Ceylan'ın anlatımı ile
O günün ardından tam bir hafta geçti. Defalarca aradım, mesaj attım ama dönmedi. Kendimi bok gibi hissediyorum. Onu kaybetmiştim galiba. Bunu istemiyordum.
Tamam, o an gitmesini engelleyip içimden gelenleri anlatmam gerekiyordu ama yapamadım. Neden yapmadım?
Ece'yi aramak istedim ama arayıp ne diyecektim? 'Bana açıldı, bende ona karşı boş değilim ama bunu ona söyleyemedim. Şimdi kendisi ile konuşmam lazım. Ama konuşur muyum yoksa her şeyi daha çok bok eder miyim bilmiyorum' mu diyecektim? Kız gelip beni döver lan.
Çantamı alıp basketbol sahasına gittim. Biraz basketbol oynamak iyi gelirdi belki. Elime topu aldığımda aklıma gelen şey ile gülümsedim. Onu yenmiştim ama kabul etmemişti. Egosuna yediremedi herhalde.
Topu sektirip potaya attım. Girmişti. Koşarak topu aldım ve aynı şeyleri defalarca yaptım. Yorulup yere oturduğumda karşı tarafa baktım. Orada beraber ıslanıp şarkı dinlemiştik. Gülümsemem genişledi.
Telefonumdan yine o şarkıyı açtım. Defalarca başa sarıp dinledim. Onu aklımdan çıkarmak için gelmiştim ama pek başarılı olamadım.
Aklımdan çıkmıyordu. Her şeyi ile aklımdaydı. Siyah kıvırcık saçları, beyaz teni, kahverengi gözleri, uzun kirpikleri. Her şeyi ile aklımdaydı. Mesela sinirliyken nasıl göründüğü aklımdan çıkmıyor. Gülümserken, ağlamak üzereyken yada şaşkınken.
Kabul ediyorum kıvırcık. Ben sana baya aşık olmuşum.
'Öyleyse yanmaktır aşk özledikçe' diyordu şarkı sözü. Cidden öyle miydi? Aşk yanmak mıydı? Kendi kendime mırıldanarak konuştum. "Yanıyor muyuz biz yani?"
"Seni bilmem ama ben fazlasıyla yanıyorum. Sadece küllerim kaldı ama hâlâ yanmaya devam ediyor. Asla sönmeyecek." Konuşan kişiye baktığımda Meryem'i gördüm. Yüzümdeki gülümsemeye engel olmadım.
O ayakta duruyordu bense oturuyordum. Boğazımı temizleyerek konuştum. "Konuşmamız lazım." Olumlu anlamda kafasını sallayıp karşıma çöktü.
Konuş bakalım Ceylan. Umarım her şeyi bok etmem. Amin. Çok amin.
"Sen o gün şey demiştin ya."
Gözünü devirip "Yine şeylere başladı" dediğinde gözlerimi kısarak baktım. "Sus be. Bunu anlatmak kolay değil."
"Tamam sustum. Konuşmuyorum."
Cümleleri kafamda kurmaya çalışıyordum ama bir türlü toparlayamıyordum. Ağlamak üzereyim. Gözümü kapatıp her şeyi tek seferde söylemeye karar verdim. Derin bir nefes alıp gözümü kapattım. Bismillah başlıyorum.
"Sen o gün beni sevdiğini söyledin ya, ben heyecandan konuşamadım. Senin yanında çok heyecanlanıyorum. Sebepsiz utanma falan oluyor. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor. Sen orada beni bırakıp gittin ya benimle beraber bir parçan gitmiş gibi oldu. Aklımdan çıkmıyorsun. Her şeyde biraz sen varsın."
Yavaşça gözlerimi açıp onun gözlerine baktım. Tepkisiz bir şekilde beni dinliyordu. "Ben sana farkında olmadan aşık olmuşum." Sesim biraz kısık çıkmıştı ama duymuştu.
Hâlâ tepkisiz olması gerginliğimi arttırmıştı. "Konuşacak mısın?" dememle sanki yeni kendine gelmiş gibi kafasını salladı.
"S-sen ciddi misin?"
Gülerek kafamı salladım. "Ciddiyim. Bu sefer anlatabildim galiba." Yüzümde gülümseme oluştuğunda gerginliğim yerini heyecana bıraktı. "Anlattın."
Bana sarıldığında burnuma gelen koku ile gözlerimi kapattım. Kollarımı beline doladım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. "Seni çok seviyorum küçüğüm."
Bana küçüğüm demesi hoşuma gidiyordu. Evet onun yanında baya küçük kalıyordum. Bu benim için sorundu ama yine de güzeldi.
Ayrılıp yüzümü avcunun içine aldı. Baş parmağı ile yüzümü okşayıp fısıldayarak konuştu. "Tahmin ettiğinden daha fazla seviyorum."
Bu kadar yakın olması heyecandan ölmeme sebep olabilirdi. Yavaşça yaklaşıyordu. Şuan beni öperse en az beş gün yüzüne bakamadım. Hemen kafamı boynuna gömdüm. Kahkaha attığında daha. çok sokuldum. "Sus utanıyorum."
"Seninle çok uğraşıcaz."
"Uğraş işin ne?"
Seviliyorsunuz galp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapamam
FanfictionGXG kurgusudur. Rahatsız olacak olan girmesin. Birde sizine uğraşamam.