Rokalar, toprağın üzerinde bir parmak boyuyla güneşe doğru salınıyordu.. topladığı birkaç yaprakla peynir salatası yaptı KyungSoo kahvaltıya.. bu kez onun evinde yiyeceklerdi ve bu ilkti. Jongin'den de gördüğü üzere evi dip köşe temizlemişti. Sevdiği adamın annesine iyi bir damat adayı ve onda gördüğü küçük kıza güvenilir bir erkek olarak görünmek istiyordu.
Masası tam teşekkül kuruluydu. Jongin ekmek almaktan dönerken annesini de indirmişti üst kattan.
Kadın eve girer girmez aynı plandaki iki evin birbirinden nasıl bu kadar farklı göründüğüne hayretini gizlememişti,
"Birinci kat ama senin evinden daha iyi Jongin."
Övülen kişi sevdiği adam olduğundan bu sözlere alınmadı Jongin.
Kahvaltıya oturmadan evvel KyungSoo ona evi gezdirdi. Fakat evi gezerken annesinin anlatıp durduğu mesele başkaydı.
"Açığa yazdıracak Taemin beni. Jongin olsa iyiydi ama o da sağ olsun yapar. Ortaokulu tamamlarım. Sonra liseyi de tamamlarım.. Jongin gibi okul okumalara doymam ondan sonra.."
KyungSoo ile sohbetlerinden sonra yeni hedefler edinen annesinin ucundan ucundan dokundurmalarına gücenmeyi bıraktı Jongin. Önce ehliyet sonra arabasını da aldığında çok daha iyi olacağına inanıyordu.. Gittiği dikiş kursunu tamamlayacak ustalık belgesini de alacaktı. Böylece kendi yerini açacaktı.
"Zaten emekliliğim de yakın. Biraz kredi de çekersem senin gibi altlı üstlü bir ev dükkan alırım KyungSoo oğlum."
"Tabi alırsınız teyzecim. Hatta istediğiniz şehirden alırsınız. Oraya mecburiyetiniz yoktur."
"Doğru diyorsun da orda çevrem var. Şimdiden sipariş aldığım müşterilerim var.. yine de o zaman gelsin bakarız."
Annesinin, kendisine Jongin derken KyungSooya oğlum demesini neredeyse kıskanacak oluyor ama sevdiği adamın şefkatli yüreğine bakınca bunu zaten hak ettiğini düşünüyordu.
Kahvaltıdaki bu sohbetleri gecelere kadar sürüyordu. Annesi gündüz de dükkânda KyungSoo'nun yanında kendince yardım ediyor, etrafı toparlıyordu. KyungSoo ise eşyalarını bulmakta zorlansa bile bir şey demiyordu.
"Yarın döneceğim.." deyiverdi annesi.
"Dönüp bu işlere başlamam lâzım. Zaten kursun verdiği tatil de yakında bitecek. Yeni kura kaydımı buraya gelmeden evvel yaptırmıştım."
Jongin bu gidişi ne zamandır beklese de ani oluşu ile bir hüzne kapıldı.
"Ee biletin? Bilet almadık ki!" dedi Jongin şaşkınlıkla.
"Babana dedim o aldı bileti. Bu arada KyungSoo oğlum bahçe kapısına varmadan soldaki bir rafın altında bir kutu var. Senin köpecik oraya bir şeyler getirip duruyor. Hepsi de bizim balkondan düşen şeyler."
"Ya öyle mi?" dedi KyungSoo hayretle.. Jongin, KyungSoo'nun şu an üzerinde onunla işi pişirdikleri ilk gün düşürdüğü ananaslı külodunu giydiğini bilmese bu usta oyunculuğa kanabilirdi.
"Evet evet. Diğer komşulardan da düşenleri topluyor mu bilmiyorum ama çoğu bizim eşyalara benziyordu."
"Bak sen yaramaza!" dedi Jongin elinin altından gülerken.
KyungSoo hâlâ ciddiyetini koruyordu ve bu, Jongin'in onu masanın altından dürtmek istemesine neden oluyordu.
KyungSoo bununla ilgileneceğini söyleyip mevzuyu kapattı.
Kahvaltıdan sonra birlikte şehri gezmeye çıktılar. Annesi daha çok çarşıları gezmek istiyordu, Jongin ise KyungSoo'nun elini tutmak, konuşup dururken kımıl kımıl oynaşan dudaklarını öpmek.. çok zaman oldu diye bir şarkı mırıldanmaya başladı.. KyungSoo gülüşünü diğer tarafa çevirdi. Jongin buna dahi alınacak durumdaydı.
Annesi eşe dosta akrabaya bir sürü hediye almıştı. İkisi geride onları taşıyordu. Sonra bir çamaşırcının önünde durdu.
"Buraya da girelim KyungSoo." dedi. Jongin bu ayrıma gözlerini devirdi.
"Anne biz girmesek.."
"Ne var Jongin ya? Güzel pijamaları var, bir bakacağım sadece ya!"
KyungSoo onu kolundan çekiştirerek girdirdi içeriye. Annesi pijama takımlarına bakarken kendisi de ilgisini çeken desenli iç çamaşırlara yöneldi. KyungSoo annesinin yanında onu dinlerken bedenlerinin aynı oluşuna şükretti. Birkaç takım aldı bu şekilde.
Onlara döndüğünde annesinin tezgahtar kızla bir lafa daldığını gördü ve hiç şaşırmadı, yine bir şeyler iddia ediyora benziyordu.
"Bunlar oğullarım için.." dediğini duydu annesinin, KyungSoo da buna dahildi. Kızın bakışları ikisi arasında ilgiyle gidip gelince annesi KyungSoo'yu göstererek "damadım olur, oğlumun eşi ama oğlumdan ayrı tutmam. Bu çift pijaması onlara çok yakışır değil mi?" diye sordu kıza. Kızın bütün ilgisi şaşkınlığa dönüp kayboldu bir anda.
"Başka bir arzunuz?" diyerek her şeyi paketleyip vermişti ellerine. KyungSoo ödeme konusunda ısrar etse de annesi onlara hediyesi olacağına ısrar ederek KyungSoo'yu pes ettirmişti.
Jongin kendi aldıkları ile sonraki gecelerde yapacaklarının hayaline düşmüştü. Durup durup KyungSoo'nun elini yakalıyor, elleri ya bacağına ya beline bazen kalçasına kaçamak dokunuşlarla onu yokluyordu. Fakat KyungSoo hiçbir şey yokmuş gibi annesine eşlik etmeye devam ediyordu. Annesinden kıskanmasına ramak kalmıştı.
Alışverişin sonunda birer dondurma alıp sahile oturduklarında gün ağır ağır yol alıyordu denizin sonuna. Deniz sanki güneşi yutuyor gibi görünüyordu.
Oturdukları kayalıklarda ayakkabıları kenara çıkarmışlar, şişkinliklerini dinlendiriyorlardı.
"İnsanın şurada ölesi gelir.." dedi annesi.. dondurması erimiş parmağına akıyordu. Peçete ile parmaklarını sildi annesinin.
"Kurs hocamı özledim.." dedi sonra neşelenivererek, "pek marifetli bir kadın, kendini hiçbir şey için üzmez. Hatta ne diyordu.. hah. Ben başkasının beni üzmesine asla izin vermem, üzülene kadar çözümü düşüneceksin. Aynen böyle derdi. Ne güçlü kadın.." diyerek sevincini kedere bıraktı.. ten rengi çorabın sardığı ayaklarını salladı dalgalara karşı, eteği dizinden kayalıklara sarkıyordu.. bu eteği kendisi dikmişti..
Merhametle kabaran yüreğini annesine yasladı ve kollarını ona sardı. Söylemek istediği her şey üzerlerine üzerlerine gelip duran dalgalara kapılıyor, denize çekilerek önemsiz şeylermiş gibi kayboluyorlardı. Bu gelgitleri izlerken bir şey diyemedi.. ama annesi her şeyi anlamış gibi elini elinin üzerine koydu. Yaz kış sıcak elleri, elini ne yakar ne ısıtırdı.. kendisine sevgisini veremeyişine bu kez alınmadı, gücenmedi..
Eve döndüklerinde annesi akşam yemeğinden sonra o yorgunlukla erkenden uyudu. KyungSoo alt kata dönecekken bırakmadı Jongin.. birer kahve ile sessizce oturdular balkonda.. sonra sarılıp uyudular odasında..
🛠🛠🛠
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carino
FanfictionBen beni bir bulsam sende Öyle tamam ne eksik ne fazla Her şeyimi alsa da dünya Avunurdum bin kez bu aşkla..