V. Büyük Yeminler

1.7K 130 119
                                    

“Ben Park Chanyeol. Park sürüsünün yeni lideri. Bu sürünün başında olduğum sürece daima dirliğimizi ve birliğimizi korumak için uğraşacağıma, sizlere her daim iyi bir lider olacağıma, babamdan aldığım bu görevi layıkıyla yerine getireceğime sizlerin de huzurunuzda yemin ederim...”

“...Bana olan saygı ve sadakatinizden şüphem yok. Aynı durumu eşim Park Baekhyun’a da göstermenizi istiyorum. Kendisi benden sonra bu sürüde sözü geçecek ikinci kişidir.”

~ ~ ~

Dört gün... Tam tamına dört gün geçmişti büyük yemin töreninin üzerinden. Bu dört gün içerisinde çok şey değişmişti. İstemeden de olsa mühürlenmişti. Törenden sonra alfaya ait olan iki katlı bir eve gelmişlerdi. Artık eşine ve kendine ait bir evi vardı.

Evi? Gerçekten evi miydi? Başkalarına göre evet ama onun için öyle değildi. Evindeymiş gibi hissetmiyordu. Duvarlar, eşyalar, vakit geçirmeyi çok sevdiği mutfak, bu evin içindeki her şey onun buraya ait olmadığını kusuyordu.

Mühürlendiği eşi onu buraya bıraktıktan sonra çekip gitmişti. Dört gündür eve ayak bile basmamıştı. Onun bu evliliği istemediğini, her şeyin bir kaza olduğunu biliyordu elbette, bu mühürlenme olmasa alfanın o akşam başka biriyle evleneceğini de. Ama yine de kalbinin çok kırıldığını hissediyordu. Alfanın onun omega değil de bir beta olduğunu öğrendiği zaman gözlerinde oluşan iğrenç bakışı unutamıyordu.

Basitti evet sıradan basit, başkalarının gözünde hiçbir işe yaramayan biriydi ama onun da kalbi vardı. Ve o kalbinin çok derinden incindiğini hissedebiliyordu.

Eline ailesinden ona kalan tek şeyi, bilekliğini aldı ve okşamaya başladı. Park sürü liderinin evinde kaldığı gece alfa odaya gelip tüm bu olanların onun suçu olduğunu söylemiş ve bilekliği yere fırlatmıştı. Yere saçılan boncukları toplamıştı toplamasına da mavi gözlerinden düşen boncuklara engel olamamıştı.

Doğruldu, dört gün boyunca evin içinde yalnız başına kafayı yiyecek gibiydi. Bu yüzden dostu, hayattaki tek yakını olan Kyungsoo’ya gitmeye karar verdi. Lakin bu düşüncesinden hemen vazgeçti. Çünkü dostu yüzüne bakar bakmaz tüm bu olanları anlayacak kadar iyi tanıyordu onu.

Onu üzmek isteyeceği son şeydi. Bundan dolayı Kyungsoo’ya gitmek yerine dışarıya çıkıp biraz hava almaya karar verdi.

Biraz dolaştıktan sonra yavaş yavaş havanın karardığını fark etti. Çok geç olmadan eve gitmek için yola koyuldu. Eve gelip kapıyı açtığında ise ummadığı bir şey ile karşılaştı.

Salonda kaşları çatık bir şekilde oturan gri saçlı alfayı beklemiyordu. Kapının açıldığını görünce bakışlarını kendisine çevirdi. Sonra da ayaklanıp kendisine doğru geldiğini fark etti. Korku ile karışık şaşkınlığını gizlemek istese de gizleyemiyordu. Alfanın iyice kendisine yaklaştığını görünce yutkunmadan edemedi.

“Nerelerde sürtüyordun?”

Sürtmek? Başından aşağı kaynar suların döküldüğünü hissetti Baekhyun. Karşısında kendisini öldürecek kadar öfkeyle bakan alfanın ne de zehirli bir dili vardı. Kendisini kabul etmiyor olabilirdi, kendisinden nefret de edebilirdi ama sürtmek gibi iğrenç bir tabir kullanamazdı. Kendisini böyle iğrenç bir şey yapmakla itham edemezdi. Mavi gözlerini kendisine öfke ile bakan gri gözlere dikti ve en az alfanınki kadar hiddetle bakışlarına karşılık verdi.

“Bu mührün kaza sonucu olduğunu biliyorum. Burada olmamın bir zorunluluk olduğunu da biliyorum. Fakat beni tanımamanıza rağmen benim için böyle iğrenç kaba tabirler kullanamazsınız. Zira tanısaydınız eğer sizin aksinize sadakatin bu hayatta benim için en önemli şeylerden biri olduğunu bilirdiniz.”

Ateş-i Hecr »« ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin