emre'ye baktım. "Uyandırayım mı?"
"Ceylan acaba döve döve mi uyandırsak?"
"Oha çok mantıklı."
Elimi yumruk yapıp yüzünü indirecekken gelen ses ile durdum. "Ebenin amı."
Sesin geldiği yere baktığımda Meryem'i gördüm. Bunun ne işi vardı lan burada? "Lan çocuğumu kaçırdınız salaklar?" Diyip güldüğünde bende gülümsedim. Cidden komik duruyordu.
Ece konuştuğunda ona döndüm. "Tam olarak öyle."
"Oha lan. Ufuk söylemese haberim olmayacak."
Gözümü devirip Ece'ye baktım. Güya kimseye söyleme demişti. "Uyandırın ve salın çocuğu. Eşkiya mısınız?"
Ben başta yavaşça sonra da hızlı bir şekilde suratına vurdum. O uyanmadıkça daha da sert vuruyordum. Hâlâ uyanmayınca tekme attım.
Sandalyeden düştüğünde uyanmıştı. "Benim ne işim var burada? Lan Meryem aç kollarımı."
"Sus salak sus. Şimdi bunu neden kaçırdınız anlatın?"
"Sik- yani konuşmak için" dediğimde gözlerini kısarak baktı. "Çözün ellerini ve bırakın."
Ece ve ben aynı anda "Hayır" dedik. Ece hızlı bir hareketle o bezi Meryem'in ağzına kapattı. Biraz çırpındıktan sonra bayıldı. "Ece ne yapıyorsun sen?"
"Biraz sonra uyanır bir şunun işini halledelim."
Meryem'e baktım sonra Emre'ye. Hâlâ yerdeydi. Yanına gidip defalarca karnına tekme attım. Sonra durup eğildim. "Eğer bir daha seni onun yanında görürsem bu kadar ile kalmaz. Öldürürüm."
Son kez tekme atıp uzaklaştım. Ece onunla uğraşırken Meryem'in yanına gidip yavaşça yanağına vurdum ama uyanmıyordu. Bir şey mi oldu acaba? Telaşlandığım için onu sarsıp vuruyordum. "Uyansana. Bak ağlarım. Ece bu uyanmıyor. Ambulansı arayalım. Öldü mü?"
Ece de gelip uyandırmaya çalıştı. Artık ağlamaya başlamıştım. Ya bir şey olduysa diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Bulunduğumuz yere Arda, Ufuk ve Fatih geldi. Şok olmuş şekilde bize bakıyorlardı.
Böyle bakmaları doğaldı. Sandalyeye bağlı ağzı burnu dağılmış bir adam, baygın yatan Meryem, onu uyandırmaya çalışan Ece ve ağlayan ben.
Seviliyorsunuz galp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapamam
FanfictionGXG kurgusudur. Rahatsız olacak olan girmesin. Birde sizine uğraşamam.