10.Bölüm

1K 143 46
                                    

Önceki bölüm

Lang hao, tek nefeste bir çok şey saydıktan sonra soğuk bir şekilde chang gan'a baktı ve konuştu.

-Bu suçlardan ötürü cezası öldürülmek!
.
.
.
.
.
.
.

Kai liang, meydanda insan kalabalığının içindeydi. Lang hao'nun suçları saymasını dinledi. Chang Gan gerçekten de bunları yapmıştı. Öyle yazmıştı. Bir tek kendi ismi okunmamıştı. Kitaba göre Lang hao, kai liang'ın, Chang Gan tarafından öldürüldüğünü de söylüyordu. Fakat bu olmamıştı.

Lang hao, Chang Gan'a baktı ve konuştu.

-Cezası öldürülmek!!

Kai liang, öldürülmek sözünü duyunca şok oldu. Bu nasıl olabilirdi?! Sadece sakatlanması gerekmiyor muydu?! İşler nasıl bu hale gelmiş olabilirdi?! Müdahale etmeliydi!

Kai liang'ın zihni çalışıyordu. Neden müdahale etmek zorunda olduğunu bilmiyordu. Chang Gan'ı kendi yazmıştı. Gerçekte nasıl biri olduğunu biliyordu. Chang Gan her yönüyle kötüydü. Onun kötü olmasının sebebi kai liang'dı.

Kai liang, Chang Gan'dan korkuyordu. Fakat onun ölmesini istemedi. Chang Gan, hayal ettiği kişiydi. İlk yazdığı karakterdi. Aslında chang gan'ın kötü olmasının ve kötü durumlara düşmesinin asıl nedeni o zamanlar kai liang'ın ağır depresyon geçirmiş olmasıydı. Ne zaman kötü halde olsa Chang Gan'da olurdu.

Kai liang, Chang Gan ile birlikte zorlukları atlatmış gibi hissediyordu. Hediye verdiği için aldığı hediye her ne kadar bir tasma olsa da kai liang'ın ilk defa hediye almasıydı.

Kai liang, müdahale edecekti!

Bu olay kai liang'a korkusu yüzünden unuttuğu bir şeyi hatırlatmıştı. Kai liang ve Chang Gan birbirlerine bağlıydı. Asıl olan kai liang, ölmeden önce ona bir işaret bırakmıştı. Göklerden gelen lanetleme ile Chang Gan en mutlu olduğu anda yok olacaktı. Her şeyin suçlusu kai liang idi. Chang Gan, kötü olmaya zorlanmış zavallı bir çocuktu.

Asıl kai liang lanetlemiş ve Chang Gan'ın ölmesine neden olmuştu. Şimdi bu çocuğun bir kez daha kendi yüzünden ölmesine izin veremezdi!!

Kai liang, kalabalığın içinde öne çıktı ve kendisinden beklenmeyecek şekilde bağırdı.

-Buna itiraz ediyorum!!

Herkes şaşkına döndü. Lang hao hatta Chang Gan bile şaşkındı. Kendisini kutarmaya mı çalışıyordu?! Neden olduğu anlayamadı.

Lang hao şaşkınlıkla konuştu.

-Kardeş kai, neden itiraz ediyorsun? O Gerçekten de kötü. Yaptıklarının cezasını çekmeli!

Kai liang'ın zihni çok hızlı çalışıyordu. Endişeliydi.

-O kötü olduğu için neden  biz de kötü davranıyoruz?! Bizler yetişimciyiz! Kötü davranmak bize yakışmaz! Elimizi kana bulamak bize zarar verir. Onu bırakalım!

Lang hao, kai liang'ı biraz süzdü. Bir miktar haklılık payı vardı. O kötü olduğu için neden onlar da kötü olacaktı ki?! Onlar doğru yolun savunucuları olmalıydı!

-Peki ne yapmamızı öneriyorsun?! Onu bu halde bırakırsak bize zarar verebilir.

Kai liang, Lang hao'nun sorusunu hemen cevapladı.

-Onu tarikatta tutalım demiyorum. Onu atabiliriz. Dışarda çok fazla kötü kişi var. Kendi haline bırakalım. Bir daha gelmeye cüret edemez.

Kai liang'ın önerisi bazılarını tereddüt ettirdi. Kimse elini kana bulamak istemiyordu.

Lang hao biraz düşündü ve Chang Gan'a baktı. Onun yetişimini sakatlayıp tarikattan atarsa kendi kendine ölürdü. Yani elini kana bulamak iyi olmazdı.

I don't want to die![BL] [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin