Oy vermeyi, yorum yapmayı ve kütüphaneye eklemeyi unutmayın, burada birlikte güzel şeyler başaracağız, hissediyorum 💙
Karşımda görmeyi asla beklemeyeceğim biri duruyordu..
Can...
Ne işi vardı benimle? Özel numaradan yazmasının sebebi neydi? Benimle ne alakası vardı? Hayal kırıklığına uğramıştım. Karşımda ya çok iyi tanıdığım ya da hiç tanımadığım birini beklerdim. Can'ıda tanımıyordum ama en azından kim olduğunu biliyordum. Tanıyor sayılmazdım değil mi?Bir süre öylece bakıştık. Ne o ağzını açıp tek kelime etti ne de ben. Sahil kenarında olmamızın verdiği avantajla hava esiyordu. Sanki biz sadece düşünüyorduk, dalgalar ve rüzgar da bizim söyleyemediklerimizi dile getiriyordu. Cesaretini toplamış olacak ki yavaşça ağzını araladı.
"Şöyle oturalım gel. Ben konuşayım sen dinle bu gece olur mu Güneş? Bu gece doğruları konuşalım, kavuşalım, ağlaşalım, sarılalım ama ayrılmayalım. Bizi zamanında çok ayrı bırakmışlar çünkü, tahmin edemeyeceğin kadar uzak kalmışız Güneş."
Ne demekti tüm bunlar? Ne saçmalıyordu? İçmiş miydi yoksa? Aklımda bin bir türlü soru dönerken o konuşmaya devam etti. Ona uyacaktım, hiç konuşmayacaktım bu gece. O konuşacak, ben dinleyip susacaktım sadece.
Bir süre uzun uzun düşündü, bana hiç bakmıyor oturduğumuz banktan denizi izliyordu derin derin. Toparlamış olacak ki derin bir nefes alıp devam etti."Bir solukta anlatıyorum yoksa bir daha anlatamam Güneş. Senden tek isteğim beni hiç kesmemen ve anlatacaklarım her ne olursa olsun çekip gitmemen.
Nasıl başlasam, ne desem söze nasıl giriş yapsam inan hiç bilmiyorum. Dışarıdan nasıl biri olarak tanıdın beni onu da bilmiyorum ama sen nasıl bir insansan bende öyle bir insanımdır, kan çekiyor derler ya doğrudur belki. Şimdi içten içe 'ne kanı ne diyor bu' falan diyorsundur. Biz şeymişiz, yani seninle ben, kardeşmişiz. Yemin ederim bende daha yeni öğrendim. İdrak edemiyor insan başta, kabullenemiyor, kabul etmek istemiyor. İnanmıyor da ama doğru Güneş."
Sesler uğuldamaya başladı birden. Sanki dalgalar üstüme üstüme geliyor, beni delicesine sarsıyordu. Başım dönüyor, midem bulanıyordu. Sonrası karanlık...
Gözlerimi açtığımda kolumda serumla simsiyah bir odada buldum kendimi. Yanımda Can ve daha önce 2 3 kere okulda gördüğüm bir kadın vardı. Ne olmuştu bana? Nasıl gelmiştim buraya? Kendimi hatırlamaya zorladıkça Can'ın söylediği cümleler birer birer geliyordu. Eğer söyledikleri doğruysa bu gece susmayacaktım. Aksine, bu gece en çok ben konuşacaktım.
"Sonunda uyandın, kızım bir şey oldu sandım ne çok uyudun."
Ne kadar çok uyumuştum gerçekten. Biz konuşurken vaktin gece yarısı olması lazımdı. Şimdi ise güneş benim aksime yeniden doğmuş, en tepede tüm göz alıcılığıyla parlıyordu. Konuşacak dermanım bile yoktu. Gücümü toplayıp su isteyebilmiştim sadece. Can'ın yanındaki kadın hemen su uzatırken yavaşça doğruldum yerimden.
Meraklı gözlerle Can'a döndüm.
"Gece anlattığın şeylere devam eder misin? Yeterince bekledim bence dinlemek için. Hatırladığım şeyler doğru mu değil mi merak ediyorum?" dedim sorarcasına.
"Doğruydu, duyduklarının şokuyla bayıldın sanırım. Doktor stresten kaynaklandığını ve bir süre stresten uzak kalman gerektiğini söyledi. Daha sonra konuşsak bu konuyu olmaz mı?" diye sordu.
Olmazdı, madem duyduklarımı doğru hatırlıyordum hemen konuşacaktık.
" Olmaz ben vakit kaybetmeden dinlemek istiyorum, başla hadi hemen lütfen! " dedim yalvaran gözlerimle. Hissediyordum, anlatacakları hoşuma gitmeyecekti, belki de toparlanamaz ayağa kalkamazdım. Sadece bir süreliğine tabi ki... Kaldıramayacağım hiç bir şey yoktu. Öyle ya da böyle mutlaka alışacaktım. Gözlerine bakıp kafamı sallayarak anlatmaya devam etmesi için işaret verdim. Bunu bekliyormuşçasına hemen anlatmaya başladı. Ara ara gözünü kaçırıyor olması dikkatimden kaçmamıştı.
