🛠 2

232 31 9
                                    


İş yerinden arkadaşları Ravi ve Mongkyu maç izlemek için ona gelmişlerdi. Toplanmışken de mangal yapalım demişlerdi. Tüm teçhizatı kurdular balkona. Jongin etleri ayarlarken Ravi salata yapıyordu. Ateşin başına da Mongkyu'yu koymuşlardı.

"Evin güzelmiş ha Jongin."

"Epey uğraştım ama şu hale gelene kadar." diye övündü Ravi'ye.

"Baya da fazla oda var." diye içeriyi işaret etti. Jongin işgalci kokusunu alınca "arada bizimkiler geliyor ya, ondan büyücek tuttum evi." diye en baştan savuşturdu hemen.

"İlk seneler benimkiler de gelirdi. Artık o kadar sık gelmiyorlar. Seninkiler de zamanla ayağını keser."

"Bana farketmez. Annem burda olmasa da burda gibi olduğu için."

"Üff! Görüntülü de arıyor deme!?"

"Arıyor valla! Bir de arkadaşlarına gösteriyor oğlumun evi diyerek.."

"La Jongin, yakında evlen diye de tuttururlar ha sana. Askerliğin de tamam."

"Yok yok! Ben biraz yalnızlığımı dinleyeceğim."

"Bu yakışıklılıkla nasıl olacak o?" sorusuyla mutfağa girdi Mongkyu da.

"Ateş hazır.." dedi Jongin'i hızlandırmak için.

"Arkadaşım hiç gözüm yoktur gönül işlerinde. Yıllarca çalıştım şu memurluk sınavlarına. Azıcık keyfini süreceğim. İşten başka sorumluluğum olmasın."

Etleri ve salatayı da alıp balkona geçtiler. İki misafir masaya kuruldu, Jongin etleri yellemeye koyuldu.

"Sen bekâr kalayım diyorsun da senin paşa ne diyor bu işe, ona danıştın mı bakayım?" diye aşağısını işaret etti Ravi.

Jongin ateşi harladığı yelpazeyi sanki açıkta kalmış gibi hayasına kapattı.

"Gittiği yere kadar. Ben o kadar da şey değilim ya. Kaç yaşında adamım."

"Gey değilsin de inş." diye sırıtınca Ravi, ne alakası var diye baktı diğer ikisi.

"Olsa ne sorun olacak birader, hangi yıldayız." dedi Mongkyu. Ortamın havası birden ciddileşti.

"Çakmak nerde?" diye sordu Jongin sessizliği dağıtmak için, ortalıkta dolanmaya başladı.

"Abi kocaman mutfak çakmağı nereye gitti?"

Mongkyu suçlanarak balkondan aşağıyı kontrol etti.

"Şuraya koymuştum ya.." diye balkonun tırabzanlarındaki geniş yeri gösterdi.

"Ne güzel.." dedi Jongin.

Yelpazeyi ona vererek aşağıya koşturdu. Fakat tabancaya benzediği için beğenerek aldığı çakmağı yoktu. Bu kez pes edecek değildi. Düşürdüğü mandal ya da silme bezi değildi bu kez; pazardaki son tabanca çakmaktı.

"Affedersiniz?" seslendi hırdavatçı dükkanının önünde uğraşan adama..

Adam yerden kaldırdığı kasayla ona döndü. Alnından boncuk boncuk terler süzülüyordu. Kucağındakinin ağırlığı ile şakaklarındaki damarlar bile kabarmıştı.

"Yardım edeyim mi?" deyiverdi, ağzından çıkanlar çakmakla alâkalı durmuyordu.

"Zahmet etmeyin. Benim işim bu." dedi adam. Sıkıntılı ifadesine minnet dolu bir gülüş yerleşince Jongin çakmağı da unuttu, orda ne yapacağını da..

"Jongin! Buldun mu?"

"Jongin etler pişti gel da!"

"Jongin borcum olsun alırım karşim ya!"

Adam başıyla yukarıyı işaret ederek "sizi çağırıyorlar galiba." deyince "memnun oldum." dedi Jongin.

Adam gülüverdi, "ne için?"

"Adımı duydunuz Jongin, üst komşunuzum, sürekli bir şeylerim düşüyor.. tanışmış olduk."

Adam kasayı yere bırakarak kaba inşaat eldivenlerini çıkardı. Elini cebinden çıkardığı bir mendile sildi. Mendil Jongin'e oldukça tanıdık gelmişti ama herkeste olabilecek bir mendil diye ilgisinden azad etti, uzatılan eli sıktı.

"KyungSoo. Bu nalbur dükkânını işletiyorum. Tamir, tadilat da yapıyorum. Bir ihtiyacınız olursa bakarız."

"Hayatımda hep bir arıza olur.. Çağırırım mutlaka sizi." dedi.

"Beklerim." diyerek yeniden kasayı kucakladı adam.

O dükkânın içinde kaybolunca Jongin de yukarıdan et de et diye çağıran arkadaşlarına döndü.

"Ya çakmak?" diye soran Mongkyu'ya "alırım dedin ya." dedi , "tabanca şeklinde istiyorum. Sigara çakmağı gibi kısa değil, uzun burunlu mutfak çakmağı olsun. Diğerleri elimi yakıyor."

"Borcum olsun biraderim alırız sana havalı bir mutfak çakmağı."

Maç keyfi bitti, misafirleri gitti ve Jongin kalanları toplamak için evin içinde hızlıca dolandı. İki poşet çöp indirdi aşağıya. Yanıp sönen Carino tabelasının ışıkları gözlerini alıyordu. Biraz daha yaklaşıp vitrindeki yazılara baktı. Dışarıdan göründüğü kadar küçük değildi anlaşılan bu dükkân,  içeriye doğru uzuyor ve yan tarafta kepenkleri kapalı kısmı da içine alıyor gibi görünüyordu.

Ne işime yarayacak diye diye ezberledi camdaki numarayı. Eve gelir gelmez de telefonuna kaydetti. Lâzım olur diye. Dünyanın bin türlü hâli var, hem komşuyuz; kendini bunda haklı olduğuna ikna edip uykuya daldı.

🛠🛠🛠

Carino Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin