11.Bölüm

1K 149 60
                                    

Önceki bölüm

Kai liang, kaç gündür uyumamış ve yemek yememişti. Morali bozuktu. Şimdi de bu sinir bozucu yaşlı kendisini çağırıyordu. İstemese de yataktan kalkmaya çalıştı.

Kai liang'ın başı bir anda döndü ve gözleri kapandı. Bayılmıştı...
.
.
.
.
.
.
Lang hao, bayılan kai liang'a karmaşık bir bakış attı ve onu tutup kaldırdı.

Tarikat yaşlıları derin bir iç çekti ve evden çıktılar. Arkalarından da Lang hao geliyordu. Kucağında ise Kai liang, vardı.

Lang hao, baygın haldeki kai liang'ı şifa köşküne götürdü ve yatağa yatırdı. İşileşmesini beklemeye başladı.

Tarikat yaşlıları, kai liang'a baktılar sonra Lang hao'ya döndüler ve içlerinden biri konuştu.

-Lang hao, onu sorgulamamız gerekiyor. O şeytani velet ile birlikte olmalı.

Lang hao, sakince ve saygıyla konuştu.

-Kıdemli, düşündüğünüz gibi değil. Kai liang, bir kaç gün önce bana geldi ve benden yardım istedi. Onun sayesinde kanıtları daha kolay bulduk. Kai liang, sadece kullanıldı. Fazla saf bir çocuk sadece. Hiçbir şey bilmiyor.

Yaşlı, ince sakalını kaşıdı ve öfkeyle karşı çıktı.

-Saçmalık, kesinlikle biliyor olmalı! O çocuğun ölmesine bile engel oldu! Kendisine geldiğinde onu hapsedip sorgulayacağız!

Lang hao, kai liang'ın hapsedileceğini duyunca karşı çıktı ve bağırdı.

-Kıdemli! Lütfen düzgün düşünün! Masum bir çocuğu neden hapsediyorsunuz?! Chang Gan'ın yetişimi zaten sakatlandı ve dışarı atıldı. O bir kez daha gelemez. Hayatta bile kalamayacak!

Yaşlı öfkeyle bağırdı.

-Kes sesini çocuk! Onu sorgulayacağım dediysem yapacağım! Bana nasıl karşı çıkarsın! Senden 100 katkı puanı ceza kesiyorum!

Lang hao, karşı çıkacaktı fakat sözlerini yuttu. Bir kıdemliye bağırmıştı. Bu hafif bir ceza sayılırdı. Tarikat yaşlıları her zaman böyleydi. Hepsi inatçı pisliklerdi!

Lang hao, sesiz kaldı. Yatakta uyuyan kai liang'a baktı ve odadan çıktı. Diğer yaşlılarda uyuyan kai liang'a baktılar ve arkalarını dönüp gittiler.

Kai liang, herkesin çıkmasından sonra gözlerini şok ve korkuyla açtı. Az önce ne duymuştu?! Sorgulanmak?! Hapsedilmek?!

Kai liang, uzun süre baygın kalmamıştı. Hemen kendisine gelmişti. Fakat belli etmemeye karar vermişti. Kendisine ne olacağını merak ettiği için numara yapmıştı. Başı dertteydi. Sorgulanmanın nazik olmayacağı belliydi. Kurtulmak! Kesinlikle kaçmalıydı!

Tarikat yaşlılarının sinirlenmesinin sebebi Chang Gan'ın hazineyi çalmasıydı. Öğrencilerin ölmesi pek de umurlarında değildi. Bir çok öğrenci vardı. Hepsi ile neden ilgilensinlerdi ki?!

Chang Gan, tarikattan bir çok şey çalmıştı. Buldukları ise sadece 1 taneydi. Kai liang'ın bu hazinelerin yerini bildiğini düşünüyorlardı. Nazik davranmak saçmalıktı! Hazineler daha önemliydi!!

Kai liang, başına ne geleceğini tahmin ediyordu. Hepsi Chang Gan'ın arkadaşı olduğu içindi. Buradan kaçmazsa gerçekten de sonu kötü olurdu. Chang Gan'ı bir şekilde kandırmayı başarmıştı. Chang Gan'ı iyi tanıyordu ve o daha çocuktu. Fakat bu pis yaşlılar farklıydı. Onları tam olarak tanımıyordu. Hatta isimlerini bile bilmiyordu. Biraz düşündükten sonra aynayı çıkarttı. İlahi kader aynasını sürekli yanında taşırdı.

I don't want to die![BL] [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin