Merhabalar sevgili okuyucularım🤣 Keyifle okuyunuz.;)
Ona hislerimi itiraf ettigim ve sertce reddedilgim gecenin ardından bir kac gun dengeye kavusamadan bocalayip durmustum. Gunlerdir banyo yapmamis ve biraz olsun iyi hissetmek için kendimi yemeye vermiştim.. Üstelik leş gibi içki ve ter kokuyordum.
Aynadaki yansimam korkunctu. Saglikla parlayan cildimin yerini sapsari bir beniz almisti. Gozlerimin ici kipkirmiziydi. En az ruhum kadar icler acisi ama yalansiz gozukuyordum.
Dustan cikip yüzüme rengarenk bir makyaj yaptim. Yaptigim makyaj soluk tenimi kamufle etsede yorgun bakislarim beni ele veriyordu. Abartılı makyajım ise bir şeyleri saklamak istediğim gerçeginin altını ciziyordu.
Yinede kendimi biraz olsun toparlanmış hissediyordum. Daha iyi hissettiğim ilk anda bundan hiç pişmanlık hissetmeyeceğimi bilerek ona gidiyordum. Çünkü o beni yıkabilecek ve toplayabilecek tek kişiydi.
Görkem bana bir anne kadar fedakârca, kendinden vererek sevmeyi ogretiyordu.
Olgunlastırıyordu. Onun nezdindeyse yalnizca ahlaksız bir kadın oldugumun farkindaydım. Çünkü o çok sevdiği kadın ona hiç bir zaman yasak olan olmamıştı.
Aşkın, onun çok önem verdiği ahlak, gurur gibi insanligin pirlantalarini nasıl bir tarafa attırabileceginden bihaberdi.Kendini ona adayan bir kadının iki yıl boyunca ona neden hislerini itiraf etmediğini sanıyordu? Sessiz kalmak için mücadeyle geçirdiğim, onun evliligindeki mutluluğunu, karısına olan aşkıni, o kadının gozlerinin içine bakarak attığı kahkalarini görerek sessizce yandığım iki seneyi ve gerçek beni bilmiyordu.
Düşündükçe boğuluyordum.
Apar topar aynanın önünden kalkıp dışarı çıktım. Her pazar akşamı arkadaşlarıyla bir meyhanede oturup kafa çekerlerdi. Kadehler bosaldikca iyice gevşer neşeli kahkalarinin ardı arkası kesilmez ortalığa neşe sacardi. O tatlı halleri gözümün önüne geldiginde gözlerim kısılana kadar güldüm.Tekrar yıkılmaya hazır mıydım bilmiyordum. Ama artık onu uzaktan sessizce izleyemeyecegim açıktı.
Onun yakına gitmeyecek olsam bile beni gördüğü gibi zehirli sözcükleriyle beni yaralayacağı ortadaydı.
Herkese karşı gösterdiği kucaklayıcı tavrını ve okşayan gulumsemesini benden köşe bucak kacirmasi canımı yakıyordu.Ezbere bildiğim yolda giderken daha fazla kötü şey düşünmek istemeyerek hayalimdeki gülüşüne odaklandim. Meyhaneye gelmistim.
Akıllardaki kırık dökük, kirli, küçük meyhane resmine tezat bir yerdi burası. Deniz kenarina sıfır, iç açıcı bir mekandi. Mekanın her yerine kurulmuş küçük masalar ve tavandan sarkan parıldayan avizeler dahil her şey beyazdı. Bu tabloya renk olan ise masmavi parlayan denizdi.
Keyfine çok düşkün olan bir adamdan beklenecek kadar güzel bir mekandi işte. O da bu resme dahil olunca güzelliğiyle büyüleyen bir tabloya dönüşüyordu benim nezdimde.
Bense o tabloyu hayranlıkla izleyen bir sanat severe.Meyhanedeki insan kalabalığınin çıkardığı gürültü ve keskin rakı kokusuna aldırmadan onların masasından uzak bir masaya geçtim. Arkadaşları her zaman oturdukları yerdelerdi ama Görkem her zamanki gibi gecikmisti. Bu gecikmenin sebebinin karısı olabileceğini fısıldadı zihnim. Derin bir bıçak yarası almışım gibi kıvrandım.
En yakın arkadaşı Aliyle bakışlarımız çarpıştı. Alinin Çagatayla taban tabana zıt sapsarı kaşları saskinlikla havaya kalktı. Beni tanımıştı. Ona gülümsedim. Onun sempatisini kazanmayı çok isterdim.
Bakışlarını benden çekmeden arkadaşlarına benden bahsetmiş olacak ki masada ki tüm bakışlar hızla bana döndü.
Bu komik halleri üzerine gülüşüm büyüdü. Bu döndürdukleri dedikoduyu harladı. Endişeyle birbirlerlerine bakıyorlardı. Henüz gelmemiş olan arkadaşlarının keyfini kaçırmadan beni yollamak istiyor olmalıydılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRKEMSİZ
Roman d'amourTek önemli olana ; Bu okuduğun sana olan adanmışlığımın hikayesi. Bilmeni isterim ki; Sen benden önce gelirsin, senin mutluluğun ise benimkisinden çok daha önce.