Sabahın soğukluğu akşamdan kalma ateşe karışmıştı. Kurt tüm gece boyunca genç kızı izlemiş ve daha gençken gördüğü rüyaları anımsayıp durmuştu. Kızın üzerine üşümesin diye kendi kürkünü geçirmişti.
Yaltra ekibe yeni katılan kişiyi umursamadan o gece huzurla uyumuş ve Kurt'un tüm gece kızı gözetlediğinden haberi olmamıştı.
Gökyüzü rengini açmış, güneş ışıklarını ormanın üzerine serpmişti. Yıldızlar aydınlığa karışmıştı ve sert bir rüzgar esiyordu. Kurt sabahın soğukluğuna karşı yeni odunlar toplamaya ve yeniden ateş yakmaya karar vermişti.
Kızı orada bırakarak ormanın içine doğru yürüdü. Aklına yüzlerce soru vardı. Nasıl olur da küçükken gördüğü rüyalardaki kızın aynısı şimdi yanında olabilirdi aklı almıyordu. Hem o kızın suyun içinde ne işi vardı, başına ne gelmişti? Tüm bu sorular zihninde dönüp duruyor ve cevap alamadığı her saniye delirecek gibi oluyordu.
Bir kucak dolusu odunu toplayıp kamp alanına geri döndü. Döndüğünde onu karşılayan manzara hiç de memnun edici değildi. Kız yattığı yerden kalkmış ve kürkünü oraya atıp gitmişti. Kurt şaşkınlıkla odunları yere düşürdü ve koşarak etrafa bakmaya başladı.
Zena nerede olduğunu ve kimlerle birlikte olduğunu bilmiyordu. Uyandığında yalnızdı sönmüş bir ateşin etrafına uzanmıştı ve üzerinde kalın bir kürk vardı. En son muhafızlardan kaçarken kendini uçurumdan aşağı bırakmıştı ve uzun bir düşüşten sonra bir şelalenin suyunun arasına karışmıştı.
Zena nasıl ki insanların zihinlerini yönetip istediği her şeyi yaptırabiliyorsa canlı olan her şeyin zihnine de girebilirdi. O düştüğünde korkudan bayılmış olsa da ruhu ve zihni hala uyanıktı. Şaman güçleri kendinden bağımsız hareket etmeye başlamış ve bedenini kurtarmak için ikna yeteneğini farkında olmaksızın kullanmıştı. O kendi kendini kurtarmıştı ancak bunun hala nasıl olduğunu bilmiyordu.
Şimdi kamp alanının yakınındaki bir ağacın arkasına saklanmıştı. Bu insanların kim olduğunu bilmiyordu bu yüzden de güvenmiyordu. Eğer onu tanırlarsa Kral Zu'ya tekrar götüreceklerinden korkmuştu. Ne yapacağını ve nasıl ilerleyeceğini az çok kafasında planlamıştı.
Genç ,yeşil gözlü adam kamp yerine geri döndüğünde yapacağı plana sadık kalıp zihnini açmaya başladı. Onu etkisi altına alacaktı ancak o kadar yorgundu ki güçlerini tekrar kullanabilmek onu yıpratıyordu.
Genç adamın kaslı sırtını görünce karşılaşmaya hazırlandı ve saklandığı ağacın arkasından çıktı. O sırada Kurt sağa sola koşturuyor kızı bulmaya çalışıyordu.
Zena bir ıslıkla melodi tutturmaya başladı. O sırada telaş içinde kızı arayan Kurt duraksadı. Olduğu yerde döndü ve arkasına baktı. Genç kız bir ağacın yanında durmuş ıslık çalıyordu. Üzerinde suya düştüğü için kırış kırış olan kurumuş kırmızı elbisesi vardı. Saçları açık ve beline kadar uzanıyordu. Hala nemli olan siyah saçları ona farklı bir hava katıyordu. Kendinden emin gözlerle doğruca Kurt'a bakıyordu.
Kurt sakin ve emin adımlarla kıza doğru yürümeye başladı. Kız bir elini ağaca dayadı ve onu bekliyormuş gibi ıslık çalmaya devam etti. Kurt yaklaştı ve kızın önünde durana kadar ilerlemeye devam etti. Onun tam karşısına geçtiğinde kızla konuşmadan birbirlerinin gözlerinin içine baktılar.
Zena onun gözlerini yakalayınca işini yapmaya koyuldu ancak bir şey ters gidiyordu. Onun gözlerinin ötesini, ruhunu göremiyordu. Bomboş sıradan gözler vardı sanki karşısında. Hiçbir şey olmuyordu. Güçlerini kaybetmekten korktu ilk başta ve bunun telaşıyla tekrar tekrar denedi. İşe yaramadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUL
Fantasyİdigina ve Buranun nehirleri arasında kalan eski bir diyar. Kendisini henüz keşfeden bir kız ve onun rüyalarını süsleyen bir adam... Zena kendisinin şaman olduğunu yeni öğrenmişken bile düşmanlar edinir. Zor olan ise gerçek dostlarını bulmaktır. G...