"Böylesine iğrenç bir şey nasıl anlatılır bilmiyorum ama seni yormamak adına en kısa ve öz şekilde bir çırpıda anlatacağım. Her ne kadar birazdan duyacakların seni yıkacak olsa da, anlattıklarımdan sonra hep yanında olacağımı bileceksin diye umuyorum.
Senin baban ve benim annem çocukluk aşklarıymış. Ortaokulda sevgililermiş yani ama liseye geçince, babanda lise okumayınca annem babanla görüşemez olmuş. Hal böyle olunca da ayrılmak zorunda kalmışlar. O yaştaki çocuklar birbirini en fazla ne kadar sevebilirlerse onlarda birbirini o kadar seviyormuş, en uç nokta da. Annem liseye geçince de babamla tanışmış. Annem babamı hiç sevmemiş. Babam yıllarca annemin peşinden koşmuş ama kadın bana mısın dememiş dört yıl boyunca kaçmış. Tek sebebi ise hala çocukluk aşkını unutmaması tabii. Annemle baban yıllar sonra karşılaşmış bir yerde. Uzun uzun konuşmuşlar, yeniden birlikte olma kararı almışlar. Yılların hasretiyle de bir şeyler yaşamışlar. Tabii babam bunu duyunca delirmiş, 'beni sevmiyorsa o adamı da sevmeyecek' diye. Babanı tehdit etmiş ama baban dinlememiş. Daha sonra öldüresiye dövmesiyle annem korkup babandan ayrılmış. "
Ağzım açık bir şekilde dinliyordum anlattıklarını. Babam gibi bir adamdan aşık olmasını beklememiştim doğrusu...
" Babam anneme demiş ki 'ya benimle evlenirsin ya da o çok sevdiğin çocuk ölür'. Annem de elbet beni unutur yeter ki mutlu olsun kafasıyla kabul etmiş babamın teklifini. Tabi babanla yaşadıkları kaçamaktan sonra annem hamile kalmış. Babam da öğrenince düşürmek için her yolu denemiş ama başarısız olmuş. En son annem doğurmasına izin verirse çocuğu babasına teslim edeceğini ve hayatının sonuna kadar onunla kalacağını söyleyince babam kabul etmiş. Bebek doğduğu gibi de babasına teslim etmiş. Çok kez denk geldim 'beni neden sevmiyorlar' diye düşündüğün anlara. Baban seni suçluyor, belki de sen olmasan annemin kaçıp ona gideceğini düşünüyordu bilmiyorum. Annenin sebebi ise öz olmaması. Biliyorum kolay şeyler değil duydukların. Yenilir yutulur şeyler de değil. Bu zamana kadar yanında olamadım bunu da biliyorum ama izin ver bundan sonra ki hayatında hep yanında olayım. Yaralarımızı birlikte saralım. Hayata inat yan yana olduğumuzu gösterelim. Bu sefer gerçeklerden kaçmak yerine onların üstüne gidelim. Şimdi sana sadece bir kez soruyorum, benimle kardeş olmaya var mısın Güneş Yıldızı? "
Gözümden yaşlar akarken bir yandan burnumu çekiyor bir yandan Can'a bakıyordum. Annesi bu kadar zor bir hayat mı geçirmişti? Babam beni suçladığı için sevmiyor, annem ise öz annem değil miydi? Ne olacaktı bundan sonra? Kime anne diyecektim? Can'ı benimseyebilecek miydim? Hayatım hep çıkmaza giriyordu ve artık canıma tak etmişti. Bir kere de beynimi değil kalbimi dinleyecektim. Beynim 'bundan önce yoktu bundan sonra da olmasınlar' derken kalbim ise tek masumun bizler olduğunu söylüyordu. Bu olay da bir suçlu varsa o da Canın babasının ta kendisi idi. Bir süre merakla bana baktı. Ben ise daha fazla bekletmeden ona istediği kelimeleri sarf ettim.
"Varım kardeşim, ne kadar anlaşırız, aşılır mıyız, kabullenir miyiz bilmiyorum ama denemeye değer hissediyorum. Bu hikaye de tek suçsuz biziz çünkü." diyip gözlerimden akan sularla birden sarıldım. Bir süre şaşkınlıkla hareket etmese de daha sonra kendine gelmiş olacak ki elleriyle belimi sıkıca sardı...
Oy vermeyi, yorum yapmayı ve kütüphaneye eklemeyi lütfen unutmayın... Sağlıkla kalın 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTALIKLI AŞK
ChickLitBabası tarafından el üstünde tutulan, babasının biricik kızı olamadım hiçbir zaman. Hayatın tüm zorluklarını çok küçük yaşta görmüş, küçük yaşımda büyümek zorunda kalmıştım. Çocukluğumu dolu dolu yaşayamadım değil, ben hayatımda hiç çocuk olmamıştım...